Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Equalizer" ve "Words and Pictures" filmlerinin DVD'leri raflarda yerlerini aldı. "Words and Pictures" filmini festivalde kaçırıp izlememiş olanlar varsa, DVD'sini satın alarak bu eksikliği giderebilir. Vizyonda oynama şansını elde edemeyen film, başından sonuna kadar seyirciyi koltuğa yapıştırarak alanlarında uzman öğretmenlerin hayatlarına yolculuk ediyor ve bu yolculukta bize ön koltuğu ayarlıyor. Kapalım hemen!

        Equalizer (Eşitleyici): Eşitle gitsin!

        80'lerde televizyonda gösterilen bir dizinin beyazperde uyarlaması olan yapımda, yer alan Danzel Washington'ın en çok konuşulan filmlerinden biri "Equalizer", adalet için sonuna kadar savaşan ve yalnız yaşayan bir adamın maceralarını aktarıyor.

        Sürekli yalnız olduğu için şüphe çekmeyen, Robert karakteri o kadar kendi halinde ki, her şeyi vakitli olarak yapıyor, rutininden hiç şaşmıyor. Karısı öldüğü andan itibaren, sanki yanında karısı varmışçasına, iki kişilik yemek servisi istiyor. Bunu yapmaktaki amacı; karısını hatırlamak... Tabi bu herkesin garibine gidiyor, çünkü dıştan bakıldığında gayet sakin ve rahat olan Robert, aslında sanıldığı kadar masum değil.

        Gündüz sıradan bir insan olan Robert geceleri tıpkı Dr. Jekyll ve Mr. Hyde misali bir karaktere dönüşüyor ve kötü adamları avlıyor. Markette çalışan bir adamın geceleri kötü adamları avladığı kimin aklına gelir ki? Bunu kimseye belli etmemesi de büyük başarı, kendini hiçbir türlü ifşa etmiyor.

        İşten kalan vakitlerinde dünya klasiklerini okuyup, adını bile bilmediği eskort kızlardan biri ile sohbet ediyor, o eskort kız sonradan Robert'in başına çok büyük bela açacak. Filmin en güzel tarafı kitap okuyan, kitap düşkünü birinin adaleti sağlaması için yaptıkları... Robert'in boş bir adam olmadığını vurgulayan film, hikâye örgüsünü tamamıyla Robert'in üzerine kuruyor. İki hayatı aynı anda yaşayan simetri hastası Robert geçirdiği travmalar nedeniyle 'post travmatik stres' sorunu ile mücadele ediyor ve bunun yanında baş gösteren diğer psikolojik bozukluklar/rahatsızlıklar da, Robert'in özünü ortaya koyuyor. Demek ki Robert hala geçmişe takılı kalmış!

        Yazının önceki paragrafında Robert'in iki kişilik yemek servisi yaptığından bahsetmiştik, buradan hareketle ilk olarak film bize şunu düşündürttü: karşısına ya bir arkadaşı, ya da sevdiği biri oturacak, ama durum bunun tersini gösteriyor zira öyle olmadığını zaman geçince anlıyoruz. Bu yüzden film bu yönüyle hareketleniyor, çünkü film genel itibariyle biraz ağır ilerliyor, bu ağır ilerleyiş ufak bir sorun yaratsa da, yönetmen ne yapıp edip paçayı kurtarmayı başarıyor.

        Ağır ilerleyen filmlere birkaç eklenti yapıldı mı, filmin önemi daha çok ortaya çıkıyor, yoksa yavanlıktan kurtulması zor. Güçsüz olanların süper kahramanı olan Robert, yanlış giden şeyleri düzeltmenin yollarını aramaktan, kendi yaşantısını sorgulayamaz hale geliyor. Takıntılı bir adam olan Robert, sistematik bir şekilde yaşamını sürdürdüğü için bazı şeyleri, az çok tahmin edebiliyoruz.

        Keanu Reeves'in oynadığı John Wick karakterine benzeyen Robert 'shoot em up' tekniğiyle acımasızca adam öldürüyor, bunu yaparken devreye basit bilim kurgu teknikleri giriyor. Matrix-vari ve Blade-vari bir şekilde kötülüğün içine giren Robert, öfkesini kanının son damlasına kadar kusuyor. Hunharca öldürme metotlarıyla gözlerini ve saatini eşitleyici olarak kullanan Robert, karanlık ve tekin olmayan adamların, hatta mekânların kanunsuz kahramanı oluveriyor.

        Filmin loş atmosferi, kötülüğün burnumuzun dibinde olduğunu gösteriyor. Geceleri tehlikelidir diyerek, eski kara filmleri hatırlatan 2.35: 1 formatla çekilen film, şiddet dolu sahneleriyle sertliğin dozunu sürekli arttırıyor. Filmin birinci kısmı Robert karakterini tanımaya yönelik, ikinci yarısı da Robert'in adaleti sağlamak için yaptıklarını perdeye yansıtmaktan ibaret.

        Peki, ya Danzel Washington'ın mimiklerine ne demeli? Onun meşhur bir surat ifadesi ve müstehzi bir gülüşü vardır, burada onu yine görüyoruz. Zaten Danzel Washington aksiyon filmlerinin en kilit isimlerindendir ve genellikle adaleti öne çıkaran filmleri tercih eder. Bu filmi de bu sebeple tercih etti sanıyoruz.

