Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ALIŞKANLIKLAR siz farkında olmadan esir alır.

        Genelde zararlıdırlar.

        Kişiliğinizde zaaflar oluşturur ya da var olan zaafları kullanarak yerleşirler.

        Yapmam dediğiniz şeyleri yapar, nefret ederim dediğiniz şeyleri bırakamaz hale gelirsiniz. Normalde tepkiyle karşılayacağınız şeyleri ise normalleştirir, içselleştirirsiniz.

        Biz de millet olarak hızla “alışıyoruz”, daha da beteri “alışkanlaşıyoruz”.

        Son zamanlarda alışmaktan en nefret ettiğim şey, “özgürlüğün ve bilginin serbest dolaşımının” en etkili mecrası olan internet yasaklarına alışıyor olmak.

        Önce internet üzerinde “pornografiye” ulaşmamız engellendi.

        Kimse çıkıp “Böyle yasak olur mu?” diyemedi.

        Aile değerleri, çoluk çocuk falan deyip sustuk.

        Sonra yasaklar “erotizm”e uzandı.

        Yine benzer nedenlerle karşı çıkamadı hiç kimse. “Yahu burası Suudi Arabistan mı? Çok karşı olan kendi filtresini koysun” diyemedik.

        Var olup olmadığını dahi araştırıp soruşturamadığımız birtakım mahkeme kararlarını görür olduk, kimi sitelere girmek istediğimiz zaman.

        Özgürlüğümüz, bir hâkimin kafasına göre verdiği bir karara, bir aymazın yaptığı bir başvuruya bağlı kaldı.

        Sonra bir ara Youtube yasaklandı.

        Önce biraz bağırdık çağırdık. Tam alışıyorduk ki, yasak kalktı.

        Sonra kamu otoritesi kafasına estikçe yasak koydu kaldırdı.

        Sesimizi soluğumuzu kestik.

        Bir ara Facebook yasaklandı.

        Onu da önce umursar gibi yaptık, sonra sustuk.

        Neyse ki, yasakçılar yasağı kaldırdılar. Yoksa ona da alışacaktı herkes.

        Ardından “kamu güvenliği” gerekçesiyle sosyal medya ağları sık sık yasaklanır oldu.

        Yasaklama yetkisi kanunlara sokuldu.

        Sustuk, sesimizi çıkarmadık.

        Bir süre sonra sıradanlaştı. Sosyal medyaya erişemez olunca, “Yasaklamışlardır” diye kıçımızın üzerine oturup, birilerinin keyfi gelsin de yasağı kaldırsın diye beklemeye başladık, sıfır tepkiyle.

        Ve en sonunda muazzam bir bilgi kaynağı olan Wikipedia yasaklandı.

        İçindeki milyarlarca maddeden birinde geçen bir cümle nedeniyle.

        Öğrencilerin çok değerli bir bilgi kaynağı, pek çoğumuzun kullandığı bir referans olan Wikipedia aylardır yasaklı.

        Öğrencilerin ödevlerini yaparken, hepimizin araştırma yaparken kullandığı bir bilgi deposu epeydir kullanım dışı.

        Bu yapılanın bir kütüphanenin kapısına kilit vurmaktan, bir kitaplığı yakmaktan, kullanılamaz hale getirmekten bir farkı yok.

        Ve biz buna da alışmış vaziyetteyiz.

        Gıkımız çıkmadan, umursamadan, tepki gösteremeden bekliyoruz.

        Ben buna öfkelenince bazıları, “Takma kafana, VPN kullan” diyorlar.

        Niye kullanayım.

        Suç mu işliyorum, kaçak göçek bir iş mi yapıyorum.

        Niye kapalı bir kütüphaneye hırsız gibi, arka kapısını kırarak, penceresini aralayarak karanlıkta gireyim.

        Bilgiye ulaşmak istiyorum, ayıp mı yapıyorum!

        METROBÜSÜ MÜKEMMELLEŞTİRMEK

        METROBÜS yolundaki berbat hali yazınca, metrobüs kullanan vatandaşlardan yüzlerce mail geldi.

        “Bir de şurayı gör, bir de burayı gör” diyen.

        Görmeme gerek yok, gördüğüm kadarı gerisinin durumu hakkında zaten fikir verdi.

        Açık söyleyeyim, metrobüs kurulduğu sırada acil bir ihtiyaca karşılık veriyordu. Önemli ve doğru bir işti.

        Ancak aklı başında herkesin beklentisi zaman içinde bu sistemin geliştirilip mükemmelleştirileceği yolundaydı.

        Üç gelişme yolu vardı:

        1. İdeal yol: Metrobüs hattı aynı güzergâh üzerinde yeraltına alınabilirdi.

        2. İddialı yol: Metrobüs, hava trenine dönüştürülebilirdi.

        3. Mevcut yol aynen korunur, ama raylı sisteme dönüştürülebilirdi.

        Srebrenitsa Katliamı sorumlusu Hollanda’dan alınan “dandik otobüsler” çalışmayınca, konu önce biraz tartışıldı ama metrobüs meselesi zamanla kendi haline bırakıldı.

