Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Avrupa Birliği’nin Doğulu üyeleri bir türlü sindiremiyor: Fındık kremasının batıdakilere göre daha kıvamsız, mini gofretlerin daha az çıtır, kolanın şeker yerine şuruplu, sosisin daha az etli olmasını içine sindiremiyor. Onun için “Biz de sizin yiyip içtiklerinizden isteriz” diye Batılı zenginlere rest çekiyorlar

        Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın sözcüsü bizzat açıkladı; “Bizdeki Nutella, Avusturya’daki kadar krema kıvamında değil...” dedi. Brexit derdi, göçmen sorunu, terör korkusu, Euro sıkıntısı yetmedi, bir de kendi içinde gıda ayrımcılığı meselesi çıktı Avrupa Birliği’nin başına. Doğu yakası gıda ayaklanmasıyla çalkalanıyor; uluslararası üreticilerin Batı yakasındakine oranla daha düşük kaliteli malları kendilerine yutturduğunu düşünüyor ve eşitlik istiyorlar. Slovakya, Macaristan, Polonya ve Çekya “Tapon ürünlerle kazıklanıyoruz” havasında. Macaristan, aç perişan halde sınıra dayanan sığınmacılara jiletli tel çektiğini çabuk unutmuş olmalı ki, şu Nutella’nın kıvamından şikâyet eden sözcü, “Son dönemlerin en büyük skandalını yaşıyoruz” diyor. Çünkü dondurulmuş balık kroketlerin içinde de daha az balık olduğunu, Avusturya’da da satılan fındıklı mini gofretlerin ise oradakine oranla daha az çıtır olduğunu tespit etmişler. Tam 24 çeşit gıda maddesi test edilmiş, tamamı eksik, güdük çıkmış. Bizim de palm yağı yüzünden sürtüştüğümüz Ferrero ise Nutella’sını şöyle savunuyor: “Her ülkede farklı damak tadına hitap ederiz. Örneğin Fransa’da yumuşak beyaz ekmeğin üzerine daha kolay sürülsün diye daha akışkandır ürünümüz.” Slovakya da 22 çeşit uluslararası ürünü test etmiş ve aynı marka sosislerde Batı’dakine göre daha az et, buna karşın daha fazla yağ ve likit olduğunu belgelemişler. Earl grey poşet çaylarda da daha az yaprak varmış! Slovakya Başbakanı Robert Fico net konuştu: “Hiçbir AB vatandaşı ikinci sınıf olamaz. Kimsenin bizi aşağılamaya hakkı yok.”

        GIDA IRKÇILIĞI

        Macaristan’ın milliyetçi muhafazakâr Başbakanı Orban da “AB pazarında çifte standart var. Avrupa’nın bizi çöplük gibi kullanmasına izin veremeyiz” dedi en köpürtülü haliyle. Orban ile Fico’nun “Bizi adam yerine koymuyorlar” mealinde popülist siyasetle seçmen devşirdiği kanaati hâkim Brüksel’de. Polonya Başbakanı Beata Szydło da geri kalmıyor: “AB içinde ayrımcılığı kabul etmiyoruz ve asla da boyun eğmeyeceğiz” şeklinde isyanlarda. Polonya’nın medyası daha da ileri gidiyor. Gazeta Prawna “Gıda ırkçılığıyla karşı karşıya olduklarını” iddia ediyor.

        Çek Tarım Bakanı Marian Jurečka, “Kendimizi Avrupa’nın çöp sepeti gibi hissediyoruz” diye çıkışıyor. Prag Üniversitesi’nin araştırmasına göre, Almanya’da şeker içerikli satılan kola Çekya’da şurupluymuş. Kola firması ise “Yerli dolumcunun marifeti” diyerek sıyrılıyor. Aynı firmanın gazoz çeşidinde de aspartam teşhis edilmiş. Balıktır sosistir şikâyetler sonsuz. İşte bu nedenle ‘Visegrad’ grubunu oluşturan bu dört ülkenin liderleri ‘Artık harekete geçme zamanıdır’ diyerek Varşova’da buluştular ve ortak eylem planı hazırladılar. Özel bir AB zirvesinde Brüksel’e dayatmak üzere. Peki ama nasıl? Bazı üreticiler, Avrupa’nın doğu yakasında düşük satın alma gücü nedeniyle fiyatlar da daha düşük olduğu için “Kalite farkı normaldir” diyor. Ama Prag Üniversitesi tam tersine, et ve balığın Doğu’da daha pahalı olduğunu iddia ediyor. Slovakya’daki tüketici otoriteleri de şunu ileri sürüyor: “Batı’daki rekabet ortamı nedeniyle fiyatlar daha düşük. Demek ki düşük fiyat üründe kaliteyi düşürmüyor.” Şimdi doğu tayfası “Biz de sizin yiyip içtiklerinizden istiyoruz” diyerek isyan ediyor ve kendilerince çok mantıklı argümanlar getiriyorlar da, hukuk açısından fazla şansları yok. Çünkü üreticiler AB çapında tüm ambalajlara aynı içeriği yazdıkları sürece Brüksel’in firmalardan farklı içerik talep etmesine imkân yok. AB Komisyonu diyor ki; “Paket içeriği doğru olduğu takdirde üreticiye başka bir yönetmelik uygulanamaz.” Doğu Avrupa “Aynı pakette, aynı kalite garanti edilsin” dese de, yerel tedarikle yerel fabrikalarda üretim kıvam ve lezzet farkını ortaya çıkarıyor. Uzmanlar bu görüşle Visegrad grubunun başarı şansı olmadığını söylüyor. Batı’nın refah seviyesine ulaşmak için birliğe giren Doğulular ise “Aynı markayı aynı kalitede bulamayacaksak biz bu AB’nin neden üyesi olduk” diye gocunuyor. İyi de, en azından Slovakya’nın başkenti Bratislava’dan çıkıp Avusturya’nın sınır kasabalarından size göre daha kaliteli yoğurt, tereyağı, salam ve hatta çamaşır tozu alıyorsunuz işte. Daha ne olsun.

        Diğer Yazılar