Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Meksikalı doktor Nirdosh Kohra, ‘Farkındalığın Şifası-Yeni Tıp’ eğitiminde ihtiyacı olduğu kadar su içmeyen insanın zaman içinde susuzluğunu hissetmemeye başlayıp açlık zannettiğini anlattı

        Dünkü yazımda hafta sonu katıldığım ‘Farkındalığın Şifası-Yeni Tıp’ eğitiminin hastalık ve sağlığa dair dönüştürücü bakış açısını yazdım. Nirdosh Kohra’nın bize anlattığı Yeni Tıp, bundan 30 sene önce Alman bir doktor olan Dr. Geerd Hammer tarafından geliştirilmiş bir yaklaşım.

        SUSUZLUK, AÇLIK ZANNEDİLİYOR

        Yaşantıların ürettiği duygusal şokların iyileşme sürecinin Batı tıbbı tarafından hastalık olarak addedildiğini oysa bunların kendi seyrine bırakılırlarsa ve duygusal ön koşullanmalardan serbest kalırlarsa, vücudun kendini koruma ve iyileştirme mekanizmaları olduğu tezi bu yaklaşımın ana fikri. Batı tıbbının ‘hastalıktan hemen kurtulmaya’ dayalı tedavi edici olmayan, semptom bastırmaya yönelik tavrının tam tersi sayılabilir.

        Eğitimin ana fikrini dünkü yazımda belirttim. Konu çok geniş, 2 günde tümünü öğrenmek mümkün olmadı ama en azından su içmeyle ilgili şu bilgiyi paylaşmak istiyorum... Meksikalı doktor Kohra, günümüz insanlarının çocuğunun dehidre bir şekilde yaşadığını söyledi. İhtiyacı olduğu kadar su içmeyen insan zaman içinde susuzluğunu hissetmemeye başlıyor ve susuzluğunu açlık zannediyor. Uzun süre susuz kalmanın susama hissini köreltmesi bilgisi bana çok ilginç geldi. Bu durumda bir bardak suyu bile zorla içer ve suyun tadını sevmez hale gelmemiz ise başka bir gariplik. Kesinlikle doğru.

        HER 23 KİLOYA 1 LİTRE SU

        Kohra, insanın vücudundaki her 23 kilo için günde 1 litre su tüketmesi gerektiğinin altını çizdi. Kaba bir hesapla 55 kiloluk bir insanın 2.5 litre su içmesi gerekiyor demek ki. Eğer bunu 2-3 hafta boyunca düzenli yapabilirsek o zaman vücudun susama hissinin geri geleceğini ve su içmekten keyif alabileceğimizi söyledi. Bu durumun uyku kalitesine, vücut enerjisine, cilde ve hatta duygu durumuna olumlu etki edeceği bilgisi de dikkate değer.

        Susuzluğun bir garip yan etkisi de idrar torbasına. Az su içmeye alışmış insanın idrar torbası küçülüyor, dolayısıyla su içtiğinde çok daha sık tuvalete gidiyormuş ama eğer gerektiği kadar suyu düzenli bir şekilde içersek o zaman yine birkaç hafta içinde idrar torbası bu duruma adapte oluyor ve tuvalete gitme sıklığını düşürüyormuş.

        Tüm aile için yılbaşı hediyeleri

        YILBAŞI yaklaşıyor. Dışarıda ne kadar kaos, acı haberler ve tehlike olursa olsun, yeni bir yıl bir şeylerin daha iyi olma, temize çekilme ihtimali olduğu için önemli... Özellikle de çocuklar için. Yılbaşında çocuğunuza ya da ailenizin diğer fertlerine ne hediye alacağınızı düşünüyorsanız bir terlik ya da oyuncaktan daha farklı hediyeler düşünebilirsiniz. Mesela:

        - Kurslar: Müzik, binicilik, orman okulu gibi birçok kurs çocukları ilgi alanları konusunda cesaretlendirebilir. Ailenin diğer fertleri için de ilgi alanlarına yönelik çok çeşitli kurslar var.

        - Müzekart: Türkiye’nin birçok şehrinde, açık ve kapalı müzelerde geçerli olan kartı hediye etmek tüm aile için keyifli bir aktivite olabilir.

        - Abonelik: Eşinizin ya da çocuğunuzun ilgi alanlarına yönelik bir dergi aboneliği alarak sene boyunca sürecek bir hoşluk yapabilirsiniz.

        - Etkinlikler: Sinema, tiyatro, konser veya spor biletleri yaklaşan sömestr tatilini de dikkate alırsak isabetli hediyeler olabilir.

        - Bitki: Kendi ektiğiniz ya da bir yerden aldığınız minik, bakımı kolay bir bitki hediye edebilirsiniz. Bakımı keyifli ve uzun soluklu bir hobiye dönüşebilir.

        - Seyahat: “Hava soğuk, evde oturalım” demeyin. Kışın da gezilebilecek şahane yerler var. Aileniz için bir seyahat organize edin.

        - Takvim: Kendi fotoğraflarınızla tasarlayabileceğiniz takvimler tatlı hediyeler. Sadece çocuğunuza değil ailenizin diğer üyelerine de geçen yılki anılarınızı biriktirdiğiniz bir duvar ya da masa takvimi hazırlayabilirsiniz.

        Trafik görgüsüne sahip nesiller için

        TRAFİK kanayan bir yara bizim için. Küçük şehirlerde bile trafik görgüsü eksikliğine bağlı sıkıntılar ve kazalar hiç de az değil. Bu konuda ne yapılsa faydalı. Mercedes-Benz Türk ana şirketi Daimler AG, 2001 yılında dünyanın ilk ve en büyük yol güvenliği girişimini Mobile- Kids adı altında başlattı. Proje, Türkiye’de 2013 yılında uygulanmaya başladı.

        Mercedes-Benz Türk ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ortaklığıyla hayata geçen projenin amacı 7-14 yaş arası ilköğretim çağı çocukların trafik bilgisi ve farkındalığını artırmak, trafikle ilgili kavram, beceri ve tutumları kazanmalarını sağlamak. Trafik Eğitim Programı etkinlikleri, bu program için özel olarak üretilen tematik ateşböceği TIR’ında gerçekleşiyor. Okulların bahçesine park eden ateşböceği TIR’ı okullardaki her çocuğa 6 saatlik eğitim veriyor.

        Program temel trafik kavramları, trafikte dikkat, trafik kuralları, karşıdan karşıya geçme ve trafikte özel durumlar gibi bölümlerden oluşuyor. Aralık ayı itibarıyla Trafik Ateşböceği’yle 11 il ziyaret edilmiş, 28 okulda 12 bin 500 çocuğa eğitim verilmiş. Diyorum ya, trafik kuralları ve araçlı ortak yaşam konusunda ne yapsak az.

        Diğer Yazılar