Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1990’lar...

        Vejetaryenliği, Bağdat Caddesi’ndeki evi...

        Saçları, dansları...

        Aşkın Nur Yengi’yle düeti, babası Eşref Kolçak, Sezen Aksu’ya olan aşkı, kavgası, kızgınlığı...

        Gir Kanıma, Müptelayım Sana, Yanımda Kal, Gitme Seviyorum, Zorundayım şarkıları geliyor. Sesi, yorumu, sohbetlerimiz, geçirdiğimiz yıllar... Güle güle güzel dost. Huzur içinde yat.

        DEPREM

        Ne korkutucu bir kelime. Allah kimselerin başına vermesin. Ben deprem olduğu sırada Alaçatı’daydım. Tabii sosyal medyada görünce ilk aradığım işletmeci Mehmet Davran oldu. Çünkü müzik sesi hayli yüksek bir yerde çalışıyor ve depremi ne kadar hissettiği önemliydi.

        İlk söylediği şey, “Esin sahne yerinden fırladı, yer ayağımızın altından kaydı” oldu. Şiddetini ve gücünü siz düşünün artık.

        Zaten sonrasında çok kişinin arabalarda, sokaklarda yattığına şahit olduk. Gerçekten korkunç bir duygu. Allah kimsenin başına vermesin ve bir daha asla yaşatmasın. Geçmişler olsun.

        EBRU ŞALLI MESELESİNDE KADINLAR VE ERKEKLER

        Malumunuz, hop oturup hop kalkıp Ebru Şallı’nın evli bir erkekle ilişkisini konuşuyoruz şu ara. Öncelikle ilk bana açıldı, duygularını anlattı Ebru Şallı. Önceki gün köşede okudunuz.

        Röportaj üzerine birçok mesaj geldi. Ve yine “kadınlar” ve “erkekler” olarak fikirler ikiye ayrıldı. Bıçak gibi keskin bir ayrılış oldu.

        Kadınlar “Böyle bir şey olmaz, ahlaksızlık, kanmasaydı” derken, erkeklerin yorumu “Kadına helal olsun. Ne güzel duygusunu ifade etmiş. ‘Kandırılmadım, inandım’ demiş” oldu.

        Yani “Kadın, kadının düşmanı” diye boşuna yazmıyorum yıllardır. Genelde kadınlar empati yapmaktan hızla uzak dururlar, ama nedense hep bu tarz şeyleri yaşayan kadınlar oluyor. Ben hemcinslerimi anlamakta zorlanıyorum, sizler nasıl anlayacaksınız beyler. Ama durum karışık. O yüzden bence Allah hiç kimsenin başına böyle şeyler vermesin. “Asla yapmam, ben böyle bir şeyi yaşamam” da demeyin bence. Gönül bu işte, bir anda oluveriyor her şey. O nedenle, “Her şeyin hayırlısı” deyin.

        Not 1: Ben hem Ebru Şallı’yla hem de Uğur Akkuş’la uzun uzun konuştum. Bazı detaylar anlattılar. Ama mahkeme süreci devam ettiği ve çocuklar olduğu için bunları kendi ağızlarından yazılmasını istemiyorlar, ki bence de çok doğru bir şey yapıyorlar. Çok hassas davranıyorlar. Ben de evlilik kurumuna ve çocuklara saygımdan dolayı bazı konulardan bahsedemiyorum.

        Not 2: Keşke “Ağzımı burnumu kırdı” dediği eşi için yeniden çocuk dünyaya getirmeyi düşünmeseymiş, o adamdan hızla uzaklaşıp boşansaymış Gonca Akkuş.

        SİZ UYURKEN

        “Siz şimdi benimle gelmeyecek misiniz?” diye bağırıyor kız, arkadaşlarına. Arkadaşları “Nereye ya, otur işte” diyor. Kız da “Sabahlayalım bugün. Sonra gün ağarırken de denize gireriz, hadi kalkın ya, içiniz geçmiş sizin” diyor.

        Kadının biri Alaçatı’da yanıma yaklaşıp “Esin Hanım merhaba. Bu sokakların neresinde dolaşırsam daha çok ünlü görürüm” dedi. Şaka değil, öyle bir durum. Ben de “Her yeri köşe bucak dolaşın, nereden çıkacakları belli olmaz” dedim.

        Tuvaletin kapısının önünde bir kadın bekliyor. Kadına, arkadaşı “Hadi gelsene, ne bekliyorsun” dedi. Kadın da “Tuvalete Cenk Eren girdi. Çıksın da fotoğraf çektireceğim” dedi. Tuvalet sonrası fotoğraf çok güzel olur gerçekten.

        Diğer Yazılar