Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - Ah Deniz Seki ah! Deniz Seki’nin konuşulmadığı bir masa, bir ortam yok. Herkes Deniz Seki’nin durumuna üzülüyor, içerliyor. Hatta “Neden onu seçtiler?” diye soruyor. Bu sorunun yanıtını bulan, bilen yok. Deniz Seki’ye üzülmemek, onu anmamak mümkün değil. Her an, herkes Deniz’in özgür kalacağının haberini bekliyor. Gerçekten bunu bekleyen çok. Bir umut, bir istek... İnşallah yeniden yargılanır ve özgürlüğüne kavuşur. Bu arada Deniz kırgın ve üzgünmüş. “Magazin basınından dost biriktirmedim” demiş. Bence çok büyük haksızlık yapıyor. Birçok kişi Deniz’in arkasında ve ona haksızlık yapıldığını yazıyor, çiziyor.

        - ‘Yalan Dünya’nın ardından “Vah vah, olacak iş değil” diyenlerin sayısı da bir hayli fazla. Birçok kişi “Hadi o zaman hepimiz ağa dizilerini izleyelim. Olacak iş mi? İzlemiyoruz işte” diyerek tepkisini dile getiriyor.

        - Sosyal medyanın gücü reklamlarda da kendini hissettirmeye başladı işte. Son zamanların en yaratıcı fikirli reklamı Tadelle de konuşulanlar arasında. Gerçekten metin yazarlığını kim yaptıysa tebrikler. Çok başarılı.

        - Hülya Avşar’ın programına ne oldu bilen var mı? Hayır, ben bilirkişiymişim gibi birçok kişi bana bu soruyu da soruyor. Ben de herkesin bildiğini bildiğimi söylüyorum ve “Benim bildiğim en son Beyaz Şov’un karşısına koyacaklardı. Şimdi durum nedir, ne değildir bilmiyorum” diyorum. Bilen varsa bilgi versin lütfen. Hatta keşke Hülya Avşar kendisi açıklasa.

        - Bu Tarz Benim’in Nur’u da herkesin dilinde. Seveni de var sevmeyeni de. Ama en çok seveni var. Hatta “Nur, geleceğin starı” diyen de çok var. Nur’un fanatikleri var. Ama tabii Nur bu şöhreti güzel yönetemezse kimse kusura bakmasın ışık hızıyla unutulur. O yüzden çok dikkat etmek gerek. Güzel bir enerji yakalamışken devam ettirmesi şart. Malum uzun süredir şöhret olmak için uğraşıyorken... Asıl bu saatten sonrası çok ama çok önemli.

        Yeni nesil demişken...

        - Çok dikkatli yaşıyorlar.

        - Her gece dışarıya çıkmıyorlar.

        - Bir gece alkol alıyorlarsa diğer geceler almıyor ya da çok az tüketiyorlar.

        - Mutlaka spor yapıyorlar.

        - Kilo almamaya, yediklerine, içtiklerine çok dikkat ediyorlar.

        - Sabahlara karşı “Hadi oturalım çorba içelim. Köfteler, kebaplar yiyelim” demiyorlar.

        - Abur cubur tüketmiyorlar.

        - Çantalarında fındık, fıstık ve ceviz gibi atıştırmalık taşıyorlar.

        - Yeşil çay içiyorlar.

        - Eğitimlerine çok özen gösteriyorlar.

        - Bir değil, birden fazla dil öğrenmeye çalışıyorlar.

        AH BİZİM ZAMANLAR

        YUKARIDA sıraladığım liste daha uzar gider. İnanın bana ‘yeni nesil’ diye tabir ettiğimiz gençler inanılmazlar. Helal olsun, hepsi canavar! Gerçekten kendilerine acayip dikkat ediyorlar. Biz sabahlara kadar eğlenir, sabaha yakın yemek yer, kalorileri depolar öyle uyurduk. Her gece sabahlardık. Ama yeni nesil gerçekten çok ama çok dikkatli. Kendilerine çok iyi bakıyorlar. Helal olsun hepsine, gümbür gümbür geliyorlar.

        ÇAĞATAY’I kıskanıyor muyum?

        BEN ne zaman yeni nesil ünlü isimler hakkında bir şeyler yazsam fanları coşuyor. İyi de yazınca kızıyorlar, kötü de. En son da Çağatay Ulusoy hakkında yazdığım yazıyla itham ediliyorum. Bana “Çağatay’ı kıskanıyorsun. Onun adını ağzına alma” diyorlar. Tövbe tövbe... Acaba ben neden Çağatay’ı kıskanıyor olabilirim? Biri bana açıklayabilir mi? Hayır Serenay Sarıkaya deseniz anlayacağım. Kızın her halini kıskanabilirim. Güzelliğini, fiziğini, gençliğin... Çağatay’ı neden kıskanayım? Mesela geçen gün de Çağatay için övgü dolu sözler yazdım, kendisinin saygılı ve çok beyefendi olduğundan bahsettim. O zaman da kızdılar bana ve yine “Sen Çağatay’ın adını ağzına alma. Hak etmiyorsun” dediler. İyi de fanlar, ben ne yapayım? Siz söyleyin ben onu yazayım bari.

        Diğer Yazılar