Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BEKLENDİĞİ üzere Fatih Terim ile Federasyon arasındaki davada, yargı Terim’in yaklaşık 10 milyon TL tazminat almasına karar verdi.

        Yani Federasyon, Terim’le olan sözleşmesine uymadığı gerekçesiyle bu parayı ödeyecek.

        Karar hukukidir.

        Karar yasaldır.

        Karar hakçadır.

        Ancak...

        Her hukuki görünen kimi meseleler, etik açıdan doğru olmayabilir.

        Bu da bu duruma iyi bir örnektir.

        Terim hukuken haklı, etik açıdan ise haksızdır.

        Bir spor adamına yakışmayacak şekilde hareket etmiştir.

        Bu yüzden de görevine son verilmiştir.

        Parasını istemek, sözleşmeden doğan hakkıdır.

        Ama Türkiye’nin de etik dışı davranışları nedeniyle görevine son verilen bir teknik direktörün, üstüne bir de dava açmasına karşı onun adını stadyumlardan silme hakkı vardır.

        Parası verilmelidir.

        Adı statlardan silinmelidir! Tabii alacağı tazminatı Mehmetçik Vakfı’na bağışlarsa o ayrı.

        O zaman Terim’e edecek lafımız kalmaz.

        Ha bir de unutmadan söyleyeyim.

        Galiba yaşayan kişilerin adlarını bir yerlere vermemek daha iyi olacak.

        Bazen hak etmediklerini gösterecek yanlışlar yapıyorlar.

        ***********

        ARTIRMA SİYASETİ

        BU işler böyledir.

        Sen kazanmak için bir verirsen, bir başkası iki verir, sonra üç veren de çıkar.

        Kızamazsın da.

        1 ile 3 arasındaki fark sadece sayısaldır. İlkesel değil.

        Bir anlamda hamilelik gibidir.

        Az hamilelik olmaz.

        Ya hamilesindir ya değilsindir.

        İster tek olsun, ister ikiz, ister üçüz.

        Sen dersen ki, “Ben vergi borcunu afettim”.

        Sen söz verirsen, “Kaçak katın affedilecek”.

        Sen “Yapanın yaptığı yanına kâr kaldı” diye ilan edersen...

        Bir diğeri de çıkar, “Bankaya olan borcunu da ben affedeceğim” der.

        “Edemezsin” deme şansın yoktur; çünkü sen de bir başka borcu affetmişsindir.

        “Bütçede yeri yok” da diyemezsin.

        Daha önce rakip için, “bütçede mümkün olmadığını” söylediğin şeyi sen yapınca “mümkünleştirmişliğin” vardır sicil kaydında.

        O yüzden artık kimse kimseyi “verici” olmakla ya da “desteksiz vermekle” suçlayamaz.

        Geçen haftalarda da söylediğim gibi, artık Türkiye’de siyaset normalleşmiştir.

        Verme dönemi gelmiş. Hatta “açık artırma” dönemi başlamıştır.

        ***********

        NAMUSLUNUN HAK GASPI

        YUKARIDA da dediğim gibi, bir kez vermeye başladın mı sonu gelmez bunun.

        Siyaset de böyle kötü yola düşer zaten.

        Vere vere...

        Ben ise ezelden beri bu “verme işi”ne karşı oldum.

        Kentleri katledecek olan imar affına ya da bunun imar barışı gibi isimlere saklanılarak yapılmasına.

        Ben namuslu vatandaş hakkıma razı olurken, sen namuslu müteahhit onun bunun hakkını gasp etmezken, hak yiyen affetmeye hep karşı oldum.

        Namuslu vatandaş, işadamı vergisini öderken, ödemeyip affa uğrayana karşı oldu.

        Şimdi de “bankaya kredi borcu olanların borçlarının affedilmesine” karşıyım.

        Onlara getirdiğiniz her af, imar kurallarına uyan, vergisini gününde ödeyen, ayağını yorganına göre uzatan, borcuna sadık kalan vatandaşa yapılmış bir haksızlıktır.

        Oradaki her iyilik, diğer taraftakine yapılmış kötülüktür.

        ***********

        DÜŞÜRMECE

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın seçimlerle ilgili olarak söylediği bir cümle beni çok şaşırttı.

        Erdoğan, muhalefetin hamleleri için yaptığı değerlendirmede, “Bunların derdi beni düşürmek” dedi.

        İktidarın devam etmesi için seçime giren bir muhalefet olur mu?

        Elbette ki dünyanın her yerindeki seçimlerde muhalefettekilerin niyeti iktidarı düşürmektir.

        ***********

        BİRİNDE BİR SEZON BİRİNDE BİR MAÇ

        HAFTA sonu şampiyon Barcelona’nın, Real Madrid ile oynayacağı sezonun son El Clasico’suna gittik.

        Barcelona’nın iki Türk sponsorundan biri olan NEF’in davetlisi olarak.

        Size burada maçı anlatacak halim yok, zaten yeri de değil.

        Ancak şunu anlatmam şart.

        El Clasico’yu 98 bin 700 “seyirci” izledi.

        Taraftar değil de seyirci dememin bir sebebi var.

        Tribünlerde yer alan izleyicilerin yaklaşık 3’te biri Barcelona, hatta İspanya dışından gelen kişilerdi.

        Bir maç değil, “bir olay izlemek” için oradaydılar.

        Taraflardan herhangi biriyle bir alakaları yoktu.

        Ve bu izleyiciler maç biletlerine 70 Euro ile 5000 Euro arasında değişen fiyatlarda para ödediler.

        Barcelona’nın sadece bu maçtan elde ettiği hasılat 40 milyon Euro civarında.

        Barcelona’nın bu tek maçlık hasılatı, Türkiye’de üç büyüklerin 1 yıllık gişe hasılatı ya da tribün hasılatıyla neredeyse hemen hemen aynı.

        Yani Barcelona 3 maçta, Galatasaray ya da Fenerbahçe’nin veya Beşiktaş’ın bir yıllık toplam bütçesi kadar gişe geliri elde ediyor.

        Üstelik bu üç takımdan daha iyi yönetildikleri de kesin.

        ***********

        CAHİL LİDER TEHLİKEDİR

        DÜNYANIN sorunu, giderek seviyesi düşen ve giderek daha cahili gelen liderler.

        Bu cahil liderler gereksiz sorunlardan başka bir şey üretmiyorlar.

        Örnek mi?

        Fransa Cumhurbaşkanı Macron.

        Öylesine cahil, öylesine bilgisiz, öylesine ilgisiz ki, “Kuran yeniden yazılsın, daha barışçı bir hale getirilsin” diyor.

        Cehaletin bu kadarı ancak eğitimle olur.

        Macron da özel bir eğitimden geçmiş olmalı.

        Bir dinin kutsal kitabının değiştirilemeyeceğini...

        Hele hele Kuran’ın İncil gibi insan eliyle sonradan yazılmış bir kitap değil, Müslümanlar için vahiy yoluyla indirilmiş “Allah kelamı” olduğunu...

        İslam dünyasının Kuran’ın 1400 yıldır tek kelimesinin bile değişmemiş olmasından gurur duyduğunu ve bunun böyle kalması için uğraştığını...

        Dahi bilmiyor.

        Ülkesinde milyonlarca Müslüman vatandaşı olan bir liderin bu denli cahil olması, dünya için tehlikedir.

        Bilesiniz!

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Kabalık ile eşitliği birbirine karıştırmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar