Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DUBAİ, Abu Dabi gibi yerler tam bir turist cenneti. Turist gelsin diye her detay düşünülmüş. Öyle “Dubai’ye gittim. Birkaç yer gördüm, geldim” diyemiyorsunuz. Yapacak o kadar çok şey var ki size anlatamam. Birbirinden ünlü restoran ve kulüpler. Oteller, aktiviteler. Saymakla bitmez. Yani ben “Dubai’nin simgesi Burj El Arab’a gittim. Tamam Dubai’yi gezdim” diye düşünmeyin sakın. Çok şey kaçırmış olursunuz. Kısacık ömrü olan ve neredeyse daha dün kurulan bu yeni dünya şehrinde yapılacak şeyler saymakla bitmiyor.

        SAFARİSİZ OLMAZ

        Tatilcinin vazgeçilmez adresi Dubai’de yapılacak çok şey var gerçekten. Bunların en başında da safari geliyor. Mutlaka yapmalısınız. Hatta ölmeden önce yapılması gerekenler listenize almalısınız. Keyifli tur için kişi başı 90 dolar ödemeniz ve arabada beş kişi olmanız yeterli. Cipte beş kişi olmadan hareket etmiyorlar. Bunun karşılığı olarak Dubai çöllerinde safari yapıyor akşam da bedevi çadırında güzel bir yemek yiyorsunuz. Güzel şovlar eşliğinde. İsterseniz alışveriş yapıyor, isterseniz ellerinize kınalar yaktırabiliyorsunuz. Çöl ortasında bir gece...

        59 SANİYEDE 124 KAT

        Dubai’de sürekli tepelere bakmaktan boynunuz tutulabilir. Ama son yılların en gözdesi, 2010’da açılan dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa tabii ki. Biz de gitmişken çıkabildiğimiz kadar yükseğe çıktık. Bir saat sırada bekleyerek 124’üncü kata ulaştık. Hem de tam tamına 59 saniyede. 30 dirhem ücret ödedik. Çıktığınız kulede gözlerinize inanamıyorsunuz. Hatta “Yok artık canım” diye diye bir hal oluyorsunuz. Hatta sonra “Neden, niçin” diyor ve “Daha ne kadar yükseğe çıkmayı planlıyorlar acaba” diyorsunuz. Ben size şöyle söyleyeyim. Altı ayda daha da gelişen, değişen bir yer Dubai. Yani ben bundan beş sene sonra gelirsem bambaşka bir şehirle karşılaşacağıma yüzde yüz eminim. Bu memleket tamamen turist şehri olarak tasarlanmış.

        Su gösterisi eşliğinde yemek

        EĞER bol baharatlı ve sarmısaklı yemekler seviyorsanız Abd El Wahab’ı tavsiye ederim. Hem de karşınızda dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa gibi bir gökdelen var. Üstelik su gösterisi eşliğinde yemek yiyorsunuz. Gece boyunca muhteşem şovlar var. Arap müzikleri ve Michael Jackson’ın şarkısındaki gösteriyi izlemeniz lazım.

        Kırmızı kart olana kadar ete devam

        MEMLEKETTE restoranlar adeta birbiriyle yarışıyor. Hangisi en iyisi dediğiniz zaman “O kadar çok var ki” yanıtı alıyorsunuz. Eğer et seviyorsanız ve “Asla doymam kilolarca yerim” diyorsanız size kesinlikle Chamas Restaurant’ı tavsiye ederim. Masaya oturuyorsunuz ve size bir kart veriyorlar. Bir tarafı kırmızı, diğer tarafı yeşil. Yeşil kart tabağınızın önünde durduğu sürece tabağınıza sürekli et koyuyorlar. 18 çeşit et var. Kırmızı kart koyana kadar et limitinizi denemiş oluyorsunuz. Bizim ülkemizde de bu gibi mekânlar açıldı ama ömürleri kısa oldu.

        Ferrari’nin 20 dakikası 150 dolar

        ■ DUBAİ’de dünyanın birçok yerinde olduğu gibi dilenme durumu söz konusu değil. Çünkü yasak. Cezası var.

        ■ ŞEHİRDE Ferrari’ler birbiriyle yarışıyor. 20 dakikası 150 dolara kiralayabilirsiniz. “6 şeritli yolda Ferrari keyfi yapayım, Dubai’den Abu Dabi’ye günü birlik gedeyim” diyenin sayısı çok. O yüzden Ferrari kiralayan da çok anlayacağınız.

        ■ KULÜPLERE öyle kolay kolay girmenize imkân yok. Daha önceden rezervasyon yaptırmanız şart. Bir de tabii iyi para harcamak kaydıyla.

        ■ GECE kulüplerine girerken kıyafet durumuna bakılıyor tabii. Mesela kotunuzda yırtık varsa sizi almayabilirler. Yani modaymış, değilmiş umurlarında değil.

        Armani’de Şımarık ile şımardım

        BEN yabancı bir memlekette Türk şarkıları çalınca şaşırmıyorum artık. Ancak Dubai’nin şu aralar en gözde mekânı olan Armani Prive’de Tarkan ‘Şımarık’ çalınca da insanın içi bir hoş oluyor. Çünkü mekân burnundan kıl aldırmıyor. Öyle herkese kapılarını açmıyor. Son zamanların en popüler yeri olduğu için seçici. Biz de Tinkon’un kurucusu Atilla Bingöl sayesinde günler önceden rezarvasyon yaptırdık. O gece Akzo Nobel Arda Altan’ın misafirleri olarak keyifli bir gece geçirdik. Ve tabii burnundan kıl aldırmayan mekânda üç gün önce “İyi ki doğdun Esin” yazınını görünce ben de Tarkan’ın şarkısında olduğu gibi şımardım tabii. Azıcık da size şımarayım istedim. Çünkü normalde bu mekân böyle şeyleri çok fazla yapmıyor.

        Diğer Yazılar