Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önümüze sürülen yeni gündemimiz; Cumhurbaşkanı kim olacak, kim olmalı, ya da “kimin hakkı...”

        Önümüzdeki 4 ay sonra, önümüzdeki 5 yıl için cumhurbaşkanı belirlemek üzere iki kez sandık başına gideceğiz. O zamana kadar da parti genel başkanlarının önümüze sürdüğü “gündem”leri ateşli birer “çok bilmiş” olarak izleyip, “kayıtsız şartsız taraflık” ya da “kayıtsız şartsız karşıtlığımızı” köklendireceğiz, birilerinin kişisel geleceği uğruna, konu-komşu, hısım-akraba, eş-dost olarak aramızdaki görüş ayrılığını, can düşmanlığına kadar uzandıracağız.

        Cumhurbaşkanlığını kimin layıkıyla yapacağı, kimin ülkemizi dünya çapında en iyi şekilde temsil edeceği, kimin ülkemize prestif kazandıracağı, “kimin haketmişliği”nin altında kalmış durumda.

        Uluslararası değerlendirme kuruluşları ülke notumuzu eksiye çevirmiş, yabancı yatırım gelmeyecekmiş, işsizlik tavan yapmış, dış borcumuz 600 milyar dolara dayanmış, asgari ücret “sürünme ücreti” haline gelmiş, halkın enflasyonu “resmi enflasyon”u üçe katlamış, dünyanın en pahalı benzini, interneti, cep telefonu, otomobili, elektriği, doğal gazı, “gündem mimarları”nın, “tuzu kurular”ın, “sistemden beslenenler”in umurunda bile bile değil...

        Ağır yaşam koşulları altında bile vatandaştan istenen şudur; Sen onu bunu bırak, cumhurbaşkanının kim olacağına bak...

        Köy Enstitüleri Anıtı İzmir’e yakışır...

        Eğitim tarihimizde bir “Köy Enstitüleri” gerçeği bulunduğundan acaba kaç insanımızın haberi var? Her yıl bu tarihlerde tanık oluyoruz ki; Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği çatısı altında toplanmış bir grup ülkesever vefalı isnan, Cumhuriyet tarihimizin en büyük aydınlanma hareketi olan Köy Enstitüleri gerçeğini unutturmamaya çalışıyor.

        Dünyanın en iyi eğitim sistemleri arasında yerini almış, çok sayıda yerli ve yabancı akademisyene tez konusu olmuş Köy Enstitüleri, 74 yıl önce ortaçağ karanlığında kalmış, uyutulmuş Türk köylüsüne ışık olacak öğretmenler yetiştirmek üzere kurulmuştu.

        Sadece 15 yıl hayatta kalan gerçek eğitim yuvaları, ne yazık ki 1952 yılında “Türk insanının aydınlanıp da başlarına dert olmasını istemeyen, sadece demokrasinin uysal seçmenleri olarak kalmasını amaçlayan iç ve dış güçlerin işbirliği” ile kapatıldı.

        O ışık yuvalarından birisi de İzmir’in Kızılçullu’sundaydı. Dernek yöneticileri şimdilerde, o okulun yerinde bir Köy Enstitüleri Anıtı dikmek üzere harekete geçmiş.

        Bu noktada, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun derhal “durumdan vazife çıkararak” harekete geçmesini, dünya eğitim tarihine altın harflerle yazılmış bir eğitim sistemine imza atmış gerçek kahramanları ve eserlerini yaşatacak dünya çapında bir anıt dikme işini, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak üstlenmesini şiddetle öneririm.

        Vatandaşımız “insan sarrafı...”

        Erteresandır; cebinde bir çay parası bile bulunmayan bazı vatandaşlar, tam da siyasilerin istediği gibi, cumhurbaşkanının kim olması gerektiğine odaklanmış durumda.

        Geçenlerde Kemeraltı Çarşısı’nda esnaf bir arkadaşa uğradım; her sınıftan geleni-gideni çok, ikramı bol dükkanın baş konusu cumhurbaşkanlığıydı...

        Kimi vatandaş, “şartlandığı” isimleri göklere çıkarıp, bu görevin bazı isimlerin “hakkı” olduğunu savunurken, adı geçen değer isimleri adeta bir sakız gibi çiğneyip tükürüyordu. Kimisinin de, karşısındaki “insan sarrafı mübarek seçmen”in “fikir”leri karşısında dili tutuluyordu.

        Gerçi benim gibi “taşra yazarları” için, “ülke sorunları” üzerine kalem oynatmak, “çizmeden yukarı çıkma” gibi görülse de, zaman zaman böyle yereldeki sıradan başarıları alkışlama, kent sorunlarını gündemde tutmanın dışına çıktığımız da oluyor.

        Hoş karşılanması dileğiyle...

        Diğer Yazılar