Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geride bıraktığımız genel seçimler öncesi yazılarda ara sıra tekrarladığım bir cümle vardı; “İzmir’den bakan olacak milletvekili adayı gösterin...” İlk AKP hükümetinde yer alan bir İzmirli bakandan sonra oluşan bakanlar kurullarında hiç İzmirli bakan olmasa da, seçimlerde mevcut bakanlardan bir veya bir kaçını “İzmir milletvekili” yapma “inceliği” hep sürdü... Nitekim İzmir’de iki kez Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapılan Binali Yıldırım, İzmir’e belediye başkanı başkan olamasa da “İzmirli” Başbakan oldu... “Ama...” ile başlayan, haklı savunmalarla biten cümleleri bir kenara bırakarak diyebiliriz ki; İzmirli başbakanımız var...

        Bu noktada, İzmir cadde ve meydanlarını “İzmirli başbakan...” pankartlarıyla donatmanın “zorlama” olduğunu hatırlatmakla birlikte, “İzmirli bir bakan veya başbakana hasretliğimiz”in de bir işaret olarak değerlendirebilirim.

        Sadece siyasiler mi bilir?

        Kim ne derse desin, nasıl algılarsa algılasın, nasıl savunursa savunsun; son çeyrek asırdan fazla zamandır, İzmir’e yapılacak her hükümet projesinde veya hükümet desteği ve onayı gerektiren projede, “görünmez bir elin daha baskın çıktığı, İzmirli’ye bir nevi ceza kesme durumunun olduğu” gibi samimi ve somut örneklerle beslenmiş bir inancım var...

        Kişiliğimde var olan “mütevazılık”ı bir anlığına bir kenara bırakacak olursak; İzmir’in bunca sorunu, bunca projesi, bunca sıkıntısı üzerine yarım asırdır kafa yormuş birisi olarak, bazı saptamalarım, bazı yeni yetme siyasetçilerin “yapılan iyi bir şeyin altına yapılmayan ve engellenen yüzlerce iyi şeyi tıkıştırmada cambazlığı” ile geçiştirilecek ve ikna olunacak şeyler değildir.

        Şimdi gelelim güncel bir gelişmeye... Bornova’nın göbeğinde, yıllar içinde harabe hale gelmiş bir Paterson Köşkü var... Nasılsa bir şekilde mülkiyet konusunda ipler Ankara’nın eline geçmiş. Restore edilmesi ve kent hayatına katılması lazım...

        Öncesini bir kenara bırakalım;

        Yıl 2008... Mala sahibi Milli Emlak Müdürlüğü, 157 yıllık tarihi yapıyı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis ediyor. Tam üç yıl süren planlama ve onay çalışmalarından sonra tam restorasyona geçilecek bin el uzanıyor “Durun bakalım!..”

        Neden verildi, neden alındı?

        Ardından İzmir Büyükşehir’e tahsis protokolü tek taraflı iptal edildi, tahsise öncülük eden Turizm Bakanlığı da mahkemeye verildi. Birbirleriyle çelişen mahkeme kararları falan derken, süreç “görünmez elin” istediği şekilde sonuçlandı ve resmen İzmir’e verilen bina, İzmir’in elinden resmen alındı. Aradan geçen zaman, söz konusu binada tahribata devam etti. 8 yıl sonra bir protokol daha... Büyükşehir restore edecek, ilgili bakanlığa devredecek... Bunca kötü haberin iyi haberi de şöyle; Önümüzdeki ay restorasyon ihalesine çıkılıyor...

        Vaktiyle veren kimdi, geri alan kim?

        Bu sorunun cevabını özgür bir şekilde verebilen, “o eli”i görebilir...

        Diğer Yazılar