Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUKLAR çizgi filmi sever... Biz çocukken TV sadece tek kanal gösterirken çizgi filmlere erişimimiz de sınırlıydı... Pazar sabahları kovboy filmi, pazar konseri, akşamları ise Parlament sinema kulübü olurdu... Yine aynı şehirde oturuyorduk ama sokağa oynamaya çıkmak bizim için normaldi. Zamanımızın çoğunu Yedikule, istop, beştaş filan oynayarak sokakta geçirir, evde de denk gelebilirsek arada bir çizgi film izlerdik... Ayakları kötürüm bir kıza dair Clementine diye çizgi film vardı hatırlıyorum; bunun dışında Şirinler, Red Kit, Heidi... Biraz daha büyüdüğümde Voltran’ı oluşturan robot aslanları, He-Man’i izledim... Unuttuğum bir iki tane daha vardır belki ama her halükârda şu an mevcut olan çizgi film seçeneklerinin 100’de biri kadardı erişimim olanlar...

        Şimdi seçenekler gani... 24 saat çizgi film yayını yapan en az 10 tane kanal var; DVD’ler, Blue-Ray’ler, onlar da yetmezse Youtube başta olmak üzere koca bir internet dünyası var... Sayı arttıkça kalite de aynı oranda artmıyor maalesef... Çizgi filmler de berbattan şahaneye koca bir yelpazede sunuluyor artık, sokakta beş taş oynama ihtimali bizim kadar yüksek olmayan çocuklarımıza...

        Uzay 3 yaşına geldikten sonra sabah yarım saat, akşam yarım saatten oluşan bir çizgi film rutinimiz oluştu... Bu sayede 30 yıl öncede bıraktığımız bir dünyaya yepyeni bir giriş yapmış oldum...

        Çizgi film deyip geçmeyin; gerçekten zararlı denebilecek kadar kötü olanları var. Sürekli dövüşen yaratıklar, abur cubur yiyen, gazlı içecek tüketen kahramanlar, kızlara prenseslik, erkeklere güç kuvvet, vahşilik gazı veren sığ karakterler... Saymakla bitmez.

        Kötüleri es geçip iyi çizgi filmlerden bahsetmek istiyorum bugün... Hem çocuğunuzun hem sizin keyifle izleyebileceği, içinde istenmeyen öğelerin olmadığı çizgi filmlerden...

        Miyazaki seyretmeden büyümeyin

        HAYAO Miyazaki 1941 doğumlu bir animasyon üstadı... Filmlerinin hikâyelerini kendi yazıyor, yönetmenliğini kendi yapıyor... 2002 yılında yaptığı Ruhların Kaçısı (Sprited Away) ile Oscar ödülü aldı. Bu film aynı zamanda Berlin Film Festivali’nde ödül alan ilk anime film oldu. Miyazaki filmleri beni büyüleyen çizgi filmler... İyi ve kötüye dair kesin yargılar yok; metalaştırılmış mükemmel bedenler, alışıldık prensesler yok... Şahane bir doğa var genellikle Miyazaki filmlerinde, yemyeşil tepeler, ormanlar, deniz. Şişko denizkızları var mesela ya da bir büyücü yüzünden bir ihtiyara dönüşen genç kız; iyi niyetli korkuluklar, ormanlardaki büyülü yerlere açılan gizemli geçitler, bazen kötülük yapsa da aslında onun arkasında da bariz iyi niyetler barındıran figürler, yürüyen şatolar var... Tabiata saygı var... Miyazaki seyretmek çocuklara, aksi halde nasıl anlatacağınızı bilmediğiniz birçok çetrefilli konuyu anlatmak için; bu konular üzerinde sohbet etmek için harika kaynaklar... Ölüm, yaşlılık gençlik, savaş, doğayı korumak, hayalinin peşinden gitmek, yardımseverlik, aile içi zor durumlar, sevgi, sadakat vs. diye çeşitlendirmek mümkün bu bahsettiğim konuları...

        Zevkle önereceğim Miyazaki filmlerinden bazıları şunlar:

        KÜÇÜK DENİZ KIZI PONYO: Ponyo yarı insan yarı balık, sihirli güçleri olan bir yaratıktır. Bir gün Ponyo evinden kaçıp sahile çok yaklaşır ve orada bir oğlan çocuğuyla tanışır. Bu tanışmadan sonra Ponyo artık balık değil insan gibi yaşamaya karar verir ve olaylar gelişir. Bence Ponyo’nun en güzel tarafı çizimlerinin güzelliği. Amerikan çizgi film endüstrisinden alışık olduğumuz uzun saçlı, cazibeli, ışıltılı deniz kızlarının hiçbiri toparlak yüzlü, kısa boylu, kocaman gözlü ve kocaman gülüşlü Ponyo’nun eline su dökemezler. Küçük kızlara dayatılan ideal güzellik algısıyla başa çıkması için harika bir karakter.

