Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TC Merkez Bankası verilerine göre dolar 1 Ocak 2015’te 2.3411, Euro 2.7931 Türk Lirası...

        Yine TC Merkez Bankası verileri: 20 Ağustos Perşembe dolar 2.9677, Euro 3.3097 Türk lirası...

        Dolardaki artış kabaca yüzde 27...

        100 dolarlık bir mal, 8 ayda 127 lira olmuş...

        Sanayicinin 1.000 liralık ithal mal girdi maliyeti 1.270 lira olmuş. Tabii ki bu artış, sadece ithal mallara değil, yumurtadan süte, mercimekten nohuta kadar tüm fiyatları tırmandıracak.

        Ham petrol fiyatları 120 dolarlardan 47 dolarlara kadar düşerken, Türk insanı, benzine, motorine, tüp gaza hala 120 dolar döneminin fiyatlarını ödüyor.

        2015 başında 1.000 dolarlık borcunuz varsa, halen de ödememişseniz, ödeyememişseniz, 270 zarardasınız. Vaktiyle 2.300 lirayı bulup ödeyemediğiniz için, şu anki borcunuz 2.960 liradır... Yani 660 lira zarardasınız... Eğer sanayiciyseniz, dolar borcunuz da milyonlarca dolarla ifade ediliyorsa, size dünyanın en iyi ekonomistleri bile “kurtuluş reçetesi”ni zor yazar...

        Endişeye gerek yokmuş...

        Ama en yetkili ağızlar, yaşananlara rağmen, üst üste “panik önleyici” açıklamalar yapıyor; Endişe edecek bir durum yok, her şey yolunda... Acaba borçsuz harçsız, işleri tıkırında, dolar borcu yerine dolar stokları bulunan insanlardan mı bahsediyorlar, yoksa gözleri döviz fiyatı tabelalarında kara kara düşünen insanlardan mı?

        Aynı kaynaktan gelen esinti, kimimizi şu yaz sıcağında püfür püfür serinletiyor, üzerine bir de “oohhh!...” çektiriyor, kimimizi de tir tir titretip kaskatı yapıyor...

        Çok şükür döviz borcum da yok, kenarda duran dövizim de... Ama, 2015’in ikinci 6 ayı için yüzde 4.5 zamla çırak çıkarılan bir emekli olarak gözüm market raflarda...

        “Endişeye mahal yok” diye rahatlatmaya çalıştıkları “kesim” her halde bu ülkenin, işçisi, memuru, emeklisi, çiftçisi, esnafı ve özellikle enflasyonla ezdikleri “zavallı” duruma düşürdükleri emeklileri değil.

        Biliyorsunuzdur; devletten en yüksek maaşlı, kat kat ödenekli kişiler şu anda kapalı odalarda, aldıklarının karşılığını bu ülkeye nasıl ödüyor dersiniz? Şu partiden şu kadar alırsak, şu ilde biraz daha çalışıp bir milletvekili daha kaparsak, şu kanlı kargaşayı rakiplerin aleyhine çevirirsek, hesaplarıyla...

        Olan, “düzen” içinde bir yer edinememişlere, her türlü siyasi ikbali ahlak konusu yapanlara oluyor...

        “Merdivenden düşmüş”tür ama...

        Birkaç gündür gözümün önünden gitmeyen bir fotoğraf; bir genç, bir gözü kalın bantlarla kapalı, hastane yatağında sere serpe yatıyor. Tatile gittiği Antalya’da “çevreyi rahatsız ettiği” gerekçesiyle dayak yemiş. İddiaya göre; kolunda Atatürk dövmesi bulunan o genç sağlam götürüldüğü devletin karakolunda, devletin polisleri tarafından hastanelik edilmiş.

        İddiaların devamı ise tüyler ürpertici, ülkemizin “özenle” getirildiği nokta açısından utanç verici;

        * İzmir’in piçi... Gavur İzmirli... Kolundaki dövmeden ne bk olduğun belli!

        İddia doğru ise, bu genç bu hastane yatağına “karakol merdivenlerinden düşüp yaralandığı” için getirildiyse, yine özenle ayıklanmış ve seçilmiş polislere bir şey olmayacak, bu genç bu devletin karakolunda yediği dayakla kalacak.

        Ancak CHP İzmir Milletvekili Ali Yiğit olayı İçişleri Bakanı’na soru önergesi vermiş.

        Şu erken seçim baş dönmüşlüğü içinde, kim okur, kim dinler ama, kim cevaplar, ne kadar doğru cevaplar bilinmez ama gene de sormuş:

        - Antalya’da da bir karakolda İzmirli genç Murat Çeker’e sözlü hakaret ve fiziksel şiddet olayı ile ilgili bakanlığınızın bilgisi var mı?

        - Polislere verilen eğitimlerde, vatandaşlara nüfusa kayıtlı oldukları illere göre davranılacağı konusunda bir yönlendirme ve telkinde bulunulmakta mıdır?

        - İzmirli olmak ve dövme yaptırmak suç mudur?

        Ben de, bu gencimizi başına gelmişler konusunda makul ve mantıklı bir cevabı umutsuzca bekliyorum...

        Diğer Yazılar