Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eski Mısır tarihini hepimiz biliriz. Piramit ve tapınak duvarlarındaki karmaşık hiyeroglifler okunduğundan bu yana onların fikir, düşünce, ahlak anlayışları ve yönetim tarzları günümüze net bir şekilde ulaşmıştır.

        Eski Mısırlılar, adaletin en iyi şekilde dağıtılması için mahkemeler kurmuşlardır.

        Günümüze ulaşan hikayelerden firavunların zalim olduklarını da biliriz.

        Ancak, tümünün böyle olmadığını da bilmek zorundayız. Bazı firavunlar, adaleti her şeyin temeli ve her şeyin üzerinde görmüşlerdir.

        Eski Krallık Devri’nde (MÖ 3.000-2100) bir veziri işe başlatan firavun ona şu öğüdü vermiştir:

        Dikkat et!...

        Vezir olmak, halim (yumuşak huylu) olmak demek değildir. Kelimenin anlamı gibi, metin ve erkek olmak demektir.

        Vezir, kralın etrafında koruyucu duvar olmalıdır. Bak; ne asil ve zenginlerin, ne de köle ve fakirlerin tarafını tutmak gerekir.

        Yukarı ve Aşağı Mısır’dan bir şikayet geldiği zaman, her şeyin kanunlara göre yapılmasını ve herkesin hakkını elde etmesini sağlamak sana aittir.

        Bak dikkat et!... Asil bir insan açık bir yüzle yaşayabilmelidir.

        Yeryüzünde hiçbir şey gizli kalmaz. Yapılan şeyleri sular, rüzgarlar haber verir.

        Şikayetlere cevap verirken, kanun ve kurala göre hareket et.

        Bir asil için bu güvenliktir. Hakkında hüküm verilen insan, “benim hakkım yenmiştir” dememeli.

        Tanrı’yı en çok seven, adaleti yerine getirendir.

        Bir tanrının en çok nefret ettiği şey, bir tarafı tutmaktır.

        İşte ana kural budur, buna göre hareket et.

        Seni bilene ve bilmeyene aynı gözle bak. Böyle hareket eden bir devlet görevlisi, uzun süre makamında itibar görür.

        Sözünü dinlemeden hiçbir şikayetçiyi başından savma.

        Kusurlu ve suç işlemiş dahi olsa, bir kişi hakkında asla öfkeye kapılma.

        Öfke ve gazaba çok zorunlu olduğunda baş vur...

        Adalet, intikam aracı olursa..

        Ne demiş bilge firavun; Tanrı’yı en çok seven, adaleti yerine getirendir... O zaman Tanrı’yı (Allah’ı) hiç sevmeyen, onun emrettiği adaleti dikkate almayandır... Adaleti hırslarına, kin ve intikam duygularına alet edenlerin de, gün gelip “adalet, adalet!...” diye inlediklerinin örnekleri insanlık tarihinde o kadar çok ki... Ders çıkarabilmek için adam olmak lazım...

        Yerimiz varken yine eskilere gidelim... Pers Kralı Kiros (mö 576-526) ünlü Babil üzerine yürümektedir. Kraliçe Semiramis’in kızı Nitokris’in tüm savunma çabalarına rağmen şehir düşer. Galipler, Babil’in dünya harikaları arasında yer alan ünlü Asma Bahçeleri’ni yerle bir eder.

        Hızını alamayan galibiyet sarhoşu Kiros, bu kez Aral Gölü çevresinde yaşayan Masagetler’e saldırır. Savaşı kazanan Kiros, Kraliçe Tomris’in oğlu da esir alır.

        Danışmanı Kiros’a, Tomris’in esir oğlunu geri vermesini önerir. Çünkü yenik annenin, evlat acısı ile intikama yönelmesinden endişelidir. Ancak Kral Kiros, bu öğüdü tutmaz. Bu arada o oğul, tutsakken intihar eder.

        Acı haberi alan anne, tüm gücü ile düşman üzerine saldırır ve Persler’i perişan eder, mağrur Kral Kiros’u da esir alır.

        Masaget Kraliçesi Tomris, tarihin en kanlı hükümdarlarından Kiros’un kafasını kan dolu bir fıçıya koyar...

        Hepinize sağlık içinde mutlu pazarlar dilerim...

        Diğer Yazılar