        HOWL’UN YÜRÜYEN KALESİ (HOWL’S MOVING CASTLE): Bir şapka dükkânında çalışan genç kızın hayatı bir gün dükkânına gelen kötülükler cadısının kendisini ihtiyar bir kadına dönüştürmesiyle karışır. Başına gelen bu talihsizliğe hiç isyan etmeden yaşamına devam eden kız Howl denen bir büyücünün yürüyen şatosunda bulur kendini... Burayı derler, toplar, yemek pişirir, kafası karışık asi Howl’a bakıcılık yapar ve aynı zamanda ona âşık olur ve dünyadaki savaşı sona erdirir. Kızın en güçlü tarafı her duruma ayak uydurması ve çevresindeki herkese sonsuz şefkatle yaklaşmasıdır. Hatta kendisine büyü yapan kötülükler cadısının bile bakıcılığını üstlenir...

        BUNLARIN DIŞINDA: Komşum Totoro, Laputa, Rüzgârlı Vadi, Ruhların Kaçışı, Küçük Cadı Kiki, Kırmızı Kanatlar gibi hepsi birbirinden güzel filmler hep Miyazaki’nin şahane beyninin ürünleri...

        Diğer öneriler

        MİYAZAKİ kadar hayran olmasam da Disney ve Pixar stüdyolarının da izlenmeye değer ve zararsız çizgi filmleri var... Uzay hayvan karakterleri çok sevdiği için biz daha çok bunları izliyoruz... Aralarından bazıları şunlar:

        SAMY’NİN MACERALARI: Samy kumluk bir sahilde yumurtasından çıkan minicik bir deniz kaplumbağası. Yumurtadan çıkışıyla beraber upuzun, maceralarla geçecek hayatı başlar... En yakın arkadaşı Ray ve hayatının aşkı Shelly ile tanışır... Samy’nin maceraları deniz yaratıklarını, deniz altındaki şahane yaşamı tanımak, çevreyi korumak, arkadaşlık gibi konular için çok keyifli bir kaynak...

        BUZ DEVRİ: Buz Devri serisi (4 filmi var) bana kalırsa son zamanların en eğlenceli çizgi filmlerinden... Bir mamut, bir kaplan ve bir mirketimsi hayvanın gerek ayrılan kıtalarla, gerek dinozorlar çağında ya da buzların erimesi döneminde yaşadıkları hem yetişkinler hem de çocuklar için harika... İçinde hiç zararlı öğe yok...

        Daha fazla detaya girmeyeceğim ama birkaç film daha önermek istiyorum:

        Yaşadıkları bölgeye yapılan barajın yarattığı susuzlukla savaşan “Sevimli Hayvanlar”, ayıya dönüşmeyi seçen bir Kızılderili’nin maceralarını anlatan “Ayı Kardeş”, evinin yıkılmasına karşı çıkan huysuz bir ihtiyarın evini uçan balonlarla başka bir yere taşımasını anlatan “Yukarı-Up” benim favorilerim... İyi seyirler...

        Ne VAR Ne YOK

        Zararsız oyun hamuru

        HER çocuğun ilgisini çeken bu oyun hamurları, içerisinde kimyasal maddeler bulundurduğu takdirde, cilde zararlar verebiliyorlar. Çocukların bu hamurları yeme riski göz önüne alındığında hamurların içinde formaldehit benzeri zararlı maddeleri içermemesi gerekir. BECKS oyun hamurları ise ürünlerinde hiçbir kimyasal madde kullanmadığını, yeme riskine karşı sağlığa zarar verici maddeler barındırmadığını deklare ediyor.

        Doğa kâşiflerine

        THE North Face kolsuz puf montlar, çocukların mevsim geçişlerinde hem sıcak hem de rahat hissetmesini sağlıyor. Markanın montları küçüklerin doğada istedikleri gibi eğlenmelerini ve hareket etmelerini de destekliyor. Suya dayanıklı kumaşa sahip modellerin bel kısmında bulunan elastik büzgüler, soğuk hava girişini engelleyerek miniklerin özgürce koşuşturmasını sağlıyor. Rüzgârlı ve yağmurlu havalarda vücut ısısını da dengeleyen ürünün bebe mavisi, fuşya, yeşil ve mor renkleri var.

        Diğer Yazılar