Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Contemporary Istanbul bugün sona eriyor. Tüm olumsuz şartlara ve krizlerine rağmen istikrarlı bir şekilde ayakta durabilen tek sanat fuarımızı keyifle dolaştım. İşte ziyaretçiler, galeriler ve popüler sanatçılar açısından notlarım...

        Contemporary Istanbul bugün sona eriyor. Öncelikle tüm zorluklara karşı dik durabildiği için şapka çıkarıyorum. CI’den ayrılıp “Muhteşem” bulanı duymadığım gibi, “Zayıf” diyenlere de cevabım budur. “Çok ticari” bulanlara da hatırlatmak isterim; bir müze retrospektifi gezmiyoruz. Fuar dediğimiz etkinlik, başlı başına ticari; ticarethanelerin bir arada toplanmış haline ‘fuar’ diyoruz.

        Tüm olumsuz şartlara, sosyo-politik ve güvenlik krizlerine rağmen istikrarlı bir şekilde ayakta durabilen tek sanat fuarımız CI. 15 Temmuz sonrası dahi hayat bulmuş nadide organizasyonlardan oldu geçen yıl ama ülkenin şartlarından da nasibini almış, Erbakan Vakfı üyesi olduklarını iddia eden bir grup tarafından basılmıştı. Birilerinin aşırı hassas milli değerleriyle oynanmış, II. Abdülhamid’i aşağıladığı gerekçesiyle Ali Elmacı’nın heykelinin bulunduğu Şilili galeri Isabel Croxatto’nun standı, heykelin kaldırılması fetva edilerek basılmıştı. Baskın fuarı gölgede bıraktı geçen yıl. Neyse ki bu sefer vukuat yoktu. Isabel Croxatto da her şeye rağmen oradaydı!

        BOŞ ALANLAR KAMUFLE EDİLMİŞ

        İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar’da 20 ülkeden 42’si yabancı, toplam 73 galeriyi 12’ince kez sanatseverlerle buluşturdu CI bu yıl. Genel olarak galeri sayısı azalmıştı, daha çok boş alan vardı fuarda ama geçen yıl gibi göze çarpmıyordu. Tabanlıoğlu’nun tasarladığı fuar alanında, boşluklar başarılı şekilde kamufle edilmiş bu yıl.

        Gelelim fuara. Leila Haller ve Marlborough yine oradaydı. Bu yıl ilk kez Londra’nın önemli galerilerinden Victoria Miro katılmıştı; 15. İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü yapan Elmgreen&Dragset’in eseriyle... Türk galerilerden Dirimart, Merkür, Pi Artworks, Bozlu Art Project, Galerist, Galeri Nev’in aralarında olduğu tüm demirbaşlar orada olsa da gözler Rampa’yı aradı. Favori galerilerim bu yıl Barcelona’dan: Victor Lope Arte Contemporaneo ve yine Barcelona ve Amsterdam’da bulunan birbirinden etkileyici hiperrealist fotoğraflarıyla Villa Del Arte Galleries. Açıkçası, koca fuarda bir tane yeterince etkileyici galeri standı yoktu.

        AĞIR TOPLAR GÜZEL AMA

        Yabancı isimlerden beğendiklerim: Daniele Sigalot, Dirk Saltz, Ling Jian, Tigran Tsitoghdzyan, Mario Soria... Ağır toplardan Anish Kapoor’un aynası, Ai Wei Wei mermer yapıtını saymıyorum. Hepsi güzel, fakat sı-kıl-dık!

        Favorilerime gelince... Bana göre Türk sanatçılardan fuarın yıldızları: Paslanmaz çelik ‘kâğıt gemi’si Water Series ile Mehmet Ali Uysal, boks yapan Herkül’leriyle Emre Yusufi, hyperrealist Global’iyle Alican Leblebici, Çağatay Odabaş, keçeden yapılmış rengârenk eserleriyle Didem Yağcı, Ali Alışır, metal plaka üzerine gül dikenlerinden oluşan eseriyle Ali İbrahim Öcal.

