Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKSV geçen hafta memleketin kültür sanat faaliyetleriyle ilgili bir rapor yayınladı malumunuz. ‘Halkın yüzde 39’u kitap okumuyor’, ‘Yüzde 49’u sinemaya gitmiyor’ başlıkları dikkat çekti. Önceki gün gazetemizin yazarı Serdar Turgut “Ne yani, siz benim bu toplumun yüzde 61’inin kitap okuduğuna inanmamı mı bekliyorsunuz?” dedi. Kadir Kaymakçı ülkenin yarısının hiç sinemaya gitmemiş olmasına dertlenirken, ‘Sosyal medyada Recep İvedik 5’ filmi binden fazla salonda gösterildiği için usta yönetmen Martin Scorsese’nin ‘Silence’ filmine yer bulunamayıp vizyon tarihinin ertelenmesi tartışılıyordu’ diye yazdı. Aynı gün HT Magazin’in kapağında ‘Recep İvedik 5 serisinin dördüncü filmi hafta sonu seyirci rekorunu kırdı” diyen Mehmet Çalışkan imzalı haber vardı.

        SERDAR TURGUT’UN İZİNDEN GİTMELİYDİM

        O zaman cesur davranıp, kendimden örnek vererek meseleye hızla dalış yapacağım. Eskiden kimse beni durduramazken şimdi ben de farkında olmadan kitap okumayan o çoğunluğun arasına hızla sürükleniyorum. Gözümün önüne kitapları diziyorum ve seyre dalıyorum. Kitaplar bana, ben kitaplara bakıyorum. Elime alıyorum, iki sayfa okuyorum sonra bir bakıyorum ya sosyal medyadayım, ya da bilgisayarda sörfte. Yani “İmdat kurtarın beni bu sosyal ağlardan” durumundayım. Şu ara kendimi “Allah’tan Kelimelik oynuyorum” diye ikna etmeye çalışırken buluyorum. Tamam farkındayım çok saçma. Bir dönem Serdar Turgut ile ‘Alt Üst Muhabbetler’ programı yapıyorduk. Serdar Bey elinde kitapla gelirdi, ben telefonumla. O dönem Serdar Turgut’un Twitter hesabı vardı, bir gün yayında “Ben kapattım” dedi. O gün bugündür büyük sözü dinlemediğim ve Serdar Turgut’un izinden gitmediğim için hayıflanıyorum. Ama artık çok geç. Ben bir sosyal medya bağımlısıyım artık. Bana ve benim gibilere geçmiş ola.

        HERKES RECEP’İN PEŞİNDE

        Geçen hafta sonu sinema salonlarını kalabalık görünce coşkuya kapıldım ama bir baktım ki herkes Recep peşinde. Recep İvedik ne zaman salonlara gelse ortam kalabalıklaşıyor. Sayıları da git gide artıyor. Yani Scorsese gibiler bu memlekette daha çok salon bulamaz gibi geliyor bana Kadir’ciğim. Sosyal medyada konuşulan, tartışılan gerçek hayat değil.

        Pek güzeldi pek hoştu

        - UZUN süredir Beşiktaş’a gitmiyordum. Geçen hafta olağan arkadaş buluşması vesilesiyle Beşiktaş Leman Kültür’le tanıştım. Renkli, cıvıl cıvıl. Duvarlar, tuvalet yazıları çok keyifli. Gerçekten okul yıllarıma döndüm. Ortaya karışık pide söyledik. Of değmeyin keyfimize. Diyet neymiş. Bu arada gündüz vakti doğum günü kutlamaları vardı. Gece kulübünde yaşanmıyor bu coşku. Pek güzeldi.

        - SİNEMAYA kimler gidiyor, kimler gitmiyor konuşuladursun Özge Ulusoy bence imdada yetişir türden bir organizasyona imza attı. Malum yemeği severiz, üstüne sinema eklenince ortaya farklı bir iş çıkmış. Özge, Kanyon’da salon kapatıp ‘To Rome With Love’ filmini koku ve tat alma duyuları dahil edilerek izletti eşine dostuna. İyi fikir bence. Salonlar bunu daha çok yapsa. Mesela döner, Adana dürüm, tatlı falan. Ya da bunların hiçbirini yapmayıp mısır ücretlerini indirseler bile sinemaya katkı yapabilirler.

        - YÖRESEL yemeklerin hastasıyım. Daha doğrusu Türk mutfağının hastasıyım. Antakya, Gaziantep derken hepsine bayılıyorum. Antakya yemekleri de en sevdiklerimden. Şef Jale Balcı sayesinde daha çok aşina oldum Antakya mutfağına. Geçen hafta da Nişantaşı Alancha’da mutfağın başına geçince gitmemezlik yapamazdım. O akşam bize harika bir mönü hazırladı Jale. Keşke ayda birkaç kez yapsa, ne güzel olur. Bol baharatlı ve tabii çok lezzetli bir akşamdı. Bu arada memleketin nadide mekânlarından Alancha’da cuma günleri Barbaros, cumartesi İskender Paydaş sahne alıyormuş. Canlı müzik peşinde koşanların haberi ola.

        Diğer Yazılar