Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünden beri kız çocuklarımız, insani ahlakımız sivil toplum örgütlerinin her birlikte ayağa kalkmasıyla bazı şeyleri başarabileceğimizi görmenin buruk sevincini yaşıyoruz; Bir kısım tecavüz suçlularına af getiren yasa tasarısı geri çekilmiş.

        Kötü mü?; o yasa tasarısı “kanunlaştırın” talimatıyla meclise sevk edilmeden önce böyle bir sinirimizi tepemize çıkaran, geri çekilince sevinebileceğimiz bir sebebimiz yoktu...

        Bir çok belediyenin, “okuyacağım” diyen dar gelirli aile çocuklarına fırsat eşitliği yaratmak için açtığı kurslardan, bu günlere kadar yüz binlerce gencimiz faydalandı. Sadece o kursta öğrendikleri ile bir soru fazla cevaplayabilen gençlerimizden çoğu şimdi, doktor, mühendis, ya da hayalindeki mesleğin sahibi... O dershaneler, ya da kurslar, son zamanların “memlekette yeni düzen kurucu yöntem”i kanun hükmünde kararname (khk) ile yasaklandı. Başta kurs açıcı belediye başkanları, o kursların müdavimi öğrenciler, belediyeler eliyle, çocuğumu dershaneye gönderemedim üzüntüsünden kurtulan on binlerce dar gelirli aile isyan etti, üzüldü, çaresiz boyun eğdi.

        Bir de baktık; kapatma kararnamesi metnine son anda bir cümle eklenmiş, “ilgili yerlerden onaylı belediye dershaneleri hariç...” Doğal olarak, kapatma kararıyla oluşan üzüntümüz, bir anda sevince dönüştü... Al sana hiç yoktan bir sevinme sebebi daha...

        “BANA NE DOLARDAN!...”

        Devletin en yüksekten yönetim kadrolarında bulunanlar, doların hızlı yükselişi karşısında sık sık “Sakin olun... Cebinizde dolarınız, ya da dolarla borcunuz yoksa size ne dolardan...” diyordu. Sanırım; tavsiye üzerine “bana ne dolardan?” diyen vatandaş kitlesi, litre başına benzine gelen 16 kuruşluk, mazota gelen 11 kuruşluk zammın dolar kaynaklı olduğunu anlayabilmiş, devamında gelecek dolar kaynaklı zamları kestirebilmiştir...

        ***

        Birkaç kez bu köşeyi işgal ettim ama, sorun hala devam ettiği ve bu durum bende bazı “evhamlara - acabalar”a yol açtığı için, tekrarlamak durumundayım... Bitmek tükenmek bilmeyen İZSU kazılarının ve kapanmayan yaralarının devam ettiği bizim oralarda (Evka 3), profesyonellikten öte tam bir “ele yüze bulaştırma” durumu yaşanmaktadır. Ağır bir tahmin olacak ama; tam bir vatandaşı canından bezdirme, sinirlerini tepesine çıkarma hali yaşanmaktadır.

        YAMALI ASFALT

        Nitekim; bizim evin önündeki yamalı asfaltı kazıyan ekipten birine sordum; kaç gün içinde yeni asfalta kavuşuruz? Şimdi biz asfaltı kazıyoruz. Hemen ardından birinci kat asfaltlama gelecek, kanalizasyon kapakları yeniden düzenlenecek, kaldırım tamiratları başlayacak, ardından son asfaltla olay bitecek. En fazla bir hafta...

        Evet, asfalt kazındı, birinci kat başladı... Biz diğer işleri arka arkaya beklerken, birden dev makineler ortadan kayboldu. Tam 17 gün sonra ikinci katı atmaya geldiler.. “Nerelerdeydiniz?” diye sitem ettiğim bir görevli, “başladığımız işi bitirmemize fırsat vermiyorlar ki. Bir telefon geliyor ‘orayı bırakın’, falan yere gidin...”

        Bir de İZSU ekipleri faciası var... Yeni dökülen asfaltı bir hafta sonra kazdıkları yerler var...

        Şimdi Evka 3 civarlarında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en büyük yatırımcı kuruluşlarından İZSU-İZBETON savaşları var... Biri yapıyor, biri bozuyor... Henüz galip gelen yok ama, vatandaşın canı burnunda... Bu iki kuruluşun başında bulunan ekiplerin, belediyenin mensubu bulunduğu partiye bu kadar zarar vermeye haklarının olmadığını düşünüyor, CHP Genel Merkezi’nin, CHP Genel Merkezi’nin İzmir’deki “belediyecilik” olayını gözden geçirmesini istiyorum...

        Diğer Yazılar