Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tam da tarih yazma hevesine kapılan Alman Parlamentosu’na ağız dolusu saldırı başlatmanın dayanılmaz cazibesine kendimizi kaptırmışken, içimizde cirit atan terör örgütleri bir kez daha en gözde kentimizin göbeğinde bomba patlatarak, 11 canımızı daha aldı. Oysa, “her şeyi bilen kadrolu televizyon kuşları” daha Almanlar, Türk-Alman ilişkileri ve çoğu için kocaman bir “meçhul” olan soykırım iddialarının aslı aslı konusunda neler söyleyeceklerdi, hayat kaynaklarına ne methiye mektupları göndermeye devam edeceklerdi. Bir de “ambargocular” vardı... Canımızı yakan her ülke ürünlerine boykot çağrısı yapan... O arkadaşlar bir de tersini düşünse... Ağır hakaretleri kaldıramayan Alman Parlamentosu Türkiye’ye fazla değil, sadece iki yıllığına “ticari ilişkileri askıya alma” kararı aldı ve alış-verişi kesti... Gerisini siz düşünün...

        Ben hala Almanya’nın durduk yerde, üstelik de oy birliği ile aldıkları kararın başta kendi Anayasa Mahkemeleri’nden, devamında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden döneceğini bile bile bayat bir Ermeni yemeğini ısıtıp önümüze koymalarının esrarı ile uğraşıyorum. Bir yandan da, genel başkanlarının tavsiyesine aykırı olsa da özgür iradeleriyle oy kullanan milletvekillerine karşı Bayan Merkel’in nasıl bir “delikanlılık” yapacağını merak etmekle meşgulüm... Hiçbir şey “genel başkan isteği” yapamayacağını, milletvekillerinin özgür iradelerine “grup kararı” ya da ne göre oy kullanacak anti demokratik bir düzeni çoktan geride bırakmış olduklarını bile bile...

        Kendisi ucuz, atığı pahalı

        İzmir’de “pahalı su” aşağı-yukarı 20 yıllık hikayedir... Vaktiyle bir ithal genel müdürün, fazla su kullananın elini yakmak üzere oluşturulmuş “katlamalı tarife”si, kısmen gevşetilmiş olsa da devam etmekte, üzerine bindirilen kalemlerle faturalar kabartılmaktadır. “İzmir’de su pahalı” iddialarına bilmem kaç kez cevap veren İZSU yetkilileri, yine bir “doğruyu anlatma” kampanyası başlatmış. Beklendiği gibi deniliyor ki; büyükşehirler arasında en ucuz su İzmir’de...

        Önceki gün bizim eve gelen su faturasına baktım; kullanım 14 metre küp, ödenecek rakam 68 lira...

        Böl 68’i 14’e; her metreküp su 4.85 lira... Üstelik bu, iki kişilik ali kullanımı olan birinci kademeden bir fatura... Yani metreküpü 1.5 liralık suyun giydirilmiş hali... Çiçek sulamakta kullanılan suyu bile atıktan sayan hali...

        Elektriktekiler kazık değil mi?

        Bu su ucuz su mu? Savunmaya bakıyorsun, kanun böyle diyormuş, atık su bedelleri ilçe belediyelerine gidiyormuş, bilmem su vergi şuradan geliyormuş... Bir sürü hikaye... Fatura “14 metreküp suya 68 lira ödeyeceksin... Ödemezsen...” diyor mu? Mesele bu... Beher metreküpün vatandaşa 4.85 kuruşa mal olması... Fiyatı şişirdikçe vergilerin de otomatik şişmesi cabası...

        İzmir Büyükşehir Belediyesi AKP Grup Başkan Vekili Bilal Doğan’ın da yıllardır “İzmir’de su pahalı” iddiası var. İzsu’nun açıklamalarına karşı harekete geçen Doğan’ın son açıklamasını okudum, çok şey söylüyor... Çok hedefe ateş ittiğinden İzsu faturası hala ayakta ve İzsu’nun “Ankara’dan da, İstanbul’dan da daha ucuz su veriyoruz” iddiası dim dik ayakta...

        Vatandaş olarak benim de pahalı, “hırsızlık bedeli” dahil akla gelen her şeyin üst üste bindirildiği üzerine bir de “hırsızlık bedelinin KDV’sinin eklendiği elektrik faturalarına itirazım var. Ama dinleyen kim? Hesap-kitap bilen bir vatandaş olarak tanıdığım Bilal Bey bir de ona değinseydi...

        Örneğin, hükümetin vatandaş sırtından. Zorla, kanun zoru ile topladığı paralarla şehit yakınları ve gazi ailelerinin bedava elektrik kullanmasını sağlaması gibi... Faturadaki hırsızlık paylarına, TRT kazığına bir de “hayır” kaleminin sokulmasına...

        Hedefi biz olan “kazıklar”ı geliş yönüne göre mi değerlendireceğiz? Sen şehit yakınına, gaziye yaşamını rahatlıkla sürdüreceği parayı ver, elektrik faturasını kendisi öder... Benim üzerimden “şirinlik yapmak” ne oluyor?

        Diğer Yazılar