Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KAMYON terörü ile baş etmenin imkânsızlığını artık anlamış bulunduğum için dünden beri teröristleri nasıl "daha az tehlikeli" hale getiririzin peşindeyim.

        Hem yolları, hem trafiği, hem de kendilerinden küçük araçları ve birbirlerini tarumar etmeye hazır haldeki bu kamyonlar yeterince tehlikeli değillermişçesine, bir de kasa uzatma, dingil ekleme gibi ek öldürücü silahlarla donatılmaları, bu araçlarla herhangi bir şekilde karşılaşan diğer araçları birer tabut haline getiriyor.

        Dün, bu kamyonların verdiği zararı bir nebze de olsun azaltabilmek ve en azından ölümlü kazaların oranını düşürebilmek için bu kamyonlara "alçak tamponlar" önerdim.

        Allah biliyor ya, hiçbir tepki almadım.

        Ne Emniyet'ten ne Ulaştırma Bakanlığı'ndan.

        Okurlardan gelen desteğin ise haddi hesabı yok.

        Bugün Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın görmesi umuduyla birkaç fotoğraf koyuyorum bu köşeye.

        Medeni ülkelerde kamyonların öldürücülüğüne karşı alınan basit önlemlerin fotoğraflarını...

        Düşürülmüş arka tamponlar ve yandan çarpmalara karşı yan koruma bariyerleri pek çok Avrupa ülkesinde "mecburi".

        Mecburi olmanın ötesinde "insani".

        Türkiye'de son 10 yılda yapılan duble yollarla kaza sayısında bir düşüş olduğu kesin.

        Yollarımızın yavaş yavaş Avrupa standardını yakalamakta olduğu da aşikâr.

        Ancak bu yollarda artan hızın kazaları daha ölümcül hale getirdiği de belli.

        Yollarımızdaki kamyon çokluğu ve ölümlü kazalardaki ağır vasıta payı göz önüne alınırsa bu basitönlemlerle ölümlerin azalacağı kesin.

        Bunun için ne yasaya gerek var ne de Anayasa'ya.

        Bir yönetmelik değişikliği yeter.

        50 bin kişi daha ölsün

        BAZI okurlardan serzenişler, sitemler ve hatta bazen hakaretler geliyor.

        "Binlerce insanımızın ölümünü unutup terörle uzlaşmaya çalışıyor, buna destek veriyorsunuz."

        Haklısınız.

        Terörün bitmesi için yapılan arayışlara destek vermeyelim.

        Hatta bazıları gibi karşılıklı hassasiyetleri kaşıyalım ki, önümüzdeki 30 yılda bir 50 bin kişi daha ölsün ve Türkiye'nin beli doğrulmasın. Sonunda da bu ülke bölünsün.

        Amacınız bu mu?

        Benim ki değil, kusura bakmayın.

        Ben, bu ülkenin gençleri ölmesin istiyorum.

        Ayıp mı bu?

        Bence değil.

        Öyle bazıları gibi Türklükten falan istifa etmeye de niyetim yok.

        Ne ben Türklükten istifa ederim, ne de bir başkasının etnik kimliğinden istifa etmesini isterim.

        Nasıl ki, kimse bana "Türklükten istifa et" diyemezse ve diyen küfürü yerse, ben de başkasına aynı şeyi söyleyemem.

        Gerek de yok ki buna.

        Herkes kendi olacak.

        Hep birlikte olacağız.

        Bu yüzden terör bitsin diye en küçük bir umuda bile destek veriyorum.

        Türklükten istifa edenler bu barış arayışından rahatsızlık duyuyorlar.

        Merak etmesinler yalnız değiller. Aynı şekilde rahatsızlık duyan Kürtler de var. Onların da söylediği aynı: "Niye vazgeçiyoruz. Ne aldık ki!"

        Eğer bu terör meselesi bu duygulara rağmen çözülecekse ben memnun olurum.

        Çünkü adil barışlar ya iki tarafın da memnun olduğu ya da iki tarafın da başta memnuniyetsiz olduğu uzlaşmalardır.

        Benden size tavsiye, kimse hiçbir yerden istifa etmesin.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Popülizm adına kan istemediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar