Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Kovid-19 artık ünlü hastalığı. Çünkü sadece adı sanı bilinen kişiler koronavirüse yakalanırsa haber oluyor. İşte en son NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Bill Gates’in testleri pozitif çıkmış. Son iki yıldır her türlü pandemik komplo teorisinin baş aktörü olarak Gates nasıl kaptıysa; belki bu da insanlığın soyunu kurutmak ya da aşı satmak için virüsü bizzat icat etmesi gibi bir oyundur!

        Son 24 saatlik vaka tablosu filan ilgi menzilimizde değil. 10 Mayıs tablosunda 1542 vaka ve sekiz ölüm var. Düşüş dramatik. Ama Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a göre temaslı ve test kriterleri değiştiği için açıklanan vaka sayıları gerçeği yansıtmıyor. Dünyada, özellikle Çin’de yeni varyantlar çıkmaya devam ediyor ama Türkiye’de bunların araştırması yapılmıyor. Prof. Ceyhan, Omikron’un yeni varyantları aşılara dirençli olduğu için kapalı ve kalabalık alanlarda maske kullanılması gerektiğini söylüyor.

        Dünya Sağlık Örgütü de maskeli hayata devam konusunda ısrarlı. Örgütün bilim kadrosunun şefi Soumya Swaminathan, “Omikron dalgası geçmiş gibi yapamayız. Virüsün bulaş ve asemptomatik yayılma yeteneği halen yüksek olduğu için maske gibi basit önlemlerle durdurmak zorundayız” diyor. Özellikle iyi havalandırılmamış kapalı alanlarla toplu taşımaya dikkat çekiyor.

        REKLAM

        Tamam toplu taşıma ve kalabalık kapalı alanda maskeleniyoruz yine ama pandemiyi bitmiş saydığımız bir gerçek. Her ne kadar DSÖ geçmediği uyarısını yapsa da dünyanın büyük bölümünde önlemler bitti, maskeler fora.

        Ve maskelerin düşmesi ruj satışlarını patlattı. Kozmetik grafiklerine bakılırsa ilk önce Fransa’da patladı. Piyasa araştırma şirketi NPD Group verilerine göre mart sonunda maskelerin kaldırılmasıyla birlikte ruj satışları yüzde 35’lik artış gösteriyor ve Vogue, Glamour aklınıza gelebilecek bütün moda ve güzellik dergileri, Fransız kadınları gibi dudak boyamanın inceliklerini yazmaya başlıyor. Şu sıra hangi markaların revaçta olduğu notlarıyla.

        Gerçi inceliğini bilsen de Fransız kadınına benzemek zor ya. Katiyen kişisel kompleksten değil tamamen evrensel; bir Alman gazetesinde kadın kaleminden çıkan yazıdan aktarıyorum: “Beklendiği üzere Fransız kadını çabuk harekete geçti, ruj satışları yüzde 35 artmış. Bizde (Almanya) böyle bir senaryo olabilir mi? Sanmıyorum. İlk pandemi kapanmalarında Fransızlar ne stokladı hatırlayın: Kondom ve şarap. Peki Almanlar ne istifledi: Tuvalet kağıdı…”

        “LIPSTICK EFFECT” NİHAYET

        Fortune dergisi de maskenin kalkmasıyla birlikte kozmetik sektörünün dirildiğini ve ekonomistlerin MAC’in Velvet Teddy ve Revlon’un Super Lustrous’u gibi ruj markalarını takibe aldığını yazıyor. Çünkü ruj satışlarındaki artışın durgunluk göstergesi olabileceğine dair “Lipstick effect” diye anılan bir teori var. Ekonomistler ağırlıklı olarak pek itibar etmese de var ve pandemide gündeme oturdu.

        New York merkezli piyasa araştırma şirketi NPD Group pandemi ilk yılını doldurduğunda kozmetik sektöründen bazı veriler yayınlamıştı. NPD raporu çeşitli ürünler bazında koronavirüs etkisiyle keskin iniş ve çıkışlar yaşandığını gösteriyordu.

        Hem eve kapanmalar hem de dışarıdaki maskeli hayat nedeniyle ruj satışları bir yılda küresel çapta yüzde 49’luk düşüş göstermişti. Buna karşılık ağız-burun kapalıyken gözlere kuvvet maskara satışları patlamıştı. NPD’nin 20 ülkede yaptığı araştırmaya göre ev hayatı cilt bakım ürünlerine yönelik talebe ivme kazandırmış, rimel satışlarındaki artış ise yüzde 150’yi bulmuştu.

        REKLAM

        Pandemi ve maske marifetiyle gelen rimel etkisi, ruj etkisine dair ünlü teoriyi sarsar gibi olmuştu. Estee Lauder’in eski CEO’su ve sonraları onursal başkanı Leonard Lauder’in ortaya attığı “lipstick effect” teorisine göre ekonomik kriz dönemlerinde ruj satışları yükseliyordu. 11 Eylül saldırıları sonrası Amerikan ekonomisi inişe geçerken ruj satışları yüzde 11 artmış, 2008 mali krizinde aynı trend gözlenmişti. 1929 Büyük Buhranı döneminde de Amerikan ekonomisi en karanlık günlerini yaşarken kozmetik ürünlerine rağbetin artmış olması teoriye dayanak oluşturuyordu. Leonard Lauder, kadınların ekonomik kriz ortamında lüks dürtüsünü en azından satın alınabilir lüks bir ürünle tatmin ettiğini ileri sürüyordu.

        Ancak bu teori pandemide sarsıntı geçirdi, çünkü ekonomik sıkıntılar ve geleceğe dair umutsuzluğun hakim olduğu ortamda ruj satışları artmadı, geriledi. Lauder, maskeli hayatla birlikte dudakların geri planda kalacağını hesaba katmamıştı.

        Şimdi ise piyasa verileri kozmetikte en hızlı büyümenin ruj, parlatıcı ve diğer ürünlerle dudak makyajında yaşandığını gösteriyor. NPD’ye göre 2022’nin ilk çeyreğinde satış gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48’lik artış göstermiş. Şirketin makyaj kategorisi analisti Natallia Bambiza, “Ruj satışları her geçen hafta katlanarak artıyor. Tüketiciler ruju yeniden, duygusal tatmin sağlayan bütçeye uygun bir lüks olarak görüyor” diyor.

        Bu ruj etkisi maskeden kurtulmanın sevincini mi yansıtıyor, yoksa hayat pahalılığı ve enflasyon nedeniyle yaklaşan bir durgunluğun göstergesi mi, belirsiz.

        Ama bazen hayat ruj lüksüne bile meydan vermeyecek kadar pahalı olabilir.

        Diğer Yazılar