Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mustafa Denizli, eskisi gibi yorumculuk koltuğuna otursa ve şu maçı izlese ne yorum yapardı acaba? İlk yarıda Selçuk İnan’ın frikik pozisyonu dışında tek bir pozisyonu bile olmayan, buna karşılık kendi kalesinde 3- 4 net gol pozisyonu veren Galatasaray takımı ve yeni teknik direktörü hakkında ne derdi? Acaba yorum yaptığı haftalarda, bu kadar kötü bir Galatasaray’ı hiç izlemiş miydi ? Kendi evi Arena’da rakibi karşısında bu kadar aciz ve ezik oynayan bir takım görmüş müydü? Hiç sanmıyorum!..

        Çünkü bırakın Türkiye Ligi’ni, Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’den 6 yediği maçta bile, Arena’da ben bu kadar kötü bir Galatasaray izlediğimi hatırlamıyorum... Eğer Bursasporlu futbolcular son vuruşlarda biraz daha becerikli olsalar, zaten Galatasaray bu maçta daha ilk yarıda 4’lük ya da 5’lik olurdu. Ama şans işte... 4’lük 5’lik olacağı maçta, bir de üstüne 3-0 kazandı. Şans demeyeceğiz de ne diyeceğiz şimdi biz buna, futbol mu?

        Peki ya maç boyunca ıslıklanan Sabri’nin, Podolski’ye kafayla indirdiği topun ilk, sağ kanattan getirdiği pozisyonun da ikinci gol olduğunu nasıl açıklayacağız ? Şaka değil yani... Hani o seyircinin beğenmediği ve yuhaladığı, bütün hataların üstünü bir paratoner gibi örtüp şimşekleri üzerine çeken Sabri, iki asist yapıp maçı kazandırmış...

        Üstelik, Galatasaray Kulübü’nün resmi sitesinden dediğine göre, maç sabahı kendi isteğiyle (!) önümüzdeki sezon alacağı 5 milyoncuk TL’den de vazgeçmiş bir de!

        Hani 5 ay önce yine bu yönetimin yaptığı anlaşmaya göre, bu maça da 11’de çıksa, otomatikman uzayacak ya bir yıl daha sözleşmesi... Sabri ‘Yok ben istemem, kalsın 5 milyon TL’ demiş! ‘Kadro dışı bırakırız’ diye tehdit eden yok yani... Yersen! ‘Çocuk mu kandırıyorsunuz siz ?’ diye soracağım ama, ‘Annemi özledim ben’ diye basıp giden Grosskreutz’u da görünce, Florya’nın çocuk parkına döndüğü zaten ortada... Sosyal medyayla yönetilen ve kendi evlatlarını bir bir yiyen yönetimin icraatları da! Teknik direktör değil de, yorumculuk yapan Mustafa Denizli’ye son bir soru sorarak bitireyim en iyisi? Hocam, şayet ilk yarıda sol beki Hakan Balta, ön liberosu Rodriguez olan olan takım Mustafa Denizli’nin takımı ise, ikinci yarıda orta sahası Bilal Kısa’lı olan takım kimin takımıydı? Mustafa Denizli’nin mi yoksa Hamza Hamzaoğlu’nun mu?

        SON VURUŞ USTASI POLDİ

        Alman oyuncunun enteresan bir özelliği var. Golünü atana kadar sahada hiç gözükmüyor. Ama sahneye çıkınca da, ‘son vuruş nasıl yapılır’ diye herkese ders veriyor.

        HAKAN ’DAN SOL BEK OLMAZ

        Atletico Madrid maçında Hakan Balta’yı ilk kez sol bek olarak görünce, ‘Kadroyu Mustafa Hoca yapmış’ dedim. Yanılmadığımı da Kasımpaşa ve Bursa maçlarında anladım... Ama Mustafa Hoca’nın unuttuğu bir şey var. O da artık Hakan Balta’nın 10 küsür sene önce Manisa’da sol bek oynayan Hakan Balta olmadığı! Hakan artık bu haliyle ancak 20 metrekarede yani stoperde oynar hocam. Öyle kanatta 60 metre gidip gelemez.

        Diğer Yazılar