Kadına şiddete hayır

Kadın demişken, kadının kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor demişken, kadına şiddete hayır demeyi unutmamak gerek. Bu cümleyi defalarca yazmak gerek. Özellikle de erkek evlat yetiştiren annelerin ve babaların bu cümleyi defalarca yazması gerekiyor. Hatırlar mısınız ilkokul çağlarında harfleri deftere yüzlerce kez yazdırırlardı öğrenelim diye. Aklımıza kazınırdı. Bence çocuk yetiştiren herkese bunu yazdırmak gerekiyor. Çünkü babası, annesine şiddet uygulayan çocuk ileride bunu yapıyor. Kim ne derse desin yapıyor. Tohumlar hep çocukluğumuzda atılıyor. Bunu artık hepimiz biliyoruz. Petek Dinçöz’ün uğradığı şiddeti konuşurken “Ünlü insanların şiddeti açıklaması çok doğru bir şey. Sonuç olarak buna cesaret edemeyen birçok insan artık daha cesaret eder” diyoruz. Ama Deniz Akkaya, “Şimdi olsa açıklamazdım. Çünkü açıkladığım zaman çok yalnız bırakıldım” dedi. Yıllardır bu işi yapan bir gazeteci olarak çok üzücü, onur kırıcı bir durum. Şiddete sessiz kalmak. İzin vermek. Ama inanın bunu yapan yine bizleriz. Yani kadınlar. Kadınlar sessiz kalıyor. Bu hafta konuşulan konularda bir kez daha şunu fark ettim ki, bu olayı kapatmak isteyen, konuşmak istemeyen, konuşulmasını istemeyen yine kadınlar. Maalesef bazı zihniyetler düzelmediği sürece bu konuda hiç yol kat edemeyeceğiz. Biz kadınlar daha çok birleşmeli, birbirimizi anlamalı ve destek olmalıyız.

Eskişehir'e üç saat uzaktayız

Yarın pazar, eğer “Bugün değişik bir şey yapsam” diyorsanız hiç üşenmeyin İstanbul’un yakın şehirlerini keşfe gidin. Ben geçen pazar aynen öyle yaptım. Üstelik bir gece önce çok geç yatmama rağmen üşenmedim 08.00’de kalktım ve Eskişehir’in yolunu tuttum. Ben arabayla gittim. Ama hızlı tren açılmış olsaydı kesinlikle treni tercih ederdim. Ama araba yolu da mis. Eskilerin tabiri ile kaymak gibi. Saat 08.30’da yola çıktım 12.00’de Odunpazarı Kasr-ı Nur’da köy kahvaltısı yapıyorduk. Böyle lezzetli bir kahvaltıyı çok uzun süredir yemedim itiraf etmem gerekirse. Gerçekten lezzeti harikaydı. Odunpazarı’nın meşhur evleri karşısında güzel bir pazar kahvaltısı yaptık anlayacağınız. Bu arada Eskişehir pek meşhurdur. Amsterdam’a benzetilen kanallarıyla her zaman adından söz ettirdi. Ama ben bir türlü vakit bulup gidememiştim. Şehirde dikkatimi en çok çeken turistlerdi. İnanın bizden daha ilgililer. Yabancı çok fazlaydı ama otobüslerle Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen başka insanlar da vardı. Yani günübirlik Eskişehir’i çok rahat gezebilirsiniz. Biz de pazar günü Odunpazarı’nın altını üstüne getirdik. Akşam 18.00’de yola çıktık 21.00’de İstanbul’daydık. O gün bize başarılı ve hırslı bir kadın Hatice Coşkun eşlik etti. Kadının on parmağında on marifet. Açamayacağı kapı yok maşallah. Restore edilen yeni yerleri gezdim. Ve bol bol da yemek yedim. Cibörek (Çiğbörek değil Cibörek efendim. Eskişehirliler öyle diyor. O yüzden öyle yazdım. Yanlışlık yoktur bilginize), helva derken bir de rehberimiz Hatice Coşkun bizi Ayten Usta Gurme diye bir yere götürdü ki, of ki ne of. Müthiş Osmanlı yemekleri yedik. Yani anlayacağınız Eskişehir her anlamda doyuruyor insanı, hem göze, hem mideye hitap eden muhteşem güzel bir şehir. Hatice Coşkun da girişimci bir kadın. İzmirli ama Eskişehir’e yerleşmiş. Butik otel açmak için gece gündüz çalışıyor. Her şeyle tek başına uğraşıyor, koşturuyor. Yepyeni bir şehri keşfetmiş. Vallahi bravo. Bayılıyorum böyle kadınlara. Helal olsun. Çok becerikli ve on parmağında on marifet. Böyle kadınların hayatımızda daha çok olması gerekiyor.

Bunları yapmadan dönmeyin

Cibörek yemeden.

Lüle taşı almadan.

Odunpazarı’nı gezmeden.

Met Helvası yemeden.

Kurşunlu Camii ve külliyesini gezmeden.

Mercimekli mantı yemeden.

N O T

Ben bu hafta sonu İzmir’de olacağım . Hem Gökhan Özen’in konserini izleyeceğim hemde İzmir’in gece hayatının altını üstüne getireceğim . Malum İzmir geceleride pek güzel oluyor. Pazartesi ‘siz uyur ken’ anlatırım . Görüşmek üzere. İyi hafta sonları. Güzel bir Cumartesi - pazar geçirin.