Ebru-Cem mevzusu arapsaçı

İyice arapsaçına döndü Cem Yılmaz ile Ebru Şallı mevzusu. O bunu dedi, bu şunu dedi. Cem Yılmaz’ın “Ateş et ve unut” sözünü eleştiriyoruz günlerdir. Bir kadın için kötü bir şey söylenince kaplan kesiliyorum.

Kim, kime söylerse söylesin fark etmez. Hemcinslerimin her zaman arkasındayım. Ama Cem Yılmaz, Ebru Şallı sorulduğunda vermemiş bu yanıtı, çıktı ortaya.

Video değil ses kaydı varmış. Bunu bulmak zaman aldı, ama olsun. Cem Yılmaz’ın böyle bir açıklama yapmamış olması iyi bir şey. Artık yüreğinden ne geçiyor bu konularla ilgili, o da kendi bileceği bir iş.

Şükür, buna da şükür. Ancak ikili arasındaki mevzuya gelecek olursak, ben magazin yazan biri olarak sıkıldım, onlar nasıl sıkılmasın, öyle değil mi?

İkili tam bir aşk yaşayacakken eski sevgiliden mektup geldi. Eski eş araya girdi. Yok adamın ağabeyi girdi, yok eş dost girdi. Yani anladığım kadarıyla iki kişiye kimse bir şey bırakmadı.

Olacağı varsa da olmaz bu iş artık. Geçmiş olsun.

ŞÖMİNE KARŞISINDA SPOR

Biz şömine sıcaklığını ilk önce filmlerde hissettik. Şömineden çıtır çıtır sesler, yerde ayı postu. İki sevgili sıcak temasta. Yakınlaşma, öpüşme. Kırmızı şarap.

Tabii sonrasında da Uludağ’da sıcaklığına nail olduk. Haliyle biz sobalı evlerde büyümüş gençleriz. Şimdi kalorifere geçtik şükür evimizde, ama daha şömineye geçemedik.

O yüzden de şömine denildiğinde aklıma hâlâ filmler, ayı postu, yakın temas, sıcak şarap ve Uludağ geliyor. Geçmişte bol bol tenis raketiyle poz veren, memlekete tenisi sevdiren Hülya Avşar şimdi de şömine sıcaklığında sporu aşılıyor memleketim insanına.

Haliyle Hülya Avşar şömine, ayı postu, yakın temas bölümlerini yıllar önce geçtiğinden evinde şöminesinin karşısında “kettlebell” ile “triceps press” çalışıyor.

Efendim fotoğrafta gördüğünüz Hülya Avşar’ın yaptığı hareketin adı bu. Şimdi diyeceksiniz ki şömineli evde büyümemişsin ama bak bunları biliyorsun. Yok bilmiyordum, öğrendim.

Cuma günü yaptım bu sporu ama salonda. Spor hocam Koray Yağmur’a sorup öğrendim. Neyse efendim, ben şömineyi görünce spor düşünmem, ne yalan söyleyeyim. Hâlâ sıcak şarap, yakın temas, romantizm ya da ısınma peşindeyim. Ama konu Hülya Avşar. Kadın olay. Sadece memleket insanına spor aşılamaya çalışıyor sağolsun. O olmasa hiçbir şeyden haberimiz olmayacak görüyor musunuz?

KISA FİLM JÜRİSİNDE OLMAK

Proje yapımcısı Selçuk Kaya arayıp “Bizimle kısa film seçer misin?” dediğinde çok heyecanlandım. Sonuç olarak jüride Nebahat Çehre ve Cihan Ünal gibi ustalar var.

Her zaman “Herkes bildiği işi yapsın” diye savunan ben, böyle bir işi kabul ederken, “Bilgiçlik taslayamam. Haddimi bilirim. Sadece bir izleyici olarak değerlendirebilirim” diyerek girdim Marmara Forum Kristal Kamera Kısa Film Yarışması jüri üyeliğine.

Gerçekten heyecanlı. Proje, üniversiteler arası bir kısa film yarışması. Amatör üniversite öğrencilerinin profesyonel alanda vizyon ve yaratıcılıklarını öne çıkarmayı hedefliyor. Barış Yöş ve Selçuk Kaya da jüri üyeleri arasında.

Projede 5 kısa film, 5 üniversite öğrencisi ve 5 ünlü isim yer alacak. Film çekmek ve bunu hayata geçirmek gerçekten müthiş bir şey. Bakalım ortaya neler çıkacak? Kısa süre sonra da kısa filmleri belirleyeceğiz. Haydi bismillah.

SİZ UYURKEN

- Bir çift gayet romantik bir yemekte, ama suratları asık. Kadın sürekli konuşuyor. Ama hiç susmuyor. Uzaktan bakıyorum. Daha doğrusu mekânda herkes onlara bakıyor. Çünkü öyle gergin görünüyorlar ki herkesin dikkatini çekiyor. Kadın sürekli konuşurken adam da sessiz. Öylece duruyor. Belli ki kabahat büyük.

- Tuvalette iki kadının tek bir muhabbeti var: Arif Bey. Kim olduğunu bilmiyorum ama hiç abartmıyorum. kadınlar neredeyse 2 saat tuvalette kalıp onu konuştu. Nereden mi biliyorum; çünkü 2 saat masaya dönmediler ve ben o süre içinde 2 kez tuvalete gittim, ikisinde de oradaydılar. Şaka değil gerçekten.