Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün ‘İçerde’ ekibi bizi tam içeriye aldı, bir daha da çıkarmadı. Öyle ki dizinin ilk dakikalarında koltuğa gömüldük ve kalkamadık. Melek karakterindeki Bensu Soral’ın ölmesini hiç beklemiyorduk. Defalarca “Yok canım ölmemiştir”, “Hayır hayır birazdan canlanacak”, “Yok canım dizi bu öldürmezler”, “Başrol oyuncusundan vazgeçemezler” diye diye yarım saat geçirdik. Hatta öyle ki ben dayanamayıp Bensu Soral’a mesaj attım ve “Hayır olamaz, hazır değildik. Neden öldün, inanmıyoruz. Bence bir yerde canlanacaksın. Oyun mu yapıyorsunuz? Doktorla anlaşma mı var” dedim. Düşünün artık o kadar inanmadım. Bensu “Şu an hiç kimse inanmıyor. Telefonum durmuyor ama hikâye gereği öldüm Esin” dedi. İşte o anda diziyi birlikte izlediğim üç arkadaşıma “Evet öldü kız. Gitti, melek oldu” demişim. İçimizden biri bu ölüme çok ciddi yıkıldı, onu açıkça söylemem gerek. Ama Melek’in, yani dizinin en önemli karakterlerinden birinin ölmesiyle bir gerçeği de hatırlamış olduk. Uzun süredir sakız gibi uzuyor birçok şey. Yani dizilerin en önemli karakterinin başına her şey geliyor ama bir türlü ölmüyorlar. Show TV’nin bu sezon herkesi içeriye alan dizisi ‘İçerde’de bu kalıp da yıkıldı ve hikâye gereği dizinin en önemli karakterinden vazgeçildi. Bu aslında “Oh be işte dizi bu” dedirtti. Tabii Melek’e, yani Bensu Soral’a üzülmedik değil ama dizi de gerçekten olay oldu.

        BENSU’NUN ÖNÜ ÇOK AÇIK

        Bu sezon zaman zaman yazdım Bensu Soral’la ilgili fikirlerimi. Bensu Soral bu ülkede çok ciddi yerlere gelecek oyuncular arasında başı çekiyor. Kendinden çok söz ettirecek. ‘İçerde’ ile bunu fazlasıyla kanıtlamış oldu. Karşısında çok iyi oyuncular vardı ve Bensu asla sırıtmadı. Keşke bir sinema filminde görsek Bensu’yu. İşte o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

        Geleceğin dört yapraklı yoncası

        HÜLYA Koçyiğit, Türkan Şoray, Fatma Girik ve Filiz Akın’dan oluşan Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncası var ya. İşte bu dönemin dört yapraklı yoncasının ikisi belli, hem de ışıl ışık parlıyorlar. Birisi Bensu Soral, diğeri kesinlikle Serenay Sarıkaya. Diğer ikisini daha netleştiremedim. Önümüzdeki günlerde netleştirip söyleyeceğim.

        İnternet denen bela

        TAM bir bela oldu aslında hayatımızda. Öyle ki bir şey indireceğim zaman, gelen bir e-postayı açacağım zaman uzun uzun inceliyorum. Çünkü her an bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Bundan yıllar önce ne Facebook, ne Instagram, ne Twitter varken, sanal hayatımız MSN’den ibaretken hesabım ele geçirilmişti. Bana gelen bir linke tıkladım, işte o zaman neyle karşılaştığımı anladım. Hesabımdaki birkaç kişi benden kontür istemişti. Ben de arkadaşım zor durumda diye yolladım. Sonra baktım ki hesabımı birileri ele geçirmiş bile, geçmiş olsun. Bu olayla yıllar önce tanıştığım için çok temkinliyim ama temkinli olmanın pek faydası yok. Çünkü her an her şekilde yeni numaralar çıkıyor. Son zamanlarda herkes bu belayla uğraşır oldu. Allah korusun demekten başka çare kalmıyor elbet.

        Diğer Yazılar