Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2016 yıl sonu Türkiye ekonomisinin seviyesinde büyüklüğü açıklandı: “2 trilyon 590 milyar TL” . Yıl sonu dolar kapanış kurundan hesaplandığında yerkürenin 18. büyüğü olan Türkiye ekonomisi 857 milyar dolar olarak kayıtlara geçiyor. Ancak dövizdeki artış sebebiyle 2016 sonu Türkiye GSYH büyüklüğü dolar bazında 2015’teki 861 milyar doların altında kalmış. Yine istatistiki olarak 2016 sonu itibarıyla kişi başı GSYH 10.807 dolar hesaplanmış.

        PEKİ BU BÜYÜME NASIL GELMİŞ?

        Türkiye ekonomisi bu sene geçen seneye göre yüzde 2.9 büyümüş. Harcamalar yöntemiyle baktığımızda büyümenin ana motoru yıllık yüzde 7.3 büyüme ile kamu harcamalarından gelmiş (Not: Son çeyrekte bu katkı azalmış!). 2016’da ekonomiyi sırtlayan ikinci grup ise yüzde 5.7’lik artış ile hanehalkı tüketim harcamaları olmuş (2. not: Hanehalkı son çeyrekte gaza basmış). Dış ticarette ise 2016’da tam anlamıyla dökülmüşüz. Yılın genelinde mal ve hizmet ihracatta yüzde 2 azalarak, ithalatta ise yüzde 3.9 artarak büyümeyi aşağıya çekmiş.

        Bu açıdan baktığımızda büyümeye iç talep (kamu + özel + stok) yüzde 4.2 pozitif katkı verirken dış talep yüzde 1.3’lük daralma getirmiş. Bu kadar kamu desteğine rağmen nette yüzde 2.9’luk büyüme böyle gelmiş.

        ÜRETİMDEN KOPUK BÜYÜME RAKAMLARI

        Faizlerin düşük tutulmaya çabaladığı, teşviklerin havalarda uçtuğu bir dönemden geçiyoruz. Belli ki 2016 son çeyreğinde yüzde 1.9 olan IV. Çeyrek büyüme verisinin bunun çok üzerinde yüzde 3.5 gerçekleşmesinin altında yatan sebeplerin başında da bahsi geçen uygulamalar ile artan iç talep geliyor. Diyebilirsiniz ki “Sen de hiçbir şeyi beğenmiyorsun. Darbe girişimi sonrası, yurtdışı sıkıntılıyken öyle ya da böyle Türkiye yüzde 2.9 büyümüş.” Haklısınız, etkileyici bir geri dönüş ve takdir etmek gerekir. Hele ki III. Çeyrek’teki o müthiş daralmanın ardından. Ancak bizim işimiz detaylara, satır aralarına bakmak.

        Bakın oralarda ne ayrıntılar var;

        Geçen yılın son çeyreği sanayi üretimi sırasıyla yüzde 2.2, 2.6 ve 1.9 artmıştı. Ancak aynı çeyrek büyüme yüzde 3.5 geldi. Üretim ile büyüme rakamları arasındaki bağ zayıflıyor.

        2016’da kamu harcamalarının 2015’teki yüzde 4.1’den yüzde 7.3’e çıkması senenin nevi şahsına münhasır özelliklerinden dolayı anlaşılabilir. Ancak yatırım kaleminin yüzde 9’dan yüzde 3’e düşmesi alarm verici. Yatırım kalemi son 4 yılın en düşük artışını yapmış.

        Geçen sene mal ve hizmet ihracatı azaldı ama ithalat arttı. Böylece dış talep nette büyümeyi yüzde 1.3 aşağıya çekti. Böyle bir durum Türkiye’nin başına en son dünyada krizin yoğun hissedildiği 2013’te gelmişti. Özellikle dış ticaret açığını hızlı artıracak bir büyüme politikamız var son tahlilde.

        2016’da yüzde 2.9’luk büyümeye rağmen yıl içinde işgücüne katılım 900.000 kişi olmasına rağmen biz sadece 575.000 kişiye iş bulabilmişiz. Bu sebeple işsizlik artmış ve son 7 yılın zirvesine çıkmış.

        Kâğıt üzerinde baktığımızda 2016 gibi bir sene için yüzde 2.9 büyüme hiç fena değil. Ancak bu büyüme istihdam getirmiyor çünkü sanayi yatırım yapmaktan imtina ediyor. İç piyasada kamu ve hanehalkının tüketimi geliyor bu sebeple de hanehalkının borçluluğu artıyor, bankaların da sorunlu kredi stokları. Rahat durumda olan kamu tarafı, o da her yere yetişmeye çalışıyor ama biliniz ki onun da kurşunu sınırlı!

        Bu maraton bu strateji ile bitmez.

        Diğer Yazılar