Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği günlerde, işgal altındaki başkent İstanbul’dan Karadeniz’e açılan kırık dökük geminin, bitmiş-tükenmiş, erkek nüfusunun çoğunu Çanakkale’de, Doğu Anadolu dağlarında, Kafkaslar’da, Yemen, Arabistan ve Kuzey Afrika çöllerinde telef etmiş bir ülke için nasıl kurtuluş reçetesi taşıdığını kimse tahmin edemezdi.

        1919 sabahı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’dan yaktığı nurlu ışığın, aylar içinde kurtuluş ateşine dönüp tüm Anadolu insanının kalbine isyan ateşi olarak düşüp, bilimi bile şaşırtan sonuçlara ulaştıracağını kimse ön göremezdi.

        Dün Sevgili Atamız’ın ve kahraman arkadaşlarının Samsun’dan yolsuz, yoksul, aç-sefil Anadolu insanının üzerine kurtuluş güneşi olarak doğuşunun 96. yıl dönümünü kutladık.

        Gençliğimiz bilmeli ve bildirmeliyiz ki; 19 Mayıs, bir kurtuluş başlangıcından çok daha derin anlamlar ifade ediyor.

        Yüz yıllarca batı medeniyetiyle, sanayisiyle, aydınlığıyla, kültürüyle, yönetim tarzı ile tanışmasının önü kesilmiş, yüzde 90’dan fazlası okuma-yazma bile bilmeyen Anadolu insanının beynine ve teşebbüs hürriyetine medeni dünyanın tüm kapılarının ardına kadar açıldığı günlerin başlangıcıdır.

        Takıntı”sız kutlayanlara, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı kutlu olsun...

        İzmir’e yakından bakmak...

        İzmir’de yaşayan, fazla dolaşmayan, sadece işimizin olduğu hatlarda seyahat eden vatandaşlar olarak fark etmesek de, İzmir kendi dinamikleriyle büyüyor, gelişiyor ve güzelleşiyor. Bunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetiminin payı inkar edilemez. Zaten doğal ve normal olanı da budur.

        Pazartesi günü, Bornova’nın Bayraklı’ya yamanmış kesimlerinde, Adliye çevresinde, Atatürk Mahallesi eteklerinde dolaşma fırsatım oldu; ortaya konan mimari anlayış ve modern şehircilik uygulamaları karşısında kendimi mutlu hissettiğimi söyleyebilirim. Bir yandan, gelişmiş mimarinin tüm nimetlerini barındıran modern binalar, bir yanda yeni atılan temeller...

        Demek ki, yıllardır şu veya bu nedenle tutulan İzmir dinamikleri, kendiliğinden harekete geçmenin yolunu bulmuş, adeta sel gibi akıyor.

        Bu gelişimde İzmir Büyükşehir Belediyesi Yönetimi ve yönetim tarzının da önemli olduğunu düşünüyorum. Her türlü seçimi, sadece kampanya dönemlerinde bırakmış görünen, yatırımda, planlamada, projede, sermayede görüş farkı gözetmeyen Büyükşehir Yönetimi, kente yatırımın kapılarını da sonuna kadar aralamış görünüyor.

        Emeğe sözleşme güvencesi...

        Bir diğer gelişim kolu da, il sınırları içindeki tarım ve üretilen tarım ürünlerine sahip çıkma yöntemi. Büyükşehir bünyesinde oluşturulan “Süt Kuzusu” projesi, okul çağındaki binlerce çocuğa gelişim sütü olurken, dünyanın en verimli topraklarının yer aldığı Küçük Menderes Havzası’nda toprağı ile yaşayan, emeği ile geçinen insanlara da “emeğin güvencesi” olarak dönmektedir.

        Çeşitli alanlarda yapılan “sözleşmeli üretim”, bölgede Türkiye’nin yıllardır özlemini çektiği “planlı tarım-planlı üretim”e kök oluşturuyor... Tozsuz bahçe yolları ise, bir “İzmir icadı” olarak tüm Türkiye’ye yayılmalı.

        Bu ülkenin, tıpkı Kocaoğlu gibi “seçimi seçim dönemlerine hapsetmiş” belediye ve hükümet yönetimlerine ihtiyacı var... Hizmet yapanın partisine bakmamayı öğrenmeliyiz...

        Diğer Yazılar