        Netice itibariyle; "Equalizer" güçlünün, güçsüze karşı baskın çıktığı bir film, bunun da ötesinde adaletin sağlanması için, her yolun denenmesi gerektiğinin altını çizerek, kötülüklere karşı daha duyarlı olunmasını öngören bir aksiyon çatışması... 80'leri hatırlatan hikâye, sade ve komplike olmayan unsurlarıyla seyirciye aldatıcı görseller sunmuyor, onun yerine anlatacaklarını düz bir şekilde ortaya koyuyor. Bir de bazı klişelere başvurmasaydı daha iyi olacaktı.

        "Words and Pictures" (Sözcükler ve Resimler): Sözcükler ve resimler birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar

        Clive Owen ile Juliette Binoche'nin beraber başrolü paylaştıkları "Words and Pictures" geçen yıl İksv film festivalinde gösterildiğinde birçok kişinin ilgisini çekmişti. Ama böyle bir filmin neden vizyona girmeden Dvd'si çıktı? Zevkle seyredilen filmin vizyona girmeden Dvd'sinin çıkması kadar acı bir şey yok! Bazılarımız filmin varlığından bile, bihaberiz belki de...

        Sıcak ve sevimli bir film olan "Words and Pictures", sözcükler ve resimler arasında çılgın bir bağ kurarak, birbirlerini tamamladıklarını belirtiyor. Ne sözcükler, resimsiz anlamlı olabilir, ne de resimsiz sözcükler!

        Mesela resmi anlatmak ve yorumlamak için sözcüklere, sözcüklerdeki yavanlığı gidermek için de, resimlere ihtiyaç duyarsınız ki, bu bilinen mutlak bir gerçektir. Şimdi bunların karşısına iki öğretmen koyalım. Biri resim öğretmeni, diğeri de edebiyat... İki öğretmen sürekli çakışıyorlar, aynı kedi ve köpek gibi kavga ediyorlar. Sözcükler ve resimler zıt kutupların birer parçası olduğu için, öğretmenlere de yansıyor bu durum... Ama bunun en önemli nedeni birbirlerine âşık oluşları. Bir türlü âşık olduklarını birbirlerine itiraf edemiyorlar, edemedikleri için de sözcükler ve resimler üzerinden savaşa dâhil oluyorlar.

        Aşkın affedici ve kutsal tarafını sona saklayan film, dramatik omurgasında karakterlerin duygularına ve içsel seslerine yön vererek, onları daha iyi tanımamıza olanak sağlıyor. Karakterler üzerinden işlenen film, hem güldürüyor, hem de hüzünlendiriyor. Aynı duyguyu aynı anda yaşıyor oluşumuz, filme olan bakış açımızı kuvvetlendirerek, sıradan bir hikâyeyi elinin tersiyle iterek, iki farklı karakteri aşk uğruna orta noktada buluşturuyor. Aşk için inatlarını kırıyorlar mı derseniz, onu film yanıtlasın!

        Romantizmin doruklarına vardığımız film, zekice esprileriyle hikâyenin gidişatını değiştirerek, resimlerin ve sözcüklerin diline odaklanarak kadın ve erkek arasındaki farklılığa da ortaya koymuş oluyor. Resim öğretmeni Juliette Binoche ,edebiyat öğretmeni de Clive Owen...

        Size filmle ilgili ilginç bir bilgi verelim: Filmdeki tüm resimler Juliette Binoche tarafından çizilmiş. Kendisinde böyle bir yetenek olduğunu, bu yolla öğrenmemiz iyi oldu. Filmin avantajı, sanat ve edebiyatı iç içe katarak, seyirciyi bilgilendirmek ve bilgilendirirken de bazı hayat dersleri vermek! Film anlatmak istediğini dolaylı yoldan anlatmadığı için, kendisini sevdirmeyi başardı. Genellikle romantizm kokan filmlerde belirli klişeler olur ve o klişeler üzerinden işler film, burada klişelerin olmaması hikâyenin akmasına vesile olmuş.

        Eğer film kuru kuru aşkı anlatsaydı, gerçekten de basit kalırdı. Önemli olan filmde ne anlattığınız değil, onu nasıl anlattığınızdır. Bu da o filmlerden biri.

        Sonuç olarak; "Words and Pictures" kendi çizgisinde ilerleyen, seyirciye ruhunu geçiren, sözcüklerle seyirciyi dans ettiren, hayatı öğreten, gerçekleri olduğu gibi gösteren, ağızda güzel bir tat bırakan çok şekerli bir film... Öğretmenin zorlukları üzerine de bazı açıklamalarda bulunan film, öğretmenliğin ne kadar zor bir meslek olduğunu güzel bir şekilde ifade ediyor. Karakterlerin iniş ve çıkışlarının dozunu iyi ayarlayan yönetmen, insana dokunan müziklerle, hayattaki sorunların da aynı karakterlerin iniş ve çıkışları gibi olduğuna vurgu yapıyor. İstediğiniz bir şeye ulaşmanız için bazı fedakârlıklarda bulunmanız gerektiğini de hikâyenin belirli yerlerine yerleştiren yönetmen, imkânsızlıkları imkânlı hale dönüştürmeye çalıştığını da gizlemiyor. Bu bir iç dökme filmi, o nedenle izlemek için geç kalmayın.

        Diğer Yazılar