        Uzatıldı, kapasitesi artırıldı, ama önemli bir gelişme olmadı.

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi, getirdiği hizmeti yeterli gördü.

        Halbuki, en azından mevcut hatta bir raylı sistem kurulsa, buraya elektrikle çalışan vagonlar getirilse, hem hizmet kalitesi artacak, hem seferler çok daha düzenli hale gelecek, hatta sık sık meydana gelen kazaların önüne geçilecek, dahası elektrikli araçlar sayesinde hava kirliliği bir nebze de olsa önlenmiş olacaktı.

        Galiba tüm bu yenilikler için yerel seçimi ve yeni bir heyecanla bu işlere soyunacak yeni bir başkanı beklemek zorunda kalacağız.

        YANITSIZ SORULAR

        PKK dostu ABD Özel Temsilcisi McGurk’a, haklı olarak demediğimizi bırakmıyoruz, ama buraya geldiği zaman da niyeyse elini sıkıp görüşüyoruz.

        Hadi diplomasi böyle bir şey deyip geçelim.

        Peki acaba McGurk’a şunları soruyor muyuz?

        1. Birader, bu DEAŞ’ın elinde Suriye’de ele geçirdiği bir iki kullanamadığı tank dışında tank yokken, siz YPG/PKK dostlarınıza niye tanksavar veriyorsunuz. Bu tanksavarları kime karşı kullanacaklarını düşünüyorsunuz?

        2. Hadi tanksavarı anlamış gibi yapalım da, bu DEAŞ’ın elinde uçak muçak yokken, kendilerine verdiğiniz uçaksavar füzelerinin kime karşı kullanılmasını bekliyorsunuz?

        Elbette McGurk bu sorulara yanıt veremez ama olsun.

        Biz yine de sormuş olalım.

        ÜNLÜLERİN VE ZENGİNLERİN BAŞKANI

        BU saçma sapan soruyla sizi meşgul edeceğim için özür diliyorum, ama yıllardır kafama takılan çok önemli bir soru var.

        Yaz gelip düğünler arttığı için bu soru yine kafamda dönüp duruyor.

        Gazetelerde pek çok evlilik haberi görüyorum.

        Gazeteye haber olmasının nedeni, evlenen kişilerin ünlü olması.

        Ya sanatçılar, ya da çok zenginler.

        Ve hepsinin nikâhını, nikâhın kıyıldığı ilin ya da ilçenin belediye başkanı bizzat kıyıyor.

        Benim sorum ya da sorunum da bu işte.

        Belediye başkanları sadece ünlülerin ve zenginlerin nikâhlarını mı kıyar?

        Ya da ünlü veya zengin olanların nikâhını niye doğrudan belediye başkanı bizzat kıyar da garibanlarınkini nikâh memuru kıyar?

        Garip gureba, fakir fukara nikâhlarında niye hiç belediye başkanı görmeyiz?

        Herhangi bir belediye başkanı bana bu sorunun yanıtını verirse çok mutlu olacağım.

        ŞAHİTLİK KATSAYISI

        ZENGİN, ünlü ve siyasetçi düğünlerinde anlamadığım bir şey daha var.

        Normal vatandaşların nikâhlarında biri gelinin, diğeri damadın olmak üzere iki şahit bulunurken, niye herhangi ünlü ve zengin insanların düğünlerinde 5, hatta 10 şahit olur.

        Ve bu şahitler de ya çok önemli siyasetçiler ya çok ünlü kişiler ya da çok zenginlerdir.

        Bu görüntü çok yanlış anlamalara neden olabilir.

        Zenginseniz, ünlüyseniz veya siyasetçiyseniz şahitliğiniz sıradan vatandaşa göre daha az güvenilir olduğu için çokça şahide ihtiyaç vardır gibi görünür.

        VİDEO HAKEM DE CORTLADI

        YENİ sezonda uygulanacak video hakem uygulamasından umutlu olanlara kötü bir haberim var.

        Almanya ile Şili arasında oynanan Konfederasyonlar Kupası finali gösterdi ki, hakem kötü ise video hakem de kötü.

        Maçın hakemi Maziç, sık sık maçın kontrolünü elinden kaçırdı.

        Pek çok hatalı karar verdi, saha içinde olan pek çok olayı görmedi.

        Tüm bunlara karşın futbola dahil edilen video hakem uygulaması ise hakem rezaletini değiştirmedi.

        Çünkü hakem Maziç, zaman zaman saha kenarına gelip tartışmalı pozisyonları videodan izledikten sonra da hatalı kararlarını göz göre göre sürdürdü.

        Belli oldu ki, hakem iğrençse video hakem uygulaması da hikâye.

        Yanlışta ısrar edeni yanlışından döndürmeye bir video görüntüsü yetmiyor.

        Galiba sonunda orta hakemin üzerinde yetkileri olan bir hakemler kurulunu videonun başına oturtmak gerekecek.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Alışkanlıkların aklın esareti anlamına geldiğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar