Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Turnalar kültürümüzde var ama hayatımızda yok. Dünyadaki 360 bin turnanın türü tehlikede değil, ama Türkiye’de kışlamaya gelenler tehlikede. İşte turna neslini devam ettirmek için WWF-Türkiye, Çukurova’daki doğal yaşam alanlarını koruma çalışması yürütüyor. Birlikte gittik, turna gözledik ama uzaktan. Çünkü tarımıydı, kaçak avcısıydı derken onları yakından görecek samimiyeti kuramamışız

        Babaannemin Japon üst kat komşusu Deniz Hanım’dan öğrenip yıllarca obsesif şekilde yaptığım origami kuş, turnaymış meğerse. Leylek de var da, benimki turnaymış. Brisa Genel Müdür Yardımcısı Levent Akpulat’ı dinlerken çaktı şimşek. Lastikçi Japon ortaklarından da aldıkları ilhamla girişilen “Turnalar Hep Uçsun” projesini anlatırken turnanın bağlılık ve ömür boyu eşe sadakat mizacından dem vurup, kuşun iki kültürde de köklü yeri olduğunu söylüyordu. WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) yürüttüğü koruma projesine destek kararında iki kültür arasındaki bu turna bağı da rol oynamıştı.

        Turna destanları Türk ve Japon kültürüyle sınırlı değil elbette. Mitolojide demirci tanrı Hephaistos’un kutsal kuşu turna. Sonra İbikus’un turnaları var, Schiller’in muhteşem baladı. Lufthansa’nın logosundaki kuş da turna. THY’ninki leylek.

        Ve 50 milyon yıldır uçan turnaların hep uçacağı yer Çukurova Deltası. İşte bu proje için Adana’ya gittik, Yumurtalık lagününe uzandık, gün batımına doğru, sürüler halinde yemekten uykuya dönen turnaları gözlemledik.

        Dünyadaki 15 turna türünün ikisi Türkiye’de görülüyor. Bunlardan biri “grus grus”. Avlanması yasak. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği IUCN’nin kırmızı listesine göre Türkiye popülasyonu tehdit altında. Üreme ve yaşam alanları olan ıslak çayırların çevresindeki göl ve nehirlerin su rejimine müdahale ve drenaj, kurutma çalışmaları, alanların tarıma açılması, balıkçılık, otlatma büyük tehditler. Yasa dışı avcılık ve plansız yapılaşma da var tabii. Temmuz günlerinde başlayan kuzeyden güneye göç seferinde bizim payımıza düşen turna sayısı 10 bin civarında. Yüzde 95’i de Çukurova’da. WWF’ciler 16 günde saymışlar. Turna davranışlarını ve türe yönelik tehditleri tespit için 5 bin km yol kat etmişler.

        Tahminen 100 bin kadar turna Karadeniz’in ortasından Türkiye’ye girip Doğu Akdeniz’e iniyor, Mısır, İsrail, Etiyopya’ya uzanıyor. Bize kışlamaya gelenler de Adana’daki Akyatan ve Yumurtalık lagünlerine yerleşiyor. Turnalar, gün doğumunda 20 km kadar yol kat edip, pamuk tohumu, çimen kökü, sinekti böcekti besleniyor. Gün batımına doğru sulak alanına dönüyor. Tünemiyor, bileğine kadar suya giriyor öylece uyuyor.

        KUŞ UZMANI KEREM

        Ve tilkilerden öylece korunuyor. Peki ya avcılardan? WWF ekibinden Kerem Ali Boyla kuşların başına arıza kesilen her şeye husumet besliyor. Büyük bir içtenlikle. Biz turnaları kilometre öteden dürbünle gözlerken, “İsrail’de insanlar kuşun başını okşar, o denli aşina ve yakınlar” diyor Boyla. Hani bizim meydan güvercinleri gibi. Traktörden tarla poşetleme makinesine tarım alanlarındaki her nesnenin kuş kaçıran olduğunu söylüyor. “Çukurova yöresinde turnalara dadanan 5 avcı var” diyor. 13 yaşında, teyzesinin İngiltere’den getirdiği kuş kitabıyla başlamış Kerem Bey’in macerası. Biyoloji okumuş ve yıllar sonra Türkçeleştirmiş o kitabı: “Türkiye ve Avrupa’nın Kuşları Kuzey Afrika ve Ortadoğu Dahil...” başlığıyla.

        WWF-Türkiye, turnaların yaşam alanını koruma işine tepeden bakan buyurgan bir edayla koyulmamış. Ara sıra bölgeye uğrayarak didaktik nutuklar çekerek değil, halkla kaynaşarak yürütüyorlar. Hedef; insan ile turnanın uyumu. Diktikleri tabelanın üzerine bugüne kadar yazı yazılmamış, boya atılmamış. Yörenin projeyi benimsediğine dair iyi işaret sayıyorlar bunu.

        “Turnalar uçun, yayladan geçin...” türküsü iyi de o hain söz nereden çıkmış peki? Hani şu “Turnayı gözünden vurmak...” WWF’den kimse yanıtlamaya hevesli olmadı. Doğa koruma sorumlusu Nilüfer Araç “Vurulması zor olsa gerek” diyor. Boyla da geçiştiriyor soruyu. O denli aşka bağlı kuşlara. En sevdiği kuş mu? Toy kuşu. Hatta trajikomik bir anekdot da anlatıyor. Yer Erzurum. Toy kuşlarının nasıl korunacağına dair uzun soluklu, slaytlı bir sunum sonrası vatandaş şu çarpıcı cümleyi kuruyor: “O kuş en iyi gece projektörle avlanır...” Tabii herkes avcı ruhu taşımıyor. Türkiye’nin dört bir yanından eğlenceli kuşçu hikayeleri anlatıyor Kerem Bey. “Ben de evden sığırcık gözlüyorum” diyorum. Kuşların o harikulade, çılgınca ritmik hareketlerini kastederek. Hemen bilgiyi yapıştırıyor: “Dikkatli bakın, çevrede mutlaka bir atmaca vardır. Uyuyacakları ağaca konmak için atmacayı şaşırtma hareketleridir onlar.”

        Diğer Yazılar