Mancini bugün espresso içer!
Futbolcular ve taraftarlar, Fenerbahçe ile puan farkını kapatacaklarına o kadar inanmış bir şekilde maça başladılar ki, Eskişehirsporlu futbolcular, hem sahadaki hem de tribünlerdeki bu müthiş baskı karşısında neye uğradıklarını anlamaya çalıştıklarında, skor çoktan 1-0'a gelmişti bile... Oyunu dengelemeye çalıştıkları dakikalarda yedikleri ikinci gol ise, Galatasaray'ın daha ilk devre bitmeden, galibiyet sigortası olmuştu.
Galatasaray'ın bu baskılı oyun anlayışında, Mancini'nin Drogba'nın yokluğunda sahaya tek forvetle çıkıp, orta sahayı sağlama alma düşüncesinin katkısı vardı elbette... Top rakipteyken takımını hep birlikte topun arkasına geçirip takım halinde savunma yaptıran, topu kazandıklarında ise kanatlardan Sneijder ve Hajrovic ile Burak'ı destekleyen Mancini, kanat bekleri Sabri ve Telles'i de ileri çıkarıp, orta sahayı boş bırakmadı. Bugüne kadar oynadığı maçlarda topa hakim olmayı seven ve beceren Eskişehirspor ise bu müthiş baskı karşısında çaresiz bir şekilde bocaladı. Kaleciye pres yapan Sabri'yi normal karşılasak bile, Sneijder gibi bir yıldızı bile pres yapmaya iten o iştah ve istek, hem tribünleri alevlendirdi hem de şampiyonluk için umut verdi.
Aslında, geçen hafta Eskişehirspor'un Fenerbahçe'yi yenmiş olarak Arena'ya gelmesi de, Mancini ve futbolcular için artı bir motivasyon kaynağı oldu. Eskişehirspor'u daha da ciddiye alan Sarı-Kırmızılılar, hem daha hırslı hem de disiplinli oynadı. Galibiyet için gereken mücadele, hırs ve yardımlaşmanın hepsi mevcuttu. Açıkçası, oyuncuların bu aşırı motivasyonu, İtalyan teknik adamın da işini oldukça kolaylaştırdı.
Öyle ki, 'Bu maçta Galatasaray'da en iyi kim oynadı?' diye sorulsa, bu soruya tek bir oyuncunun ismiyle cevap vermek, diğer oyunculara büyük haksızlık olur. Çünkü, Muslera'sından Sabri'sine, Hajrovic'inden Telles'ine kadar herkes, takım halinde çok iyi oynadı. Onlar böyle oynayınca da, hocaları Mancini'ye, bugün oynanacak Sivas-F.Bahçe maçını, televizyon karşısında espresso içerek izlemek kaldı!
