Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        900 milyon dolara yakın bir bedelle kamu tarafından özelleştirilen İDO’ya, kısa bir süre kamudan verilen “bedava” izinle rakip çıkarılmasının haksız rekabet ve bundan sonra yapılması muhtemel her türlü özelleştirme için kötü bir emsal olduğunu yazdım dün.

        Dedim ki: “Elbette rekabet olacak ama haksız rekabet olmasın. İDO’ya rakip hat kuran şirkete de keşke ihaleyle bu hattı satsaydınız.”

        Maliye dün bir yanıt yolladı.

        Aslında yanıtta bilmediğim bir şey yok.

        Maliye diyor ki: “Bu şirket kıyının hemen arkasındaki bir araziyi alarak burada liman kurmak istedi. Yasa gereği, bu arazinin denizle birleştiği yerdeki kamu arazisini biz onlara belirlenen koşullarla kiralamak zorundaydık. Bu yüzden kiraladık. İhale yapmamız gerekmiyordu.”

        Maliye bir ölçüde haklı.

        Ama daha iyi anlamanız için biraz geriden başlamam gerekecek.

        Hikâye, İDO’nun özelleştirilmesinden önce başlıyor.

        Kısa bir süre önce İDO’ya haksız rakip olarak Eskihisar-Topçular hattında kamuya hiçbir bedel ödemeden arabalı vapur seferi yapmaya başlayan Negmar’ın bu işle ilgili girişimi yeni değil.

        Yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor.

        O dönemde içinde Sedat Peker’in de ortak olduğu bu şirket, Eskihisar iskelesinin yakınında, ancak denizle buluşmayan bir alanı kiralayarak burada liman yapmak istediğini söylüyor ve Milli Emlak’a ait kıyıdaki araziyi de kiralamak için başvuruyor.

        Ancak iş olmuyor. İDO’nun sahibi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İzmit Belediyesi ile anlaşıyor.

        İzmit Belediyesi böyle bir hatta ihtiyacı olmadığını söylüyor ve burada İDO’ya rakip bir işletmenin hat kurması engelleniyor.

        İDO’nun özelleştirilmesi sırasında da İzmit ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri arasında yapılan bir protokolle İzmit Belediyesi’nin buradaki deniz taşımacılık hakları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devrediliyor.

        İDO da sorunsuz bir şekilde özelleştiriliyor.

        Ancak aradan bir süre geçince, birdenbire İzmit Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yaptığı bu protokole uymamaya karar veriyor.

        Bu arada Negmar daha önce iptal edilen lisansını yeniden alıyor, daha önce iptal edilen arazi tahsisini yeniden yaptırıyor ve en önemlisi de Eskihisar-Topçular arasında taşımacılık yapması için İzmit Belediyesi’nden bir UKOME kararı çıkartıyor.

        Ve İDO’ya karşı rakip olarak beliriyor.

        Burada mesele şu:

        Bu hat madem açılacaktı, neden özelleştirme öncesi açılması engellendi de özelleştirme sonrası izin verildi.

        Verilmesinde bana göre bir mahzur yok ama neden “bedavaya” verildi.

        İzmit Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devrettiği bu hakkını neden şimdi protokole aykırı olarak kullanma kararı aldı.

        Elbette ki rekabet olacak, bu rekabet hizmet kalitesini ve fiyatları olumlu yönde etkileyecek.

        Ama bu kadar değerli bir taşıma hattı neden İzmit Belediyesi tarafından “İHALESİZ” bir şekilde Negmar’a verildi?

        Kamunun kasasına girmesi muhtemel büyük bir meblağdan niye vazgeçildi?

        Eskiden de yazardım

        GEÇEN hafta Başbakan Erdoğan basının artık daha özgür olduğundan söz ederken “Eskiden bunları yazabiliyorlar mıydı?” diye bir çıkış yaptı.

        “Medya eskiden yazamadıklarını şimdi yazabiliyor” dedi.

        Başkalarını bilmem ama kendi adıma konuşabilirim.

        “Eskiden de yazıyordum.”

        Hem de çok daha sert eleştiriler yazabiliyordum.

        Köşe yazmaya başladığım 1990’ların başından bu yana herkesi ve her şeyi eleştirdim.

        Rahatça mı eleştirdim.

        Asla.

        Ama eleştirdim.

        Tüm hükümetleri, başbakanları, bakanları, asker ve sivil bürokratları.

        Hepsini.

        Rahmetli Bülent Ecevit hariç gelmiş geçmiş tüm başbakanlarla defalarca davalık oldum.

        11 kez “hükümetin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etmekten” bakanlık emri ve izniyle Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım.

        3 kez çalıştığım gazetelerin sahiplerine “Bunu kovun” denildiğini duydum. Yalan mı doğru mu bilemem.

        Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı iken televizyona Demirel’i “kaçakçılıkla” suçlayan bir uyuşturucu baronunu bile çıkardım.

        3 kez Genelkurmay başkanlarıyla, 7 kez kuvvet komutanlarıyla mahkemelik oldum.

        Hemen hemen tüm YÖK başkanlarıyla karşılıklı davaya çıktım.

        Avukatlarımın verdiği bilgiye göre, yazılarım nedeniyle hakkımda 7000 civarında dava açılmış.

        Bu davaların yüzde 99’unu kazandım.

        Program yaptığım televizyonlar benim yayınlarım yüzünden 4 kez kapatıldı. Defalarca uyarıldı.

        Ama benim için gazetecilik böyle bir şey

        Hep yazdım.

        Biliyorum eski hızımda değilim.

        Belki yaştan, belki de taşıdığım sorumluluktan artık daha dikkatli yazıyorum.

        Ama hep yazdım.

        Daha da yazacağım inşallah!

        Viagra, avukatlara yaradı

        81 yaşında bir adamın, kendisinden 30 yaş kadar genç eşini aldattığını bundan 30 sene önce gazeteler yazsaydı herkes ağzıyla değil başka yeriyle gülerdi bu “yalan” habere.

        Bugün ise vakayı adiye oldu bu haberler.

        Hatta “azgın teke” sendromu diye literatüre bile yandan da olsa girdi bu durum.

        “Niye?”si malum.

        Artık erkekler unlarını eleyip eleklerini asmıyorlar.

        Tam aksine yaşlandıkça elekleri ellerinde gezmeye başlıyorlar.

        “Daha ne kadar yaşayacağız ki” aceleciliği içinde, fütursuzca oradan oraya koşuyorlar.

        Çocuklar, aile, mal mülk gibi dertler de artık geride kaldığı için iyiden iyiye rahat azıyorlar.

        Tüm bunların sorumlusu ise Viagra ve türevi ilaçlar.

        Bu ilaçlardan fayda sağlayan iki grup var.

        Erkekler ve boşanma avukatları.

        Ve hatta belki de kadınlar.

        Yakında çişini tutamayacak hale gelecek yaştaki kocalarından “hiçbir vicdan azabı duymaya gerek kalmadan” kurtulan kadınlar.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Konuşarak ikna etmenin kavga ederek ikna etmekten daha kolay olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar