Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başbakan Prof.Ahmet Davutoğlu’nun, AK Parti’nin Ege illeri milletvekilleriyle toplantı yapacağı haberini alınca bayağı bir umutlandım... Sandım ki, Başbakan bölge milletvekillerini bir masa çevresinde buluşturacak, “Açın bakalım dosyalarınızı... Milletvekili seçildiğiniz il sınırları içinde hükümetimizin el atması gereken ne gibi altyapı sorunları yaşanıyor? Yarım kalmış devlet yatırımları var mı? Bölgesel kalkınma için hayati önem taşıyacak yatırım önerileriniz neler? Yönetim tarzımız halk çoğunluğu tarafından benimseniyor mu? Benimsenmiyorsa; ne gibi önerileriniz olabilir?” diyecektir, dile getirilen sorunlar ve çözüm önerilerinden yerinde bulduklarına öncelik tanınması için ilgili bakanlarına ve bürokratlarına talimat verecektir.

        Oysa konu ile ilgili haberlerden anlaşılıyor ki; Başbakan, bölge milletvekilleri ile yaklaşan genel seçimlerden daha yüksek oy oranıyla çıkabilmek için bir dinleme değil, talimat toplantısı yapmış ve “Sizi biraz rahat bırakacağız. Kendi bölgelerinizde alan çalışmaları yapın. Partimizin diğer bölgelerde elde ettiği oy başarısını kendi illerinizde de yakalamanızı istiyorum” demiş ve özellikle de belirtmiş; “İzmir’deki gençlik kollarının çalışmalarından memnun değilim...”

        Kim kimi yanlış algılıyor?

        Başbakan’ın, “gençlik kollarından memnuniyeti”ni sağlamak elbette partinin yerel yöneticilerinin sorunu...

        Ancak, İktidar Partisi’nin Genel Yönetimi’ndeki yaygın kanaat olarak yerleşmiş olan “İzmirli seçmen çoğunluğu bizi yanlış anlıyor” inanışının, İzmirli bir seçmen olarak hiç de doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum.

        Nitekim Davutoğlu’nun şu değerlendirmeleri doğru bir algı değil;

        Ne yazık ki İzmir’de büyük bir kitle bizim onların yaşam tarzına müdahale edeceğimizi sanıyor. Biz kimsenin giyimine, yaşamına, yaptığı işe karışmıyoruz. Böyle bir niyetimiz de yok. Eğer bu algıyı yıkarsanız İzmir’de ciddi oy potansiyelimiz var. Daha önce Ankara’ya gelen milletvekilleri ve yerel seçimlerde çıkan eski sonuçlara bakarsanız bunu görürsünüz. Bu konuda özel çalışma yapın.”

        Sıklıkla vatandaş içinde dolaşan, her kesimden, her görüşten insanlarla bir araya gelen, zaman zaman da karşıt görüşlülerle tartışan birisi olarak belirteyim ki; Başbakan’ın “İzmirli değerlendirmesi” aslında İzmirliye haksızlıktır.

        “Oy vermeme sebebinin, algı mühendislerinin başarısızlığına bağlanmış olması” doğru bir değerlendirme değildir. İzmirli vatandaş çoğunluğunun “giyimine ve özel yaşamına müdahale edileceği” gibi bir endişeden yola çıkarak, iktidar partisine oy vermediği gibi bir varsayım hiç gerçekçi değildir.

        Gösterilene değil, gördüğümüze...

        Dolayısıyla İzmirli vatandaş çoğunluğunun “yıkılacak bir algıya sahip olduğunu” zannetmiyorum. Hatta bu “AK Parti değerlendirmesi”ni, 12 yıllık iktidar döneminde yapılanlara ve -beklendiği halde- yapılmamışlara bakınca, kendi kendilerine haksızlık olarak değerlendiriyorum.

        Çünkü;

        İzmirli seçmen çoğunluğu, “algı ile yönetilme, gördüğüne değil, gösterilmek istenene inanma” dönemini çoktan geçmiştir.

        İzmirli’yi ilgilendiren geçim derdidir, yaşam zorluğudur, bu kenti yaklaşık 30 yılın tüm hükümetleri tarafından ihmal edilmişliğidir.

        Eskilerde “4 verip 1 alan kent” durumu bile “Ankara’nın izmir’e haksızlığı” olarak değerlendirilirken, şimdilerde “10 veren 1 alan kent” gerçeği vatandaşın gözünden kaçmamaktadır.

        İşsizlikte Türkiye ortalaması yüzde 10’ken, İzmir’de bu rakamın yüzde 15’lere, 16’lara çıkmışlığı seçmen çoğunluğunun oy tercihini belirlemesinde önemli bir etkendir.

        ***

        İzmir’de bugüne kadar “oy verin, yapalım yöntemi” ile arzuladıkları başarıyı yakalayamayan İktidar Partisi yöneticilerinin “işte yatırım, işte hizmet... Sıra sizde...” yöntemine geçmelerini öneririm.

        Diğer Yazılar