Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu gün Pazar ve bu köşe için sevdiğim bir gün... Sıklıkla dünya durdukça duracak olan alıntılara, tarihin derinliklerinden süzülüp gelmiş yaşanmışları sizinle paylaşıyorum.

        Şerefli, başarılı ve sadık bir Osmanlı subayı olan Mustafa Kemal’in “İstanbul’dan uzak tutulmak” için gönderildiği görev yerlerinden biri de, Bulgaristan’dır ve burada askeri ataşedir... Tanınmış Alman Araştırmacı Yazar Johannes Glosneck’in “Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye” isimli kitabından o yıllara ait iki anı: “27 Ekim 1913’te Mustafa Kemal Sofya’da Türk askeri ataşeliğine başladı. Sofya Elçisi Fethi Bey, Kemal’i Bulgar Başkenti’nin kibar, feodal-burjuva toplumuna soktu. Kemal bir generalin kızı ile ilişki kurmak istese de, olumlu karşılık bulmadı. Sofya salonlarındaki kadınlar onu faza “taşralı” buluyorlardı. Kendisi gerçekten bu toplum için fazla diri ve yalın kişiydi. Onu etkileyen ve özendiren bir şey vardı; şu Bulgar kadınlarının serbest, bilinçli ve peçesiz dolaşması. Harem ve peçe ile küçük düşürülmüş Türk kadını bakımından büyük çelişki...

        ***

        Mustafa Kemal bir gün dans çayı sırasında bir kafede oturuyordu. Şef garsonun bir köylüye servis yapmadığını onu dışarı atmak istediğini gördü. Köylü çıkmayınca garson polis çağırdı. Ama polis de bir şey yapamadı, çünkü köylünün hesap ödeyecek parası vardı. Bunun üzerine köyle şef garsona şöyle dedi: “Utanmıyor musun? Sen ve Sofya halkı, hatta bütün Bulgaristan, benim tüfeğimin ve sabanımın gölgesinde yaşıyorsunuz. Oysa sen, yanında yemek yeme hakkını bana tanımaktan kaçınıyorsun demek?..”

        Mustafa Kemal’in Sofya’da geçirdiği günler, Tük Halkı’nın, köylüsünün, Türkiye’nin alın yazısını iyiye doğru yöneltebileceği düşüncesinin yerleşmesine yardım etti.

        Avrupa’da bile yok ki Mustafa

        Yerimiz varken, Mustafa Kemal’in Sofya yıllarına ait bir alıntı da Dr. Noyan Umruk’un “Bir Devrimcinin Güncesi ve Kadınlarımız”ımız başlıklı yazısından yapalım... Mustafa Kemal, Bulgar generalin kızı Dimitrina Kovaçeva’yı (Miti) anlatıyor:

        Onunla sık sık beraber olmak durumundaydık. Babası Bulgar müdafaa (savunma) vekiliydi. Beni davet eder, her seferinde de icabet ederdim. Kızıyla dans ederdik. Ondan hoşlanırdım, parklarda, pastanelerde sohbet ederdik. Konu dönüp dolaşıp siyasete gelince, “Kadın-erkek eşitliği Dimitrina” derdim... “Seçim hakkı, seçilme hakkı, kadınların her türlü özgürlüğü olmalı...”

        Dimitrina da “Bu Avrupa’da bile yok ki Mustafa... Türkiye’de ne zaman olur?” derdi.

        Çok yakında” derdim. “Dimitrina... Hem de çok yakında... Kadınlar yeniden doğuracaklar kendilerini...”

        ....ve 20 yıl sonrası

        Ve “Dünyada hiç bir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Bundan dolayı hepimiz bu büyük ruhlu kadınlarımızı şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz bilelim...” şeklinde veciz uslubu ile ifade ettiği emekçi Anadolu kadınına minnetini 20 yıl sonra güncesine uygun biçimde yaşama geçirdi bu büyük devrimci... Ahhh Atatürk ahhhh!... Hepinize, sağlıklı mutlu pazarlar...

        Diğer Yazılar