Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dolar endeksi diye tabir edilen, ABD Doları’nın gelişmiş 6 ülke kuruna karşı değeri, son 3 yılın en düşük seviyesine geriledi. ABD’nin ticaret ağırlıklı hesaplanan dolar kuruna baktığımızda da, doların 2015’ten beri en düşük seviyede olduğunu görüyoruz.

        Peki hangi ABD’den bahsediyoruz?

        2017’de yüzde 2.6 büyüme ile 2014’ten beri en yüksek yıllık büyümeyi gerçekleştiren bir ekonomiden bahsediyoruz. İşsizlik oranı son 18 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 4.1’e düşen ABD’den konuşuyoruz. FED’in geçen yıl 3 faiz artırımı yapması sonrası 3 aylık ABD Doları borçlanma maliyetinin (LİBOR) 10 yılın zirvesine, yüzde 1.75’e çıktığı bir ortamda bu tartışmayı yapıyoruz. ABD’nin önde gelen hisse senedi endekslerinin (Dow Jones, S&P gibi) geçen yıl ortalama yüzde 20-25 yükseldiği bir senenin ardından bu analizi yapıyoruz.

        Sanırım ne demek istediğimi anladınız. ABD ekonomisi ve ABD piyasalarının büyük kısmının fiyatlaması ile ABD Doları’nın mevcut seviyesi arasında ciddi bir ayrışma var. ABD Doları diğer ülke kurlarına karşı olması gereken seviyenin oldukça altında işlem görüyor. Bunun sebebi ne olabilir? Küresel ölçekte birçok analist, birçok yorumcu bu sorunun cevabını arıyor.

        Endişe Trump mı?

        Giriş paragrafında örneklerini verdiğim, ABD ekonomisindeki toparlamanın şiddetini anlatan makro rakamlar ve piyasa verilerine baktığımızda, dolarının değer kaybını ekonomi çerçevesinde açıklamak pek mümkün görünmüyor. Bu durumda akla siyaset, özellikle de ABD’nin seçildiği günden beri tartışılan başkanı Donald Trump geliyor. Trump’ın yakın çalışma ekibi, seçildikleri günden beri “seçimlere Rusya’yı karıştırmak ve devlet sırlarını paylaşmak” gibi çok ciddi suçlarla karşı karşıya kaldılar. Trump aralarında danışman ve bakanlar da olmak üzere yakın çalışma ekibinden önemli isimleri geçen bir yıl içinde görevden almak zorunda kaldı. Trump göreve geleli 1 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ ABD’nin müesses nizam diye tabir edebileceğimiz kesimleriyle sağlıklı bir ilişki oluşturamadı. Trump da bu durum karşısında şaşkın. Dün Davos’ta yaptığı konuşmada “İşadamıyken basınla ve iş dünyasıyla aram hep iyiydi. Ne oldu bilmiyorum. Özellikle basın tamamen aleyhime döndü” dedi. Ben ABD Doları’ndaki anlamlandıramadığımız bu değer kaybının bir kısım sebebinin uluslararası medya ve Trump arasındaki bu sıkıntılı ilişkinin tezahürü olduğunu düşünüyorum.

        Piyasa abartmış olabilir mi?

        ABD Doları’nın son 3 yılın en düşük seviyesine kadar gerilemiş olmasının bir başka sebebi de “küresel piyasadaki aşırı iyimserlik” olabilir. Biraz kafa karıştırıcı değil mi? Açıklayayım. Carry trade denilen, Türkçe’ye “ucuz faizli ve düşük riskli kuru önce borçlan sonra açığa sat ve karşılığında yüksek riskli ve getirili kuru al” diye çevirebileceğimiz finans terimini duymuşsunuzdur. Piyasaların iyimser anlarında bu tür işlemler çok revaçta olur. Normalde “0” faiz veren ve rahat borçlanılabilen Japon Yeni, Euro gibi kurlar açığa satılırken karşılığında yüksek getirili ve riskli gelişen ülke kurları alınır. Ancak son dönemde “zayıf dolar” trendi her ne kadar sebebi tam olarak akıllarda oturmasa da, o kadar moda oldu ki piyasa bir süredir Euro, sterlin hatta yen almak için ABD Doları satmaya başladı. 3 aylık yüzde 1.75 faizden dolar borçlanıp yüzde 0.45 faizden Euro’ya yatırmak ne kadar mantıklı bir fikir? Bence son derece riskli, hatta kumar diye tabir edilebilecek bir yatırım tercihi. Ancak mevcut “aşırı iyimser piyasa” konjonktüründe bu işlemler para kazandırıyor!

        Toparlıyorum...

        ABD endeksleri coşup giderken, faizleri hızla yükselirken, ekonomisi en yakın rakiplerine göre 0.5-1.5 puan arasında daha iyi giderken ABD Doları’nın majör kurlara karşı daha fazla değer kaybı en naif ifadeyle “eşyanın tabiatına aykırı”. Tabii piyasada kimsenin bilmediği bir bilgi sizde yoksa!

        Diğer Yazılar