Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hangi anne-baba istemez ki çocuğu astronot olsun, mucit olsun, bilim adamı olsun... Ama durun bir düşünelim, bu ülkeden son 50 yılda bunlardan kaç tane çıktı? Yani istatistiğe vurursak çocuğunuzun astronot olma ihtimali kaçta kaç? Aslında “Çocuğunuz astronot olamayacak” demek değil derdim, sadece bu zekâ konusunun bir garip algılandığına ve de sömürüldüğüne inanıyorum...

        Geçenhafta Teknoloji ve Eğitim Fuarı’nda Blogcuanne Elif Doğan, teknolojik anneler Derya ve İpek’le bir panelde konuştuk. Konumuz ‘teknoloji çağında ebeveyn olmak’tı. Çocukların en az 2 yaşına kadar hiçbir ekrana maruz kalmaması, sonrasında da kontrollü bir şekilde bunlarla ilişki kurması, 6 yaşından itibarense teknolojinin tüketicisi değil de üreticisi olmaya yönlendirilmesinden bahsettik. Panelin sonunda izleyicilerden biri bana “İyi hoş diyorsunuz da, bilgisayar çocukların zekâsını da geliştiriyor. Bunu atladığınızı düşünmüyor musunuz?” dedi.

        Bilgisayarın ya da ekrana bakarak yapılan herhangi bir aktivitenin çocuğumun zekâsını geliştirdiğini düşünmüyorum. Zekâ geliştirmekten kasıt ne, onu da tam bilmiyorum diye düşünürken e-posta kutuma bir mail düştü; bu mail’de dijital bir ceketle çocuğun zihinsel gelişimini artırmaktan bahsediliyordu. Bu ceket çocuğun yaşıyla gelişen beynin gelişimini tamamlayabilmesi için deği şik oyun önerileri sunuyormuş... Aslında raflarda bol bol gördüğünüz ‘zekâ geliştiren oyuncak’ kavramının bir ileri aşaması...

        ZEKA NEDİR?

        Peki zekâ gerçekten ne ve onu geliştirmek için bir şeyler yapılabiliyorsa bunlar neler? Zekânın ne olduğu konusunda emin değilim. Ya da insanların peşinde koştuğu zekâ gelişiminin ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. Literatürde de üzerinde çok tartışılan ve zaman içinde sürekli yeni tanımlara evrilen bir kavram zekâ. Bergson’a göre zekâ alet kullanma ve yapma yetisidir. Terman’a göre soyut düşünebilme gücüdür. Binet’e göre sağduyu ve karar verme yetisi. Stern’e göre karşılaşılan yeni durumlara uyabilme gücüdür. Einstein “Zeki olmanın ölçütü bilgi değil hayal gücüdür” derken, Sokrates “Zeki olduğumu biliyorum, çünkü hiçbir şey bilmediğimi biliyorum” demiş.

        'GENEL ZİHİNSEL YETENEKLER'

        1994 yılında 52 akademisyenin imzasından geçerek yayımlanmış zekâ tanımıysa şöyle: “Zekâ, birçok başka yetenekle de beraber, akıl yürütmeyi, planlama yapmayı, problem çözmeyi, soyut düşünmeyi, karmaşık fikirleri idrak etmeyi, çabuk öğrenmeyi ve tecrübelerden kazanım sağlamayı içeren oldukça genel zihinsel yeteneklerdir. Zekâ, salt olarak kitaptan öğrenme, dar akademik yetenekler kazanma, test çözme başarısı değildir. Zekâ, çevreyi kavramadaki daha geniş kapsamlı ve derin kabiliyetleri yansıtır.’’ Bunlara göre zekâ sadece matematik problemi çözebilmek ya da tablette aplikasyon kullanabilmek ya da sınavlardan hep iyi not almak demek olamaz.

        Peki ya ne yapacağız?

        “BEYİN ilişkide gelişir” der terapist Nilüfer Devecigil. Nöropsikoloji konularını çok yakından takip ettiği ve bu konuda uslanmaz bir merakı olduğunu bildiğim için ona inanırım. Yani dijital bir ceket ya da zekâ geliştirdiğini iddia eden oyuncaklar alırsak değil, çocukla birlikte oynarsak ancak onun gelişimine yardımcı oluruz. Çocuklar ellerinden gelen her fırsatta oynamaya ve öğrenmeye çalışırlar. Bunun için ne elektronik oyuncaklar gerekir ne de tablet aplikasyonları. Tencere, tavalara vurup ses çıkarmak da, saklambaç oynamak da, kapılara tırmanmak da onlar için birer öğrenme ve oyun biçimidir. Çocuk zaten, önü kesilmediği takdirde otomatik olarak öğrenmeye kodludur. Bunu iş olarak görür ve bundan zevk alır.

        BESLENMEYE DİKKAT EDİLMELİ

        Ebeveynler olarak bunu nasıl destekleyebileceğimize gelince... Hamilelikten itibaren kendi beslenmemize, doğduktan sonra da çocuğun beslenmesine dikkat etmek gerektiği konusunda tüm uzmanlar hemfikir. Besin değeri olmayan paketli yiyecekler vücuda yarar sağlamadıkları gibi beyne de iyi gelmiyorlar. Bunun yerine mevsiminde, mümkün olduğu kadar doğal, yerel meyve-sebzeler, kuruyemişler, süt ürünleri, tam tahıllar, bir miktar da et ve balık eklediniz mi bu iyi bir beslenme. Beslenmeden sonra bolca serbest oyun zamanı, doğada geçirilen zaman, bedensel farkındalık için çalışmalar, farklı deneyimler, farklı insanlarla tanışma imkânları, çocuğun kendinde olan merakı onurlandırmak...

        Bir de son bir şey var; bu da uzman görüşü olsun. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Kemal Akpınar der ki: “Bir çocukta var olan potansiyel zekânın hem ortaya çıkarılması hem de gelişmesi için olmazsa olmazlardan biri de sevgi... Bebeğin ilk doğduğu anda anne-babadan aldığı sevgi, sonrasında yakın çevrenin verdiği sevgi, çocukta da sevgi duygusunun gelişmesini sağlıyor. Pozitif gelişimin göstergesi olan bu durum, zekâyı direkt geliştiren parametrelerden biri. Sevgisiz ortamlarda büyüyen bireylerde, potansiyel olsa dahi o zekânın ortaya çıkması geç olabiliyor.”

        Velhasıl çocukların zekâsını nasıl geliştireceğimize değil de onların içlerinde bulunan potansiyelleri ortaya çıkarmalarına nasıl destek olabileceğimize baksak hem çocuk hem de aile için daha iyi olmaz mı?

        Diğer Yazılar