Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Edremit Tariş Zeytinyağı Fabrikası’nın bahçesindeki etkinlik bittikten sonra bizi otele bırakmaya hazırlanan Gülbahar Bilgiç’e diyorum ki;

        Edremit’in bir tarihi kenti varmış...

        Gezmek mi istiyorsunuz?

        Memnun oluruz...

        Durumu Suat Hoca’ya aktardım o da uygun buldu... Birkaç dakika içinde yola çıktık. Çanakkale Yolu üzerinde, Altınoluk’a gelmeden sağa, zeytin ağaçlarının arasına dalıyoruz. Karşımızda Antandros... Bir gün önce yemek programı sunan Gülçin Cömert burada da antik kentin sırlarını anlatacak... Kendisi, aynı zamanda Antandros Kazı ve Yaşatma Derneği’nin de başkanıymış. Kazılarla ortaya çıkarılan villayı, sahibinden özelliklerine kadar şiir gibi anlattı. Ancak Antandros kazıları önündeki en önemli engel, tüm çalışmanın tapulu araziler üzerinde yapılmış olması. Kültür Bakanlığı şimdilik istimlake yanaşmayınca, kazı heyeti adeta “kaçak kazı” yapma durumunda kalıyormuş. İlgililere duyurulur.

        Oradan Altınoluk’ta tarihi bir evi gezmeye gidiyoruz. Burada da Gülçin Cömert var... Bu binayı yaşatma ile ilgili derneğin de yöneticisi... Vaktiyle bir papazın eviymiş, sonra bir Türk’e kalmış, ondan da maliyeye geçmiş. Örneğine az rastlanır bir yapı... Ama acilen restorasyona ihtiyaç var... Ankara’dakiler harekete geçene kadar epey bir tahribat olacak gibi... Göz göre göre...

        HASAT DOSTLUKLARI

        Bu tür etkinliklere konuk olmanın en güzel tarafı da yeni dostlar edinmek. Bazı sohbetler, bazı paylaşımlar insanı o kadar etkiliyor ki; cümleler zihinlerde, sesler kulaklarda çınlıyor... Örneğin akşam yemeklerinin birinde, Edremit Ticaret Odası Başkanı Coşkun Salon’la yan yana oturduk. Sağdan soldan derken, iki ortak hobi noktasında buluştuk; fotoğraf makineleri ve amfiler, radyolar, pikaplar... Her iki gruptan da bende çok, Coşkun Bey’de seçkin örnekler var... Fırsat buldukça en iyi kalitede müzik dinlemek, dinlerken de değişik sıvılar tüketmek...

        Aynı anda, çapraz karşımda oturan ve bizi uzaktan izleyen zarif bayanla da göz teması kuruyoruz. Öğreniyorum ki; Çoşkun Bey’in eşi Nezahat Solon’muş... Onunla da başlattığımız “yıldırım dostluk”, karşılıklı “mutlaka buluşma” istekleri ile perçinlenecek...

        İlk fırsatta, Solan Çifti’ni ziyaret amaçlı bir Edremit seferim daha olacak.

        Tabii yazmak istediklerim bu kadar değil, ama bize ayrılan yer bu kadar...

        Tanıdık tanımadık tüm Edremitliler’e sevgiler...

        Diğer Yazılar