Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Avrupa başkentlerinin hemen hepsinde benzer haykırışlar geliyor. Trump göreve geldiğinden beri ABD’nin ya himayesinde ya da teşviğinde kurulmuş olan ve “dünya düzenini korumak,güçlendirmek” amaçlı ne kadar uluslararası kuruluş ya da anlaşma varsa saldırıyor. Nato, AB, BM gibi kuruluşlar ya da NAFTA ticaret anlaşmaları ve son tahlilde de Paris İklim Anlaşması ABD Başkanı Trump’ın hışmına uğradı. Dünya şaşkınlıkla Trump’ın “ küreselleşmeden çıkardığı hışmı” anlamaya çalışıyor. Belli ki ticari ve siyasi dengelerde son 30 yılın en büyük kırılmalarından biri yaşanıyor ve kartlar yeniden dağılmak üzere karılıyor.

        Avrupa ile ABD rakip mi oluyor?

        Almanya Şansolyesi Merkel kısa süre önce hem ABD hem de İngiltere’nin adını vererek sert bir uyarı yaptı “Biz Avrupalılar artık kendi ayaklarımız üzerinde durmayı öğrenmeliyiz”. Trump’ın G7 ve Nato zirvesi için geldiği Avrupa’da “ Savunma istiyorsanız para harcayın” ve daha önce yaptığı “ AB Almanya’nın dünyayı ticari istilası için kurulmuş bir organizasyon” açıklamaları belli ki Merkel’e “ Artık yeter” dedirtmiş. İngiltere’nin Brexit kararını da AB’ye vurulmuş büyük bir darbe olarak gören Merkel yukarıdaki açıklama ile Avrupanın Trump’a karşı mücadelesinin işaret fişeğini yakmış oldu. Fransa’nın yeni seçilen Başkanı Macron’da “ AB’nin yeniden yapılandırılması” noktasında Merkel’in en büyük destekcisi olacak gözüküyor. Trump’ın ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekme kararı ardından çok ser çıktı. ABD ile daha düşük yoğunluklu bir anlaşma için masaya oturmayacaklarını söyleyen Macron “ Bu kararın dönüşü yok “ dedi. Fransa Başkanı Macron , Trump’ın “ Make Amerika Great Again/ ABD’yi yeniden güçlü yapacağım” tezine de küreselleşmenin bayraktarlığını bırakmayacaklarının referansını vererek “ Yerküreyi yaşanabilir yapalım” diye çıkış yaptı.

        AB yeniden mi yapılanacak?

        Merkel ve Macron Anglo Saxon aksına ( ABD-İngiltere) karşı kolları sıvayarak yeniden direksiyona geçmiş durumdalar. Biraz da bu duruma onları Trump mecbur etmiş oldu. İki liderin daha güçlü ve entegre olmuş bir AB ideali var. Bu konuda ortak bir irade var. Ancak bu iradenin hayata geçmesi söylendiği kadar kolay olmayabilir. İki liderin güçlü AB iradesi oldukça etkileyici olmakla beraber birliğin III. ve IV. Büyük ekonomileri olan İtalya ve İspanya’da siyasi netlik hala ulaşılmış değil. Bilindiği üzere İtalya’yı atanmış bir Renzi hükümeti uzun süre yönetti ve AB yanlısı bazı reformları yapmaya çalıştı. Ancak şu an gündemde bir erken seçim var ve Renzi’nin AB yanlısı partisi ile Beppe Grillo’nun anti AB partisi baş başa gözüküyor. Olası bir Renzi yenilgisi İtalya’yı karıştırır. İspanya’da da durum farklı değil. Dengeler son derece nazik kurulmuş durumda. Diğer bir zorluk ise iki liderin AB ekonomisine bakışındaki farkılık. Eski bir bankacı olan Macron yeni dönemde AB’nin harcamaların bir kısmını ortak yapması, bunun finansmanı için de ülkeler arasındaki farklılıkların ortadan kalkması adına ortak eurobond ihracı gibi çarpıcı hedefleri var. Alman Şansolyesi Merkel için ise bu hedefler son derece korkutucu. Öyle ya da böyle ABD ile dünyanın geri kalanın ilişkisi artık eskisi gibi gitmeyecek. Özellilke de Avrupa bu işten çok etkilenecek.

        Diğer Yazılar