Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AKP hükümetlerinin, vatandaşı en çok memnun eden uygulamalarından birisi sağlık sistemine getirdikleri yeniliklerdi. Aradan geçen bunca zamana rağmen sistem, günü birlik değişimlerle yürütülmeye çalışılsa da, vatandaş çoğunluğunun, özellikle de yaşlı ve emekli kesimin “eskiden...” diye başlayıp, “bu günlere şükür...” diye bitirdiği cümlelere soklukla rastlıyorum...

        Özellikle de sağlık ocaklarında uygulamaya konan “aile hekimliği sistemi” hem genel hastanelerdeki yoğunluğu azaltırken, vatandaşı da küçük bir sağlık sorunu için hastane koridorlarında, doktor kuyruklarında sürünmekten kurtardı.

        Ancak, aile hekimlerine getirilen, 1 Ocak 2015’ten itibaren daha da yoğunlaştırılacak olan nöbet sistemi, rahatsızlık yarattı...

        Bu konudaki genelgeye göre, aile hekimleri hizmet verdikleri sağlık ocaklarında 8 saatlik mesai süresini 12 saate çıkaracak, cumartesi günleri de 8 saat açık tutacak. Buna, aylardır yürürlükte olan aile hekimlerinin genel hastanelerin acil servislerinde, (hastane yeşil alanları da dahil) nöbet tutma zorunluluğunu eklersek, durum, devlet kurumlarından sağlık hizmeti alan “oy sahibi” vatandaşı mutlu etse de, aile hekimleri ve sağlık personeli açısından son derece sıkıntılı...

        Nitekim Aile Hekimleri Dernekleri yöneticileri, hizmet alan vatandaşların bilmesini istedikleri gerçeği, kendi açılarından şöyle açıklıyor:

        Bakanlık tarafından aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanlarına hatada 6 günde 12 saatten, ayda 300 saat çalışma süresi getirilmek isteniyor. Bu durum, uluslararası çalışma yasalarına, insan haklarına ve Anayasa’ya aykırıdır.

        Ankara’da zor gün...

        Biliyorsunuz; bu “ek yük”e tepki olarak bazı sağlık ocaklarında aile hekimleri “acil” dışındaki hastalara bakmadı, bugün de Ankara’da düzenlenecek genel mitingle sorunlarını kamuoyu ile paylaşmayı deneyecekler...

        Dilerim başlarına polis copu inmez, şu kış gününde toma sularıyla püskürtülmek durumunda kalmazlar...

        Aile hekimlerinin eylemine tepki gösteren Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, nöbet sisteminin tavizsiz uygulanacağını, düzenlenecek eylemlerin bir faydasının olmayacağını kesin bir dille açıklarken, içinde itiraf da barındıran açıklamalar yapıyor:

        Örneğin;

        Uygulamanın, sağlık personeli yetersizliğinden kaynaklandığını, şu anda bu alanda hizmet veren personel sayısının 21-22 bin civarında olduğunu, önümüzdeki 3-5 yılda yeterli sayı olan 40-45 bine ulaşıldığında her şeyin “normal”e döneceğini söylüyor.

        Bunun izahı; sağlık alanındaki personel yetersizliği, mevcut personel üzerine ek yük bindirilerek çözülecek. Sağlık personeli sayısının olması gerekenin yüzde 50 altında olduğu gibi bir gerçek ortayayken, halen sistem içinde yer alan her sağlık personelinin üzerine “iki kişinin işini yüklemek” gibi, kabullenmesi zor bir durum ortaya çıkarken, vatandaşa da aile hekiminin “doktoruna sahip çık” eylemine destek vermenin vicdani bir zorunluluk olduğunu hatırlatır.

        Paramız neye var, neye yok?

        Peki; eğitim sisteminde neden 150 bin öğretmen eksik, sağlık sisteminde hizmet vermesi gerekenlerin sayısı neden yarı yarıya az?

        Malum; Türkiye’nin olanakları bu kadar... Vergi gelirleri ancak bu kadarına yetiyor...

        Doğal olarak bu, “öncelikleri sıralanmamış bir ülke” durumunda olmamızın farkında olan vatandaşlar haklı olarak “Şu... şu... harcacamalara para varken...” gibi “aykırı yaklaşımlar” içinde olabilirler...

        Tam da ben bu yazıyı yazarken, göz ucuyla izlediğim televizyonda Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın mecliste yaptığı konuşmanın özeli vardı:

        Bizden önceki tüm milletvekillerinin villası var, ama bizim bir villamız bile yok...

        Anlaşılan; sağlık personeli, personel yetersizliğinden dolayı daha çok nöbetler tutacak...

        Diğer Yazılar