Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        New York’ta ilk kez bir seçim dönemi yaşadım. Önceki gün de köşede bahsettim. Sessiz sedasız bir seçim oldu. Bizim ülkemizdeki gibi bayraklar, korna sesleri, parti şarkıları, türküleri olmayan bir seçim dönemiydi. Şehirde hayat gayet normaldi. Ta ki seçim günü gelene kadar.

        Beşinci Cadde’de 56 ve 57. sokaklar arasında Donald Trump’ın da yaşadığı Trump Tower’ın önünde kalabalık gün boyu sürdü seçim sonuçları açıklanana kadar. Sonrasında başladı hareketlilik. Trump’ın önünde hiç olmadığı kadar protesto yapıldı. Gün boyu birçok kişinin yüzünü boyalı gördüm. İnsanlar ağızlarını çarpı işaretiyle boyayıp sessiz protesto ediyorlardı.

        Dünyanın her yerinden gelmiş insanlar sabaha kadar binanın önünde bağırdı, şarkılar söyledi, tepkilerini dile getirdi. Benim orada olduğum süre boyunca ne bir kavga ne bir taşkınlık ne de bir müdahale oldu. Ancak bu durum kolay bitecek gibi gözükmüyor.

        NEW YORK'TA EN SEVDİĞİM

        Çok kalabalık.

        Ama asla bağrışma, kavga, gürültü yok.

        Çocuk ağlama sesi yok.

        Köpekler bile havlamıyor.

        Anneler çocuklarına bağırmıyor.

        Kırmızı ışıkta geçtiğiniz anda bile arabalar duruyor. Asla sizi ezmeye çalışmıyorlar.

        Herkes koşturuyor, kendi işinde. Kimse kimseyle ilgilenmiyor.

        Herkes spor yapıyor.

        Saat kaç olursa olsun yürüyebiliyorsunuz. Uzun uzun yürüyorsunuz. Kilometrelerce yürüyorsunuz. Gece yarısı bile tek başınıza, kadın başınıza sokağa çıkıp yürüyebiliyorsunuz.

        24 saat açık dükkânlar var. Aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz.

        En ünlü markaların ürünlerini bile en ucuz halinde satın alabiliyorsunuz.

        NEW YORK'TA SEVMEDİĞİM

        Bir kafenin önünde sokakta oturup keyif yapamıyorsunuz.

        Her yerde o kadar çok yemek var ki asla diyetinize devam edemiyorsunuz.

        Trafik korkunç. İstanbul’u ikiye çarpın. Burada en güzel imkân her yere yürüyebileceğiniz duygusu.

        8 SAAT FARK HİSSEDİLİYOR

        Malum memlekette saatler değişmedi. Yaz uygulaması devam ediyor. Bu da yurtdışına çıktığınız zaman ciddi bir fark oluşturuyor. Mesela ben kendimi bildim bileli New York’la aramızda 7 saat fark vardır. Ama benim burada olduğum gün saatler alındı ve fark 8 saate çıktı. Bu da ülkemizle aramızda ciddi bir kopukluğa neden oldu. Gerçekten buna alışmak ciddi zaman aldı. Tam alıştık derken dönüşe geçtik. Yani 8 saat fark ciddi fark ediliyor. Haberiniz ola.

        ANDY WARHOL ESERLERİ DUVARDA

        New York’ta özellikle öğlenleri tıklım tıklım olan bir mekân var. Tam bir İtalyan olan Casa Lever. İşadamları ve politikacıların uğrak yeri olan mekânın duvarlarında pop art akımının önemli isimlerinden Andy Warhol’un orijinal eserleri yer alıyor. Yemekleri güzel, özellikle öğlenleri çok kalabalık. Akşamları da kalabalık ama öğlenleri yer bulmak imkânsız. Randevusuz gitmeyin derim.

        GİZLİ HAMBURGERCİ BURGER JOİNT

        “Değişik bir mekânda hamburger yiyeyim” diyorsanız Burger Joint’e gidin. Le Parker Meridien Hotel’in lobisinden ilerleyin. Küçük bir kapı var. Ne camı var ne de başka bir şeyi. Küçücük bir yer ama tıklım tıklım. Sıra bekleyeceksiniz biraz. Ama değecek. Aman aman değil ama ben seviyorum. Uçaktan inip öğle yemeği için çok ideal. Gece yarısı gidenlerin sayısı da az değil. Burger Joint’in müdavimi çok. Ben mesela illa ki bir kez bile olsa giderim. 9 dolar hamburger. Aklınızda bulunsun.

        Diğer Yazılar