Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Tamam son yıllarda Serdar Ortaç'ı didikledik, eleştirdik, hatta "Yeter Serdar sus az biraz. Yeter evliliğin, boşanman, Chole" dedik. "Yeter yeter şarkı yap artık. Sen bu mevzular ile gündeme gelme" dedik.

        Çünkü bir zamanların beste fabrikatörü Serdar Ortaç son yıllarda bir değil birçok sevimsizliğe imza attı. Üzülmemek, kızmamak içten bile değildi.

        Fakat geçmiş zamanda yaptığı o güzel şarkıları dinleyince de, bir anda yaptıklarını unutuverdik.

        Evet evet Cuma gününden bu yana "Serdar Ortaç Şarkıları Vol.1" i dinliyorum.

        Ve gerçekten tüm yaptıklarını görmezden geliyorum.

        "Ne güzel şarkılar yapmış Serdar" diyorum. "Keşke devam edebilseydi daha neler yapardı" diyorum.

        Ama olmadı. Yapılamayan şarkılar yerine yapılanlarla yetiniyorum.

        Bengü, Bora Duran, Demet Akalın, Derya Uluğ, Ece Seçkin, Faruk Sabancı-İlyas Yalçıntaş, Hande Ünsal, Merve Özbey, Mustafa Ceceli, Sakiler ve Ziynet Sali'nin yer aldığı albümü döne döne dinliyorum.

        Ki uzun zamandır bir albümü böyle döne döne dinlememiştim.

        Kimse alınmasın, darılmasın ilk beş sıralamam şöyle;

        1-Bengü; yıllarca dinlemeye doyamadığımız "Heyecan" meğer Bengü için yapılmış. Meğer bu şarkı onunmuş da haberimiz yokmuş. Ne güzel yorumlamış.

        2-Ece Seçkin; meğer "Yeşil Su" bir de Ece'nin yorumu ile hayat bulmalıymış. O tadı, o duyguyu, o yorumu, o hissi öyle güzel vermiş. Alt yapıya da bayıldım. Döne döne Ece'nin yorumunu dinliyorum. Bengü ile yarışır. O derece beğendim.

        3-Boru Duran; "İsmi Lazım Değil"i farklı yorumlamış. Ki bu yorumla, seveceğimi hiç beklemezdim. Ama ciddi ciddi sevdim. Sesinin tonuna aşırı iyi gitmiş.

        4-Derya Uluğ; Derya "Hadi Çal" çal çal, söyle söyle söyle. Yorumunu, tarzını, ifadesini sevdim. Klibini de çok beğendim.

        5-Sakiler; "Canıma Minnet" bu yaz her mekanda çalacak o kesin. Sakiler her yorumda farklarını ortaya koyuyor. Onlarsız müzik listesi olmaz gayrı.

        Tabii onun dışında her yorumu sevdim. Hande Ünsal'ın "Sana Değmez"i, Merve Özbey'in "Kararsız Dünyam"ı, Demet Akalın'ın "Beniz Olmaz"ı, "Mustafa Ceceli'nin "Beni Unut"u, İlyas Yalçıntaş'ın "Resim"i, Ziynet Sali'nin "Asrın Hatası" bu yaz her yerde çalar.

        Güle güle Tunç

        Güle güle Tunç
        0:00 / 0:00

        Cuma akşamı uçaktan iner inmez telefonumu açtım. Instagram'da bir fotoğrafımın altına tanımadığım bir kişi, "Tunç Kökkaya hayatını kaybetmiş doğru mu?" diye bir cümle ile nefesim daraldı.

        İlk önce birinin dalga geçtiğini düşündüm. Hatta Tunç'u arayacaktım. O derece inanmadım.

        Sonra kendi ailesini hiç bilmediğim, duymadığım fakat Tunç'un en yakın ailesi olan Özgür Aras'ı aradım. Telefonu yeğeni açtı. Sesi korkunç kötüydü. İlk sözüm, "Ne yani doğru mu?" oldu.

        Çünkü inanamadım. Öyle kaldım, ne diyeceğimi bilemedim. Garip bir his. Ve maalesef son yıllarda çok yaşamaya başladım. Büyükler, "Cenazeler çoğaldıkça yaşlandığı anlarsın" derdi. O sözü son yıllarda maalesef anlamaya başladım. Artık dostlarla daha sık cenazelerde buluşmaya başladık. Ve evet Tunç Kökkaya'nın üç gün önce rahatsızlığı nüksediyor. Ve bir anda da hayatımızdan göçüp gidiyor.

