Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRK hakemliğine hizmet edecek kim varsa onu sırtımda taşırım. Ben bütün şöhretimi, kariyerimi ve manevi değerlerimi hakemlik kurumuna borçluyum. Bugün, TV’lerde konuşuyor, radyolarda program yapıyor ve çok büyük bir gazetede yazıyorsam, sebebi hakem oluşumdan kaynaklanmaktadır. Sayın Zekeriya Alp, MHK Başkanı olduğu zaman onur ve gurur duyduğumu onlarca kez söyledim. 3 yıl boyunca kırmadan, eleştirilerimi yaptım, hatalarını söyledim. Bugün Türk hakemliğinin geldiği noktada ekonomik özgürlük, Zekeriya Alp döneminde tavan yapmıştır.

        Evine de gittim, çayını, kahvesini de içtim, yemeğini de yedim... Ben, dostluğa ve ahde-vefaya son derece saygı gösteren bir karakter yapısına sahibim. Hatta, sayın Alp’in ilk istifa aşamasında kendisiyle saatlerce konuştum. İkna etmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Sabaha karşı Zekeriya Alp’in çok değer verdiği bir dostunu saat 07:35’te aradım. Durumu kendisine anlatarak, Alp’i ikna etmesini söyledim. Buna, sevgili Yüksel Okçuoğlu ve birkaç MHK üyesi de şahittir. Hatırlı dost ve büyük spor adamı, sonra beni arayarak “Zekeriya ile konuştum, istifadan vazgeçirttim” dedi. Arkasından da “Bülent çok önemli bir iş yaptın, bana da bu fırsatı verdiğin için sana da teşekkür ediyorum” dedi. Gurur duydum. Neticede yapılan iş, Türk hakemliğinin bekası içindi. Alp’in, istifasından haberim olmadı, olsaydı altından girer üstünden çıkar yine ikna etmeye çalışırdım. Neticede sayın Alp, istifa etti, gitti... Yerine sevgili Yusuf Namoğlu geldi. İlk gelişi değil... Kendisiyle yıllarca Türk hakemliğine önemli hizmetler yaptık. Yurt içinde ve dışında onurla ve gururla Türk hakemliğini temsil ettik. Kendisinden çok şeyler öğrendim. Geçen yazmıştım. O, çok iyi bir hakemdi ama çok da iyi bir yöneticiydi. Ağabeyliği, hocalığı da yadsınamaz kadar önemliydi. Şimdi patron o... Ona destek vermek, onun liderliğinde ve önderliğinde Türk hakemliği için ne lazımsa, tıpkı Zekeriya Alp’te olduğu gibi yoruluncaya kadar destek vermek boynumun borcudur.

        Türk futbol hakemliğinde önemli hizmetleri olan Sayın Yusuf Namoğlu, bir dönem genel başkanlığımızı yaparak, Türk hakemliğinin kimlik yapısına önemli ivmeler kazandırdı. Yarın, öbür gün sevgili başkan gövdesini, vücudunu da koyacak, Türk hakemliğini de uçuracak. Ben bütün kalbimle inanıyorum.

        Ege’ye selam yola devam

        Spor yazarlığının duayen ismi sayın Öcal Uluç’un köşesinde “O bir otoritedir, demek ki durup dururken Bülent Yavuz olunmuyormuş” demesi, benim için son derece gurur verici bir olaydır. Kendisine teşekkür ettim, yine ediyorum. Türkiye’de aralıksız en fazla MHK Başkanlığı yapan biriyim... Hala rekorum kırılmadı. UEFA ve FIFA’da uzun yıllar gözlemcilik ve delegelik yaptım. Hatta kısmet oldu, bugün UEFA’nın hakem patronu Collina’nın da gözlemciliğini yaptım. Almanya, Belçika, Avusturya ve birçok ülkede eğitimler ve dersler verdim. Hatalarım da oldu ama hepsinden ders çıkarttım. Bugün, dünyanın en önemli hakemlerinden biri olan başta Cüneyt Çakır olmak üzere; Fırat, Bülent, Hüseyin, Mete, Halis, Barış, Tolga ve Ali yüzlerce hakemin hocalığını, başkanlığını yaptım. Bunlar benim, birer gök kuşağı olan öğrencilerimdir. 2004’ten sonra görev alan MHK başkanlarının büyük bölümü talebem ve çalışma arkadaşımdı. Herkesle acı-tatlı anılarım var... Hiç kimseye diyet borcum yok ama çoğundan alacağım var. Helal-i hoş olsun ancak günü gelirse teker teker hesabını sorarım! Dedikodu ortamında birçok boş laf üretiliyor. ‘Konuşursam’ demeyeceğim, lütfen beni konuşturmayın!

        + Ali Palabıyık giderek hakemliğini parlatıyor. Eğer birileri seviniyorsa, ben ilk sıradayım. Deniz Ateş Bitnel, Deniz Çoban, Serkan Çınar ve Hakan Ceylan, PTT Ligi’nin bu haftaki klas hakemleriydi

        - Süleyman Abay çok üzdü... Umarım bir daha bu durumda olmaz. Sevgili İlker Meral’e de ‘Dikkat’ diyorum!

        Diğer Yazılar