KARSLIYIM AMA harabelere gitmedim
İSTANBUL’DA yaşayıp Topkapı, Dolmabahçe Sarayı’nı ve daha birçok yeri hatta denizi hiç görmeyen insan var. Mesela Konya’da doğup, büyüyüp, yaşayıp hâlâ Mevlânâ Türbesi’ne gitmeyenler var, o yüzden de Kars’ta doğup büyüyen “Ben daha Ani Harabeleri’ni görmedim” diyenleri garip karşılamadım. Dünyanın bir ucundan bu tarihi görmek incelemek için gelenleri görünce de şaşırmadım. Türk insanı maalesef tarihe, geçmişe meraklı değil. Hatta hiç ilgisini çekmiyor. Bir yaşam telaşı var Türk insanının. Yarınları ne olacak, hatta gelecek kaygısı içinde. Ve tabii geleni, gideni çok. Hatta komşuyu memnun etme kaygısı da barındırıyor. Ve hatta sürekli yemek yapmak, ocağında sıcak aş bulundurma telaşları da var. Gelen giden ne yiyecek? Evdekiler ne yiyecek? Ama yabancı insanın böyle kaygıları yoktur. Devleti gelecekle ilgili bazı kolaylıkları sağlamıştır zaten. Ve tabii gelen gideni, konu komşuyu memnun etme gibi çabaları da asla yoktur. Ve asla konu komşu, akraba ne der diye de yaşamazlar. Onlar gezmek, eğlenmek, görmek, yemek, içmek ister. Kendi istedikleri doğrultuda hayatı sürerler. Olması gerektiği gibi. O yüzden de pazartesi ve salı, gün boyu gezdiğim Kars Kalesi, Ani Harabeleri gibi yerlerde de bol bol yabancı turist gördüm. Türk insanı ise “Bunlar burada ne yapıyor acaba, taş toprak içinde” demekle yetiniyordu. Bu durumla sırf Kars’ta karşılaşmıyorum. Türkiye’nin her yerinde bu durum böyle. Oysaki, Türkiye’nin dört bir yeri buram buram tarih kokuyor. Dünyanın birçok yerindeki insanların ataları bu topraklardan gelip geçmiş. Yani bu topraklar çok ama çok kıymetli. Herkes için. Keşke Türkiye’nin her taşı, toprağı biraz da bizim için kıymetli olsa artık ve ülkemizdeki güzelliklerin kıymetini fazlasıyla bilebilsek.
KARS KALESİ
YILLARDIR sayıklıyorum bu memlekete gitmeyi. Çok kez organize ettim ama bir türlü denk gelmedi. Bu sefer tüm imkânları zorladım ve pazar günü zor yer bulduğum 13.50 uçağı ile Kars’a gittim. Ayağımın tozuyla Kars Kalesi’ne çıktım. Gerçekten şehrin her yerinden gözüküyor ve çok ihtişamlı. Kendinizi içinde çok tuhaf hissediyorsunuz. Ve tabii Kars sokakları. En ufacık sokağından bile tarih fışkırıyor. Sizi milattan önceye götüren eserler var sokak aralarında.
ANI HARABELERİ
ORTAÇAĞ’IN önemli bir İpek Yolu şehri olan Ani kültürlerinin buluştuğu yer olan Ani Harabeleri’nde adeta büyülendim. Düşünebiliyor musunuz milattan önce 5 bin yıl evvel bir dönem. İnanılmaz etkiliyor insanı. Hiçbir fotoğraf, kare o güzelliği anlatamaz. Gidilip görülmesi gerek. Harabelere giriş ücreti 8 TL. Benim basın kartım olduğu için ücret ödemedim.
KAZ ETİ ALTIN KADAR DEĞERLİ
BU memleketin en önemli şeyi Kars gravyeri ve tabii ki kaz eti. Olmadan olmaz. Ancak “Hadi bir restorana gidelim Kaz yiyelim” derseniz zorlanabilirsiniz. Bazı yerlerde bulunabiliyor ama en çok size “İki ay sonra” yanıtını vereceklerdir. Çünkü kaz etinin en lezzetlisi kar göreniymiş. O yüzden kar yağmasını bekliyorlar, buralarda kaz etinin tadına varabilmek öyle çok zor. Bir de tabii “Hadi gidip kaz alayım evime götüreyim” derseniz de bulamazsınız. Öyle marketlerde satılmıyor. Satıldığı özel yerlerde var. Ve altın kadar değerli. Küçük olanları 80-100 TL arasında değişiyor. Büyükler ise 120 TL.
Unutmadan
- Kaz eti deyip geçmeyin. Öyle ucuz bir şey değil. Restoranlarda porsiyonu 30 TL.
- Kaz eti dışında döner ve piti yemeği de pek meşhur Kars’ın.
- Kars’ta Kars kaşarı, gravyer, bal, kaymak ve tabii tereyağı almadan gelmeyin derim.
- Taksimetre 2.50 TL’den açılıyor.
- Havaalanından günlük araba kiralamak istiyorsanız 120 TL ama 100 TL’ye de iniyorlar. Anadolu Jet’in internet sitesinden 56 TL’ye kadar kiralayabilirsiniz.
- Kars Kalesi’nin içine üç yıl önce Kars Cafe açılmış. 24.00’e kadar da açık. Buraya gelen uzun saatler oturuyor. Ve çay içip çekirdek çitliyorlar bol bol.
- Her yerde karşılaştığım gibi Kars sokaklarında da gelinle karşılaştım. Ve pembe gelinliği pek hoşuma gitti.
