Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aydınlar bir hareket başlattı biliyorsunuz. Ermenilerden özür dileme kampanyası. Şöyle diyorlar. “1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.” Kampanyaya katılanlar arasında kimler yok ki… Adalet Ağaoğlu, Ertuğrul Kürkçü, Cezmi Ersöz, Lale Mansur, Güllü Aybar, Nilüfer Göle, Alper Görmüş, Tuna Kiremitçi, Enis Batur, Halil Berktay, İbrahim Betil, Murat Belge, Aylin Aslım, Ali Nesin, Cengiz Çandar, Enis Batur, Gencay Gürsoy…. Liste uzayıp gidiyor. Dünden beri düşünüyorum. Sen değil misin hak ve özgürlükten yana… Sen değil misin en aykırı düşüncelerin bile programından seslendirilmesine izin veren? Sen değil misin yetmiyor bunlar, şunu da tartışmalıyız, bunu da masaya yatırmalıyız diyen? Yine sen değil misin ezber bozmalıyız ama nasıl diye düşünen? Peki bu kampanyada seni rahatsız eden ne? Sorumlu olmadığım bir olay için özür dilemek niye bu kadar zor geliyor? Daha yeterince olgunlaşamadım mı? İyi ama onlar da şu konularda özür dilesinler cümlesinden niye kurtulamıyorum? Dün bu düşüncelerle boğuşurken yalnız olmadığımı fark ettim. Söz Sende’de ağırladığım yazar Ayşe Kulin kampanyaya katılmadığını söyledi. “Benden imza istediler ama vermedim” dedi. Ve ekledi “Özür dileyemem!” Üstelik elinde son kitabı Umut vardı. Ermeni eniştesi ile teyzesinin aşkını anlatan bir roman. Ricam üzerine kampanyaya neden katılmadığın anlatan bir yazı gönderdi. Lütfen okuyun, bakalım siz ne düşüneceksiniz? AYŞE KULİN’İN CEVABI “Benim özür dileme listemde, şartsız ve öncelikli olarak Hırant Dink’in ailesi ve cemaati, öldürülen papazların aileleri ve cemaatleri, töre cinayetine kurban edilen yüzlerce genç kadın, okuma hakkı ellerinden alınan on binlerce kız çocuğu, Sivas’da yakılan aydınlar, bir türlü ibadet haklarına kavuşamayan Aleviler, dillerini hâlâ serbestçe kullanamayan, kültürel haklarına sahip olamayan Kürtler, yerlerinden edilmiş Süryaniler, ayırımcılığa uğramış on binlerce vatandaşım, düşünce suçundan yıllarca hapis yatmış yazarım, çizerim, düşünürüm var. Bu yukarda saydığım suçların hepsi benim yaşam sürecimde işlendiği için, hepsinden ben de sorumluyum. Bu suçları işleyen ya da bu işleri düzeltemeyen hükümetlere benim yaşamım boyunca oy verildi. Vebali boynumdadır. Yukarda saydıklarımdan ve aceleden yazmayı unuttuğum daha nice suçtan sorumluyum. Utanç içindeyim. Huzurlarında yerlere kapanarak özür diliyorum. 1915 Yılında benim annem dahi henüz doğmamıştı. Olsun, Ermeniler’den yine özür dileyebilirim ama bir şartla: Ermeniler de, 1960’lı yıllarda öldürmeye başladıkları Türk diplomatları, bu kişilerin ölen delikanlı oğulları, eşleri, gencecik şoförleri ve korumaları için Ve 1915 olaylarında camilere doldurarak yaktıkları, kafalarını kestikleri Müslüman Türkler ve Kürtler için özür dilerlerse Ve Balkan Savaşı sonrasında, Balkanlarda katledilen yüz binlerce Osmanlı için Sırplar, Hırvatlar, Bulgarlar ve Yunanlılar; Kafkaslardaki sürgün ve techirlerde mezalime maruz kalan, can veren Kafkasya halkı, Çerkesler ve Kırım Türkleri için de Ruslar özür dilerlerse, ben de Ermenilerden özür dilerim. Ben, Bosna’da katliama uğramış göçmen bir ailenin evladı olarak yüreğimde hiçbir halk için bir damla kin taşımadım ve özür talep etmedim, savaşın ve politikanın acımasız olduğunu hep bildim. Ermenilerden özür’ü ancak karşılıklı özürleşeceksek dilemeye hazırım. Çünkü, 1915 olayları, Amerika’nın Irak çıkartması değildir. 1915’de tek taraflı suç yoktur.

        NE ÖĞRENDİM?

        Aşkın tek bedeli vardır, o da candır.

        Ölümle kutsanmayan aşk, aşk değildir

        (Bab-ı esrar, Ahmet Ümit)

        balcicekpamir@haberturk.com

        Diğer Yazılar