Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BENİM, “Yılda bir kez bile olsa mutlaka izle” dediğim bir listem var. Bu listenin ilk sıralarında da “Ata Demirer” geliyor. Ata’nın enerjisini, o güzel sesini, esprileri ve yeteneğini bir gösteri yapıyorsa gidip izliyorum.

        Önceki gün de Uniq İstanbul’da Komedi Festivali kapsamında, Taşkın Sabah yönetimindeki orkestrayla sahneye çıktı. Sesine diyecek yok. Doyamıyorsunuz söylediği şarkılara. Mimikleri, hareketleri ilaç gibi geliyor.

        Gülmeye hasretseniz gidin izleyin, hatta “İstanbul Komedi Festivali” bitmeden yakalayın derim. Esprilerinden de birkaç not almaya çalıştım. Sizinle de paylaşayım istedim.

        -Tarkan yapınca star, ben yapınca kurbanlık koyun gibi duruyorum.

        -Şimdiki yeni nesil şanslı. Tarkan ve Aleyna Tilki ile büyüyorlar. Bizde Küçük Ceylan vardı. Acı vardı acı. Acı çekiyorsun. Kaçışı yok. Akşamüstü Kibariye, gece Bergen. Düşünün bizim gençliği.

        -Bendeki poponun kıymetini bilmiyor kimse. Brezilya’da yaşasaydım star olurdum. En aranılan sambacı.

        -Nusret, Vietnam’da ölmemiş, Amerika’da evine dönmeyi başarmış Kamboçyalı gibi.

        -Hayatım diyetle geçti. 3 kayısı veriyorlar. Bu beden 3 kayısıyla doyar mı? Ağacını yesem doymam.

        ***********

        BU GAZINODA NE VAR?

        -ATA Demirer, Türk Sanat Müziği, arabesk şarkıların yanı sıra İtalyanca ve Yunanca şarkılar da söylüyor.

        -Metin Akpınar, Bülent Ersoy, Zeki Müren, Sırrı Süreyya Önder, Tarkan taklitleri yapıyor.

        -Bozcaada’yı, ailesini, yaşamını, kedilere, köpeklere bakışını, köpek sahiplerini anlatıyor.

        NEDEN YORUMA AÇSIN Kİ?

        BEREN Saat,Sosyal medyada neden yoksunuz?” sorusuna, “Küskünüm” demiş. Nasıl küskün olmasın ki! Sosyal medyada maalesef kan emiciler var. Bir paylaşım yapıyorsun, oradan çekiştiriyor, buradan çekiştiriyor, laf sokuyor, küfrediyorlar. İnsana bir huzur vermiyorlar.

        Bir kere daha yazmıştım; Hülya Avşar’dan Ebru Gündeş’e, Hadise’ye, Murat Boz’a kadar herkes yorumları kapatıyor. Çünkü bıktılar, illallah dediler.

        Önceki gün Irmak Ünal bir paylaşım yapmış, yorumlara da kapatmış. Nasıl kapatmasın ki. Jennifer Lopez’e “Edepli ol, annesin”, Rihanna’ya “Ayı gibi oldun, çok kilo aldın” diyen bir milletimiz var. Irmak Ünal da seksi bir paylaşım yapmış, şimdi yapılacak yorumları görmek istemiyor. Kendi sayfasında istediği bir paylaşımı yapıyor ve ağza alınmayacak hakaretler yağdırılıyor. O da haliyle bunları okumak istemiyor. Beren Saat gibi küsüp ayrılmayı da tercih etmiyor.

        Çok doğal, çok normal. Bizim insanımız alışana kadar bu böyle maalesef.

        'MUTLAKA GİT ÇOK AĞLAYACAKSIN'

        TÜRKİYE’nin Oscar için “Yabancı Dilde En İyi Film” kategorisinde aday adayı gösterdiği “Ayla”yı nihayet önceki gün izleyebildim. Filmi 2 milyondan fazla kişi seyretmiş. Ben önceki gün Nişantaşı City’s’te akşam seansına girdim, salonda yer yoktu.

        Demek ki neymiş, iyi bir şey yaparsanız mutlaka izleyiciye ulaşıyormuş. Kore Savaşı’na katılan bir Türk astsubay ile ölümden kurtardığı küçük bir Koreli çocuğun sevgi ve bağlılığını konu alan film insanı ağlatıyor.

        Ayla”nın durumu bana “Babam ve Oğlum”u hatırlattı. O dönem de insanlar birbirine, “Mutlaka git izle, acayip ağlatıyor” diyordu. Şimdi de aynı durum.

        İnsanlar birbirine, “Çok duygusal, ağlıyorsun” diye filmi öneriyor. Ama bu kadar ağlama sevdamız neden, ben de onu merak ediyorum. Bu topraklarda yaşadığımız için mi acaba ağlamayı bu kadar çok seviyoruz. Tamam güzel filmleri izleyelim, ama bu kadar ağlama meraklısı da olmayalım Allah aşkına.

        Diğer Yazılar