Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Size net bir şey söyleyeyim.

        Kardak krizi denilen olay bugün yaşansaydı, burnumuzun dibindeki Kardak Kayalıkları Yunanistan toprağı olmuştu.

        Genç okurlar hatırlamaz belki, detayına çok girmeden hatırlatayım.

        1996 yılı başında bir Türk gemisi Kardak kayalıklarında karaya oturdu.

        Yunan Sahil Güvenliği gemiye yardım teklif etti.

        Türk gemisi Türk karasularında olduğunu söyleyerek yardımı reddetti.

        Yunanistan, Kardak’ın kendi karasularında olduğunu iddia etti.

        Bu diplomatik tartışma sürerken Yunan Antenna televizyonu yakındaki bir Yunan adasının belediye başkanını ve papazını da yanına alarak Kardak’a Yunan bayrağı dikti.

        Bir gün sonra Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürü Uğur Cebeci bir helikopter kiralayarak Hürriyet İzmir Bürosundan gazetecileri adaya yolladı ve Yunan bayrağını indirtip, yerine Türk bayrağı çektirdi.

        Ertesi gün Yunanistan adaya asker çıkardı.

        Bir gün sonra birkaç yüz metre ilerdeki bir başka kayalığa Türk komandoları çıktı. Ve Türkiye sert tepki gösterdi.

        İki ülkenin donanmaları daracık bir alanda karşı karşıya geldiler. Türk gemiler Yunan gemilerini bölgeden kovaladı.

        Ve bir gün sonra Yunan askerleri pılılarını, pırtılarını toplayarak çekip gittiler.

        Yunanistan yine benzer oldubittilerle Ege’de alan kazanmaya devam ediyor.

        Anlaşmalar gereği askersiz olması gereken ve asker çıktığı anda Yunanistan’ın kaybetmesi gereken Meis Adası’na Yunanistan epeydir asker yerleştirmişti.

        REKLAM

        Bu durumda bu adanın Yunanistan’daki hakları kayboluyordu. Türkiye’nin sessizliği sonucu Meis’de bir Yunan oldubittisi süregitti.

        Ama yetmemiş olacak ki, Meis’in hemen yakınında ve Türkiye’ye ait olan Karaada’ya Yunanlılar asker çıkardı.

        Ne yazık ki bu duruma sessiz kaldık.

        Kardak krizi iyi ki şimdi olmamış demem de bu yüzden.

        Toptancılık

        Toptancılık
        0:00 / 0:00

        Erol Mürtercimler dostum, imam hatiplilerle ilgili son derece hatalı bir şeyler söyledi.

        İmam hatiplileri haklı olarak kızdırdı.

        Tepkiler üzerine de üniversitedeki çok sevdiği görevinden istifa etti.

        Sevgili Mütercimler, yüzde yüz hatalıydı.

        Böylesine toptancı, böylesine genellemeci tavırlar asla ve asla doğru olamaz.

        İmam hatipli olmayanlar dinsizdir demek veya Galatasaray Liseliler haindir demek ne kadar ayıpsa, imam hatiplere böyle bir toptancı yaklaşımda bulunmak da aynı oranda ayıptır.

        Ahlaksız da hain de, din istismarcısı da, hırsız da her yerden çıkar.

        Türkiye ortalaması ne ise imam hatip veya normal lise ortalaması da üç aşağı beş yukarı odur.

        İmam hatipler ne diğer liselerden daha temizdir, ne de daha kötü durumdadır.

        Önemli olan aklı, bilgiyi, adabı, dürüstlüğü öne çıkarmaktır.

        Bunu da lisenin, kurumun, şehrin, semtin adıyla sınırlamamaktır.

        Tabii Mütercimler’e tepki gösterenlerin büyük bölümünün bazen bir semti, bazen bir kenti, bazen bir okulu aynı toptancı yaklaşımla suçlayıp karalayanlar olduğunu da görmüyor değiliz.

        Ama onların ayıbı, Erol Mütercimler’e de aynı ayıbı işleme hakkını vermez!

        Gazetecilik

        Gazetecilik
        0:00 / 0:00

        Bir okur sormuş.

        “Abi Arap Birliği kararlarını reddetmişiz ama kararların ne olduğunu bilmiyoruz. Bu Arap Birliği bize ne yaptı ki?”

        Son günlerde sürekli birilerini kınadığımız hatta milleti kınama manyağı yaptığımız için Arap Birliği’ne de reddiye yaptığımız gözümden kaçmış.

        Şöyle bir baktım; evet Arap Birliği kararlarını reddetmişiz, tanımadığımızı söylemişiz.

        Ama kararlar ne bilmiyoruz!

        Çünkü tepkimizi ballandıra ballandıra duyurmuş medyamız, tepkiye neden olan kararları duyurmamış bile.

        Türkiye aleyhine olduğunu düşünmüşler, iktidarı kızdırırız korkusu ile Arap Birliği’nin Türkiye ile İran’ı Arap ülkelerinin içişlerine karışmakla suçlayan kararını duyurmamışlar.

        Ama Türkiye’nin Arap Birliği’ne kararını hemen duyurmuşlar.

        Buna da gazetecilik demişler.

        1 kendine 3 devlete

        1 kendine 3 devlete
        0:00 / 0:00

        Kamunun makam otomobili merakı vatandaşı kızdırıyor.

        Hele hele otomobil alımındaki vergilerin iyiden iyiye uçup yüzde 220’ye kadar çıktığı bir ortamda vatandaşın otomobil alma hayali giderek çöldeki bir seraba dönüşürken kamunun bitmek bilmeyen makam otomobili açlığı herkesin tepki göstermesine neden oluyor.

        Ancak bu durumun suçlusu kamu değil.

        Bu tamamen vatandaşın suçu.

        Yeni vergilerle beraber “Bir otomobil kendine al üç otomobil de devlete almış ol” demeye başlayınca herkes, yüksek bürokrasi bunu ciddiye aldı.

        “Bak vatandaş bize otomobil almak için kendine otomobil alıyor” diye düşünmeye başladı ve makam otomobillerini uçurdu.

        Şimdi vergilere bir zam daha gelirse siz esas o zaman bakın makam otomobili çılgınlığına.

        Çıkarırsın, çıkarırsın

        Çıkarırsın, çıkarırsın
        0:00 / 0:00

        Cübbeli Ahmet’i ekrana çıkarmam diyen Ahmet Hakan bir kez daha Cübbeli’yi ekrana çıkarttı.

        Bir kez söyleyeyim çıkarmasına bir şey demiyorum.

        Sadece çıkarmam demesine gülüyorum.

        Çünkü neyi yapmam dese mürekkebi kurumadan yapıyor.

        Sizce de eğlenceli değil mi bu durum!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Başkasına hak görmediğimizi kendimize de hak görmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar