Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MEMLEKETİN en eski, en uzun soluklu mekânı Aztek’e gitmeyen, bilmeyen yoktur. Gece hayatında dolanıp orada eğlenmemek olmaz.

        Çok çok eskiden Aztek’in kapısında bir zil vardı. Müdavimler zili çalar, kapının açılmasını beklerdi. Küçük mekânda sabaha kadar süren eğlencenin yanında harika lezzetler de var. Sucuk, mantı, dolma, patates kızartma, makarna gibi yemeklerin yanında viskisi, rakısı eksik olmaz müdavimlerin.

        İşadamından sosyetenin tanınmış isimlerine, magazin dünyasının şöhretlilerine kadar herkesin müdavim olduğu Aztek’e geçen hafta Kıvanç Tatlıtuğ, sevgilisi Başak ve arkadaşlarıyla eğlenmeye gitmiş.

        Tabii biraz acemilik olmuş Aztek’te. Mekânda sürekli, “Buranın arka kapısı var mı, aman gazetecileri çağırmadınız değil mi, kapıda birileri var mı, birileri fotoğrafımızı çekmiyor değil mi?” diye sorup durmuş.

        Oysaki Aztek müdavimleri bilir. Kimler kimler gidip rahatça eğleniyor, bu kadar kasmaya gerek yok. Hem Kıvanç Tatlıtuğ neden bu kadar kasıyor, onu da anlamak mümkün değil.

        Adam yakışıklı, sevgilisi güzel. Memleket Kıvanç’ın fotoğraflarına bayılıyor. Herkes ona hayran. Biraz rahat ol Kıvanç.

        Birkaç gün önce Kıvanç’ı bir magazin programında izledim; kaşları çatık, sinirli halde sorulan sorulara yanıt verip vermemek arasında hızlı adımlarla yürüyüp arabasına biniyor.

        Hatta sinirli bir şekilde muhabire, “Dergide yazıyor, okuyun orada” diyor. Yani demek istiyor ki: “Siz sokakta dolaşan muhabirler, açıklamayı dergiye yaptım. Oradan okuyup haber yapın.”

        Ama Kıvanççığım, az biraz gülüp sohbet etsen, sempatik tavırlar sergilesen, ne güzel olur. Bizim ünlülerimizin neden bu kadar agresif olduğunu anlamak mümkün değil.

        Tabii özellikle şöhret olduktan sonra yapılan agresiflikten bahsediyorum. Yoksa üne ve şöhrete ulaşmadan önce gayet sempatikler. Ne oluyorsa sonradan oluyor.

        FARKLI OLACAKSIN DİYE NE ÇEKTİN BE GONCA!

        “AVRUPA Yakası”nın Vasfiye Teyze’sini nasıl bilirsiniz? Ona buna sataşan, kimseyi beğenmeyen, herkesin aklına fitne sokan, sülalenin huysuz, yaşlı teyzesi.

        En son yaptığı, “Hiçbir Türk erkeğinden çocuk yapmam” açıklamasının ardından, “Yanlış anlaşıldım. Küçük yaştaki kızlarla evlenen zihniyetteki Türk erkekleriyle evlenmem demek istemiştim” diyerek geri vitese takan Gonca Vuslateri, farklı olmak, kendinden söz ettirmek ve gazetelerde her gün yer alabilmek için yapmadığını bırakmıyor.

        “Arada bir Vasfiye Teyze’lik yapayım” diyor Gonca Vuslateri, ama gerçek hayat, dizi setlerine benzemiyor anacığım. Neyse, Gonca geri vites yaptı, ama dün yine gazetelerde yabancı sevgilisiyle poz poz fotoğrafları vardı.

        Ve Amerikalı sevgilisi Sheldon Miller’le ilgili yaptığı açıklama da aynen şöyle: “Kendisi memleketinde diplomatik kimliği olan biri. Ona zarar gelsin istemiyorum. Ortadoğu konusunda Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans yapıyor.”

        Sözde konuşmak istemiyor, sözde susuyor, ama yaptığı bu açıklamayla adamın tüm şeceresini ortaya döküyor. Amacına da ulaşıyor işte. Bakın konuşuyoruz.

        Keşke gündemde kalmak için verdiği şu uğraşlar yerine yeni projelere biraz daha yoğunlaşsa. Artık biz ondan, Vasfiye Teyze’nin üzerinde bir oyunculuk, bir yeni proje bekliyoruz.

        'İÇİME SİNMEZSE YİNE ÇEKER GİDERİM'

        “ÇAK Bi Selam” dedi, ardından “Güm Güm”le devam etti, ortalığı kasıp kavurdu, hâlâ da kavurmaya devam ediyor Ayşe Hatun Önal.

        Ancak geçenlerde, “Ayşe’yi yıllardır tanırım. 6 sene önce harika bir albüm yaptı. Albüm inanılmaz tuttu, ama sonrasında kayboldu, çekip gitti. Müzik dünyasında kalsaydı şu an daha çok zirvedeydi, daha çok para kazanmıştı, ama o çekip gitmeyi tercih etti. Onun sağı solu belli olmaz, yine bir anda ortadan kaybolur” demiştim.

        Bu yazım üzerine Ayşe aradı. Bana, “Beni çok iyi tanıyorsun. Evet içime sinmezse yapmam, yine çeker giderim. O zaman da içime sinen hiçbir şey olmamıştı. Ben illa bir şey olsun diye albüm yapmam. Müzik öyle bir şey değil. Bunca yıldır güzel bir şarkı beklediğim için ortada yoktum. Ben illaki olsun, çıkarayım diye bir şey yapmam. İçime sinmesi lazım. Ama bu sefer devam edeceğim Esin. İçime sinen şarkılar var” dedi.

        E ne diyelim, pek güzel haber bu. Çünkü gerçekten son yaptığı iki şarkı hâlâ herkesin dilinde. Onun şarkıları çıkınca insanlar yerinde duramıyor.

        ŞAKA GİBİ

        SOHO House’ta sözde fotoğraf çektirmek yasak. Ama bazıları, “İşte ben buradayım, bakın ben girilmeyen yere girdim” edasında olduğu için merdivenlerinde, tuvaletlerinde, terasında, kapı aralığında gizli gizli fotoğraf çekip Instagram’a yüklüyor. Bazıları karanlığı çekip konum bildiriyor. Şaka gibi ama gerçek.

        Diğer Yazılar