Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        VE Sertab Erener son kozunu oynadı. Buyurun işte, kadının intikamı her zaman acı olur. Sertab Erener kendine çevrilmiş acınası bakışları Halloween’de “Çok fenayım” diyerek yanıtladı ve Demir Demirkan konuşmasın diye mahkeme kararı aldırdığını da açıkladı. Oysaki insanlar, “Sertab’a bak Sertab’a. Yazık, kızı terk etti adam” diyor, ardından da şöyle devam ediyordu: “Kim bilir Sertab da neler yaptı. Çekilmez bir kadınmış, öyle söylüyorlar.”

        Kaç kez kavga ettim bu konu yüzünden. Hatta Sertab’ı çok iyi tanıyan, onun yüzüne gülen, “Canım arkadaşım” diye sarılanlarla da. Yahu dört duvar arasında ne yaşandığını, bir adam ve kadının kendi aralarında neler yaşadığını nereden biliyorsunuz? Düşünmeden, empati kurmadan nasıl bu kadar rahat konuşabiliyorsunuz. Çok tuhaf. Benim de başıma geldiği için söylüyorum; bu ülkede kimse empati kurmayı bilmiyor. Kuranı da kabul etmiyorlar, sevmiyorlar, dışlıyorlar. Kendilerini o kadının yerine koyamıyorlar.

        Buralarda kadın olmak zaten zor, bir de bu tür olaylara katlanmak insanın daha da gücünü tüketiyor. Yıllar geçse de Sertab Erener’in önüne her zaman çıkacak bu hadise. Özellikle hemcinsleri “terk edilmiş kadın” olarak bakacak yüzüne. Tuhaf bir şekilde bundan zevk alanlar var. Hani “Ben demiştim” diyenler var ya, onlardan bahsediyorum. Pek severler “ben bildim”- ciliği oynamayı. Önce Demir Demirkan’a kızdılar. Ama şimdi onu unuttular bile.

        Tüm oklar Sertab’a döndü. Mağdur insanı severiz malum, ama Demir Demirkan mağdur mu? Ona hiçbir şey olmayacak. Çünkü o bir erkek. Zaten geçen hafta yeni sevgilisiyle görüntülendi işte. Aslında biliyor musunuz, burada kullandığım isimler sadece birer sembol. Örnek olarak veriyorum. Etrafımda o kadar çok Sertab Erener var ki. Ve olan inanın hep kadınlara oluyor.

        Peki şimdi ne olacak? Olaya magazin açısından bakarsak, bu saatten sonra Demir alır yürür USTA. Sertab Erener için ise yeni bir dönem başlar. Öncelikle Sertab Erener’in kurmayları uzun toplantıları çoktan yapmıştır bile. Hem de haberin gazetelerde çıktığı ilk gün.

        1- İlk ne diyecek, ne anlatacak?

        2- Kiminle röportaj yapacak?

        3- Nasıl bir açıklama yapacak?

        4- Nasıl bir duyguyla anlatacak?

        5- Nasıl bir kıyafet giyecek?

        Bu beşli magazinde olmazsa olmazdır; çok doğal. Şimdi aranızda “Bunların hayatı da çok sahte” diyenler vardır, duyar gibiyim. Ama bu işin işvesi, cilvesi bu. Kolay mı yüzlerce insanın karşısında rol kesmek, şarkı söylemek, sonra da eve gidince tek başına pijamalarla oturmak. Bu durum sizin evinizde pijamalarınızla oturmanıza benzemez. O yüzden de hesaplı kitaplı olması gerekiyor. Yani Sertab Erener ismi her şeyden önce bir marka ve bu markanın korunması lazım. Kurmayları ve en başta ağabeyi de bu işlerden en iyi anlayan isimler. O yüzden de bu marka değerini en iyi şekilde koruyacaklar elbet. Ve Sertab Erener, o meşhur “ego”sunu az biraz dolaba kaldırıp hiç olmadığı kadar çok görünecek ve gülücük dağıtacaktır.