        ‘LIKE AŞKINA’

        Server Demirtaş’ın ‘At’ı da gözlemlediğim kadarıyla en çok dikkat çekenler arasındaydı. Önünde fotoğraf çektirmek için kuyruklar oluştu. Doğrusu, ziyaretçi kitlesi de Instagram’ın fuarın gizli sponsoru olduğunu düşündüren cinstendi bu yıl. Büyük bir çoğunluğun derdi sadece “havalı” eserlerin önünde fotoğraf çektirmek olmuş. Üstelik “like” aşkına çabalayan bu arkadaşlar, sıradan bir fotoğrafı yeterli görmediğinden, türlü türlü ışık ve açı oyunları ve akrobatik hareketlere rastladım. Hatta dahaileri gidip eserlerin önündeki yolu keserek dakikalarca çekim yapanlar vardı. Fuara katılan bir kesim de bir sosyal statü olarak sanatla ilgili görünmek zorunda olanlardı. Geri kalan yüzde 5-10 gerçek sanatsever...

        Peki ne yapalım? Bunlar var diye gitmeyelim mi? Ya da varlıkları, sanatın değerini azaltır mı? Hayır. Aksine, bu kişiler burayı ziyaret ederek getiri sağlıyor, kabul etmesi zor ama bu tür etkinliklerin devamlılığı için de kazanç şart.

        BİR İHTİMAL DAHA VAR!

        Diğer yandan ziyaretçi, her ne kadar ziyaret amacı sanat olmasa da bir eserden bir şekilde bir ilham alır belki, kim bilir? Hiçbir şey olmasa, görsel hafızası güçlenir, ufku genişler. Sırf bu ihtimal için bile, “Anlamayan bilmeyen gelmesin” diye kestirip atılmamalı. Toplumun sanatın kazanımlarıyla donanmış bireylere ihtiyacı var.

        Contemporary Istanbul, ne bir eksik, ne bir fazla. Aynı Contemporary İstanbul... Bu katılıma, bu ortama rağmen aynı kalmak da bir meziyet, büyük başarı... Her şeye rağmen iyi ki varsın Contemporary İstanbul.

        Fuarın yıldızı Türk sanatçılar

        Mehmet Ali Uysal, Emre Yusufi, Alican Leblebici, Çağatay Odabaş, Didem Yağcı, Ali Alışır, Ali Ibrahim Öcal.

        Heykel Parkı her sene olsun

        Bu yıl fuarın en sevdiğim uzantılarından biri Maçka Sanatçılar Parkı’nda Dr. Hasan Bülent Kahraman küratörlüğünde kurulan Beşinci Element heykel sergisi oldu. Fikir şahane. Fuar alanına yürüme mesafesinde. İstanbul’da bir park alanında ilk defa gerçekleştiriliyor böyle bir etkinlik. Şişli Belediye Başkanı Hayri İnonü’nün desteğiyle olmuş. Erdağ Aksel, Fabian Marcaccio, Genco Gülan, Günnür Özsoy, Jan Fabre, Jannis Kounellis, Johan Tahon, Magdalena Abakanowicz, Osman Dinç, Tony Cragg ve Yaşam Şaşmazer’in eserleri süslüyor parkı. Bir Frieze Sculpture Park değil tabii, ama fikre bayıldım! Her sene olsun.

        Collectors’ Stories

        Bir güzel haber de, geçen sene oldukça sevilen, Türkiye’nin önde gelen koleksiyonerlerinin kendi koleksiyonlarından seçtiği eserlerin sergilendiği Collectors’ Stories bölümünün bu sene elimize Collectors’ Stories Kitabı olarak geçmiş olması. Bundan sonra her yıl CI Publications olarak bir kitap çıkaracaklarmış.

        Diğer Yazılar