Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’den genelikle İstanbul’a, Ankara’ya enniyet müdürü göndermeye alışmışken, bir baktık İzmir’in efendiliği, mütevazılığı ile tanınan İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, “başka bir göreve atanmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü emrine” alındı.

        Bir anlamda aktif hizmetten alıkondu.

        İzmir’de dozu gittikçe artan trafik anarşisi ile müdadele konusunda -geçerli sebepleri ve haklılığı olsa da- başarılı sayamadığım Ercüment Yılmaz’ın, geride asayiş yönünden tam bir huzur kenti ile birlikte başarılı bir kadro bıraktığını, bu konuda son derece başarılı olduğunu söyleyebilirim.

        Bu açıdan, Sakarya’dan İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Ali Bilkay‘ın yeni işine kolay bir başlangıç yapacağını söylemek abartı olmaz.

        İzmirli’nin sevgi ile, saygı ile uğurladığı Ercüment Yılmaz’la kişisel bir tanışıklığım yok.

        Bunda, Ercüment Bey‘in sık sık kokteyllerde görünmemesi, her fırsatta kendisini ön palana çıkarma gayreti içine girmemesinin de etkisi var.

        Çünkü o, genelde “kendisini gizleyen, görevini sessiz sedasız ve de reklamsız yapan bir bürokrat”tı.

        Nitekim, İzmir’deki “araç park anarşisi, kırmızı ışık canavarları” konusunda yazdığım birkaç yazıya karşı duyarlılık gösterip, ilgili şube müdürü ile görüşmemi sağlamıştı.

        Manisa Emniyet Müdürü Adem Aydemir de, uzaktan izlediğim kadarıyla başarılı bir emniyet müdürüydü.

        O da, tıpkı Uşak Emniyet Müdürü Cafer Şahin gibi “merkeze” çekilenlerden.

        Aydın Emniyet Müdürü Tacettin Kurt ise, geçtiğimiz Mayıs’ta görevden alınmıştı.

        Ülkenin değerlerini harcamak

        Malum “merkeze alınmak” aktif görevden alıkonulmakla eş değerdir.

        Memleketin nice yetişmiş valileri, nice emniyet müdürlerini, nice genel müdürler, nice bölge müdürleri, çeşitli bakanlıklar bünyesinde görev beklemekte, “gözetim altında” tutulmakta, bir anlamda da çalışmadan maaş almak durumunda bırakılmaktadır. Hep şuna inanmışımdır; Bir ülkenin doğal varlıkları olan ovaları, ırmakları, madenleri neyse, dirsek çürütmüş, iyi yetişmiş, sahasında uzman olmuş insanları da milli değerleridir.

        Gel gör ki, ülkenin insan değerleri, hasbel kadar siyasete girip mevki ve yetki sahibi olmuş kişeler tarafından adeta telef edilmekte, oradan oraya sürülmekte, küstürülmekte, hizmetten alıkonulmaktadır. Yani ülkenin değerleri hoyratça harcanmaktadır. Bu ülkede uluslararası alanda yeterli bilim adamı yetişmemesi, her hangi bir buluşa imza atılamaması, ciddi bir patent sahibi olunamaması, elbette havasından suyundan, toprağından kaynaklanan acı bir gerçek değil. Acı gerçek, ne yazık ki zor yetiştirdiğimiz değerlerimizi kolayca harcayan zihniyetimizdir.

        Diğer Yazılar