Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur...” Az değiştirelim; sağlam düşünce de sağlam kafada bulunur... Eğer vücut sağlam değilse, bir yerlerinde bir arıza varsa, kafa da yalpalamaya, derinliklerde bir yerlerde saklı tutulan kin, nefret, intikam duyguları ortaya dökülme fırsatı bulurken, ar damarını da çatlatır... Bunu da kısaca “göz dönmesi-güç zehirlenmesi” denir...

        İçinde “kuvvetli suç şüphesi” bulundursa da, “Anladınız siz onu...” diyerek, konuyu günümüzden çok uzaklara 2.300 küsur yıl öncesine kadar taşıyalım ve “Büyük” sıfatlı bir Kral’ın, Büyük İskender’in Efes’te kurdurduğu akşam yemeği sofrasını kenardan izleyelim (*)...

        Efes’in ileri gelenleri, dinsel okulların başkanları, Kral’ın arkadaşları sofradaki yerlerini almışlardı. İskender, bir kaç gün önce teslim aldığı Efesliler’in kendisi hakkında yanlış düşüncelere kapılmaması için yemeğin çok sade olmasını istemişti. Konukların getirmiş oldukları “kız arkadaşlar”, sadece çalgı çalmak, dans etmek ve bir kaç masum oyun sergilemekle yetinmişler, şarap ise Yunan tarzında, üçte bir suyla karıştırılarak sunulmuştu.

        Dönemin en ünlü ressamı Apelles ve heykeltraşı Lysippos tüm konuşmaların merkezi olmuşlardı. Çünkü şöhretleri çok büyüktü.

        Kallistanes (Kraliyet tarihçisi), İskender’in bir süre önce at üzerinde bir resmini yapma siparişi verdiği Apelles’e dönerek “Müthiş bir şey duydum!” dedi, Kral Philippos’a (İskender’in bir cinayete kurban giden Makedonya Kralı babası) yaptığın portreyle ilgili...”

        Ah öyle mi?” dedi Apelles, “Anlat bakalım neymiş? Ben şu anda bir şey anımsamıyorum...”

        Herkes gülmeye başladı...

        Resmimde beni biraz güzelleştir’

        Bak” dedi Kallistanes, “Ben bana anlatılanları aktarıyorum. Şimdi, Kral seni çağırtmış ve Delphoi Tapınağı’na koydurtmak için bir portresini yapmanı istemiş ve eklemiş: “Ama beni biraz güzelleştir...

        Söz gelimi gözümün yaralı olduğu taraftan alma, boyumu uzun tut, saçlarımı daha kara yap, ama abartmadan... Anlıyorsun değil mi?”

        Ahhh.. Şimdi anımsadım” diye güldü Apelles...

        Kallistanes “O halde gerisini sen anlat”diye arkadaşını yüreklendirdi.

        Hayır, hayır...” dedi ressam “Ben dinlerken daha çok eğleniyorum...”

        Peki öyleyse... Usta sonunda tabloyu bitirmiş ve portenin yüce sahibi, yapıtı iyi bir ışıkta seyredebilsin diye gün ortasında avluya çıkarmış. Delphoi Tapınağı’na gitmiş olanınız varsa görmüştür; müthiş bir güzellik, olağanüstü parlak bir yapıttır. Kral resimde altın tacı, kızıl pelerini, asası ile sanki Tanrı Zeus’u yansıtır...”

        Beğendiniz mi efendim” diye sormuş Apelles... Kral resme bir şu yandan, bir bu yandan bakmış, ama pek ikna olmuş gibi görünmüyormuş. “Gerçekten düşündüğümü mü söylemek zorundayım?” diye sormuş... “Elbette efendim” demiş ressam, Kral’a... “Ama bu bana hiç benzememiş...”

        Doğru, doğru...” diyen Appeles, şimdi iyice keyiflenmiş, kahkahalarla gülüyordu. Çünkü saçlarını daha kara, sakalı daha düzgün, rengi daha pembe çizilince kendisini tanıyamamıştı...

        Atın yaptığı, ressamın cesareti...

        İşi hoş tarafı bundan sonrası” diye devam etti Kallistanes “Resim gün ışığında daha iyi görülsün diye avluya çıkarılmıştı ya, tam o sırada bir seyis, Kral’ın atını yularından çekerek oradan geçmekteymiş. Hayvan tam resmin önünden geçerken, oradakilerin şaşkın bakışları arasında durmuş, kuyruğunu sallamaya, başını sağa sola oynatmaya ve kişnemeye başlamış. Ressam bunun üzerine önce Kral’a sonra ata, en son da tabloya bakmış ve “Ben de ne düşündüğümü söyleyebilir miyim?” diye sormuş. “Zeus aşkına elbette söylersin” demiş Kral... “Bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama, korkarım atın resimden senden daha iyi anlıyor...”

        Omuzlarını silken Kral, “Ah hep siz haklısınız... Haydi git de paranı al. Madem resim yapıldı, ben de kendime saklarım...”

        (*) Hikaye, Valerio Massimo Manfredi’nin yazdığı, Eren Cendey’in İtalyanca aslından akıcı bir dille Türkçe’ye çevirdiği Büyük İskender Romanı’ndan alınmıştır.

        Diğer Yazılar