        Demir Demirkan cephesine bakacak olursak, orada da şöyle bir durum oluşacak. Kasım ayının ilk haftası Demir albümünü çıkaracak. O zamana kadar süren sessizliğini albümle bozacak. Ve işte biz belki de 18 yıldır tam anlamıyla dikkat etmediğimiz Demir’i keşfetmeye başlayacağız. Demir daha çok kendinden söz ettirecek. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Bu ikilinin yaşadığı gibi çok örnekler var. Hepsi bu süreçlerden geçtiler.

        Bakınız en son Sinem Kobal ve Arda Turan ikilisine. Onlar da benzer şeyleri yaşamadı mı? Onların ilişkisi bittikten sonra da, ilişki boyunca evine kapanan, her işi bırakan Sinem Kobal küllerinden yeniden doğdu. Oysa aşkı uğruna her şeyi elinin tersiyle itmiş, evinin kadını olmayı bile kabul etmişti. Ne saçma! Çocuk yıldız ol. Herkes seni tanısın sevsin. Dizilerde, reklamlarda oyna. Âşık ol. Sonra da evinin kadını ol. Üstelik adam seni sürekli aldatsın. İşte bu yüzden kadınların ne olursa olsun işini bırakmaması gerekiyor.

        Geçen hafta kanseri yenmiş Nermin Sevimlier ile yaptığım röportajı hatırlar mısınız bilmiyorum; eğer hatırlamadıysanız açıp okuyun. İşte tam da bu konudan bahsediyordu. O da oyuncu kızı Akasya Asıltürkmen’e, “Kızım ne olursa olsun, önüne dünyayı bile serseler işini bırakma” diye tembih ettiğini anlatmıştı. Sağ olsun benim anacığım da 5 kızının kulağına hep bunu küpe yaptı. Ne olursa olsun çalışın hanımlar. Ve lütfen kadın dayanışmasına sadık kalın. “Bu ülkede kadın olmak çok zor” diye hayıflanmak yerine destek olmak gerektiğini de artık anlayın lütfen.

        Tek başına olmuyor demek

        GEÇEN sene büyük umutlarla başlayan Kıvanç Tatlıtuğ’un “Kurt Seyit ve Şura”sı yayından kaldırılmış. Beklenen son. Ben başladığı ikinci hafta söylemiştim, bizim izleyici anlamaz böyle dizilerden diye. O zaman da birçok kişi, “Olsun, Kıvanç olsun yeter. Millet onun yakışıklılığını izler” demişti. Ama öyle değil bu işler. Nice yakışıklılar, güzeller yok oldu bu sektörde. Kıvanç acilen bir dönem Ezel’de göründüğü Sekiz karakteriyle dizi yapmalı. Yoksa onun için büyük kayıp olacak.

        Okan sen ne istiyorsun?

        OKAN Bayülgen’in artık kafası komple karışmış. Geçen hafta kendisinden söz ettirmek için acayip bir röportaj yaptı. Ama kimsenin dikkatini çekemedi. Eşi Şirin Ediger’den boşandı, kabul etmedi. Selin Atasoy ile aşk yaşıyor, onu da kabul etmiyor. E sen ne istiyorsun Okan Bayülgen! Millet seni el ele göz göze Selin’le görüyor, eski eşin “Biz ayrıldık” diyor, ama sen hâlâ “Ben boşanmadım” diyorsun. Ama farkında mısın, bu hallerin bile seni eski popülerliğine getiremiyor. Ah eski günler nerede! Eski dönem olsa şimdi tüm gazetelerin manşetindeydin.

        İyi de burada ne yapıyorum?

        EVET ne yapıyorum gerçekten? Merak ediyorsunuz öyle değil mi? Lafı dolandırmaya, uzatmaya gerek yok. Herkes yeni bir sayfa açıyor malum son zamanlarda. Yeni sayfalar iyidir. E ben de gazetecilikte 20’nci yılımı geride bırakırken ikinci bir sayfa açayım dedim. Keyifli pazarlar...

        Diğer Yazılar