        Sessiz, sedasız. Kimseyi yormadan, incitmeden üç gün içinde.

        Ve gerçekten sektörde herkes şok oluyor.

        Çünkü bu sektörün vazgeçilmez, olmazsa olmaz isimleri vardır. Tunç Kökkaya onlardan biriydi. Tunç'u tanıdığımda sanırım 20'li yaşlarımdaydım.

        Bilmişti, her konuda bir fikri vardı. Öyle her şeyi beğenmezdi. Böyle sevmediği, beğenmediği kişiye alttan alta bakardı. Gözlerini böyle süzerdi. Anlardınız hemen. Vizyonu vardı. Elini değdiği şeyi güzelleştirirdi.

        Ama olmazsa olmazdı. Fikri, beyanı, düşüncesini önemserdiniz ister istemez. Çünkü sonunda doğru çıkardı.

        İlk Cenk Eren, sonra Nükhet Duru, Deniz Akkaya ve en son da Deniz Seki ile çalıştı.

        Ve yine birçok dükkanın da işletmeciliğini yaptı.

        Aslında bu sektörde birçok kişinin her şeyi oldu da diyebilirim. Bir dönem Tunç'un evinde yapılan "Pazartesi yemeklerinde" kimler yoktu ki!!!

        Güzel anılar birikti. Güzel zamanlar geçti. Ama Tunç zamansız, bir anda yok oldu gitti.

        Güle güle Tunç. Nam-ı diğer "Annane" huzur içinde uyu. Mekanın cennet olsun.

        Geçmiş anıların konuşulduğu, anıların tazelendiği zamanlarda hep adın anılacak.

        Her mevzuda olacaksın bunu bil.

        Her cenazede yaşanan

        Her cenazede yaşanan
        0:00 / 0:00

        "Hadi gel barışalım", "Küslüğü bitirelim", "Biz neden küsmüştük", "Ah ah yalan dünya", "Hepimiz göçüp gideceğiz", "Bak dünya malı dünyada kalıyor", "Yaptık işte bazı kötülükler boş ver gel unutalım", "Artık cenazelerde mi kavuşacağız. Bu yalan dünyanın koşuşturması bitmiyor. Birbirimize zaman ayıralım" gibi gibi uzayıp giden cümleler kuruluyor, vicdan muhasebesi hemen devreye giriyor, duygu seli yaşanıyor.

        Peki ya sonra, hatta bir gün sonra ne oluyor?

        Giden gitmiş oluyor. Vicdan muhasebesi bitiyor.

        Ve yalan dünya koşuşturması yine başlıyor.

        Kötülük yapan, iftira atan yine eski mesleğine geri dönüyor.

        Tüm kötülükler yine yerli yerini alıyor. Hiçbir ders çıkartılmıyor. Kalan kaldığı yerden devam ediyor.

        Maalesef önce ki, gün de şöyle geriye çekildim cenazede. Uzaktan izledim bizim sektörü. Hemen hemen sektördeki çoğu insan oradaydı. Ve cenazede sanırım katılan herkesi de gayet iyi tanıyorum. Geçmişlerine de bugüne de çok şahidim.

        Şöyle uzaktan izledim. Küs olanları. Birbirine kötülük edenleri. Hatta birbirine yalan-dolan iftira atanları. Ve hatta yalandan gülenleri.

        Hiç suçu, günahı yokken bir başkasının günahı alanları.

        Cenazede şov yapanları.

        Günah çıkartanları.

        Birbirlerine yalandan sarılmalarını.

        Öyle izledim.

        Keşke onlar da biraz uzağa çekilip, kendilerini izleselerdi. Eminim çok şey göreceklerdi. Umarım bazılarına geldikleri yaş, edindikleri tecrübe, yaşadıkları acılar ders olur. Olur da, dost ve hayat kıymeti bilirler.

        Şan, şöhret, para kazanmak kolay da. Kırdığın kalbin, yüreğini kazanmak hiç de kolay değil inanın.

        O yüzden boş yere kalp kırmayın hanımlar-beyler.

        Dünya gelip geçici. Hayat kısa. Bir anlık, bir saniyelik... Bunu da her gün, kendinize tekrar edin. Emi!!!

        Diğer Yazılar