Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HABERTÜRK’ün “genetiğiyle oynanmış mısırdan üretilen şeker şurubu” hakkında yaptığı haberler, ilgili birimlerde gereken yankıyı yaptı.

        Yayınlarımız üzerine Sağlık Bakanlığı’ndan aradılar.

        Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çol, her zamanki duyarlı tavrıyla konunun üzerine eğildiğini gösterdi.

        “Yayınlarınız bizim için çok olumlu oluyor” dedi ve anlattı:

        “Bir süre önce Bilim Komisyonu’muzu topladık. Hepsi konusunda yetkin profesörlerden, uzmanlardan oluşan bir kurul. Bu kurul sadece ve sadece sizin üzerinde hassasiyetle durduğunuz ‘fruktoz’ kullanımıyla ilgili toplandı. Bunun için belirli kriterler koymak, üretimi ve kullanımının nasıl olacağını belirlemek için. Bilim Komisyonu bu konuyu en ince detayıyla ele alabilmek için uzmanlardan oluşan bir kurul oluşturma kararı aldı. İlk toplantıda bu konudaki yetkin isimler belirlendi. Şimdi 8 Şubat’ta yeniden bu isimlerle toplanılacak.

        Konunun derinlemesine inebilecek uzmanlar, mesela çocuk endokrinoloğu, çocuk beslenme uzmanı, çocuk doktoru gibi uzmanlık dallarına sahip olan profesörler ve bu konuyu daha önce bilimsel olarak incelemiş, makale yayınlamış kişiler kurulda yer alacak.

        8 Şubat’ta yapılacak bu toplantıdan belirli kriterler çıkacak. Biz de bunu değerlendirip Tarım Bakanlığı’na görüş vereceğiz.”

        Genel Müdür Seracettin Çol’a bu işin arkasında uluslararası kartellerin olduğunu, bunların güçlerini kullanarak bilimsel saptırmalar yaptırdığının bilindiğini hatırlattım.

        “Biliyoruz. Zaten kurulu oluştururken de çok dikkatli olduk bu konuda” dedi. Çol’a bu konudaki şahsi fikrini de sordum.

        “Aslında çok da komplike bir durum yok” dedi:

        “Avrupa Birliği ne yapıyorsa biz de en azından bunu yapabiliriz. AB standartlarını sordum. Çelişkili bilgiler geldi. Şimdi ilgili yerlerden AB standardı hakkında bilgi gelecek. Tam ve doğru bilgi. Biz de en azından AB standardı neyse onu uygulamalıyız diye düşünüyorum.”

        Çol’a bu konunun önemini anlattım.

        “Çoğunlukla çocukların tükettiği gazlı içeceklerden, bisküviye ve daha beteri çocuk mamalarına kadar fruktoz kullanılıyor. Ciddi bir sıkıntı bu” dedim.

        Farkındaydı, “Biliyorum. O yüzden komisyonda çocuklarla ilgili uzmanlık dallarına ağırlık verdik” dedi.

        Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu kurulun bu konuda vereceği kararı, yani 8 Şubat’ı sabırsızlıkla bekliyorum.

        Arılara bile fruktoz

        ANG Vakfı Arıcılık Danışmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet İnci, ilginç bir bilgi yolladı. Fruktoz denilen ve genetik değişime uğratılmış mısırdan üretilen sözde şekerin nerelere kadar sirayet edip sağlığımız üzerinde nasıl bir “görünmez tehlike” oluşturduğunu görmemiz açısından önemli bir bilgi. Bakın ne diyor İnci: “2000’li yıllardan önce ağırlıkla çam balı olmak üzere yıllık bal ihracatımız 67 bin tonlar civarında iken, 2002 yılında ihracat aniden patladı ve 18 bin ton oldu; 2003 yılında ise 22 bin ton. Herkes bal ihracatı patladı diye sevinirken, biz arıcılar bu kadar balın nereden çıktığına akıl erdiremedik. Avrupa’ya ihraç edilen balların mısır şurubu olduğunun anlaşılmasıyla bu ürünler 2003 ve 2004’te iade edildiler. Bu şuruplar iç piyasaya verildi ve Türk halkı bu şurupları bal diye yedi. 2005 yılında skandalın medyaya yansımasıyla Tarım Bakanlığı iç piyasadan aldığı 80 bal örneğini analiz ettirdi ve 70 bal örneğinde nişasta şurubu buldu. Ne yazık ki Türkiye artık bal ihraç edemiyor. Şurup firmaları bu kez arıcılara yöneldiler. Üniversitelerden aldıkları ‘arı beslemede kullanılır’ raporlarıyla yılda 10 binlerce ton, F-85 ve F-45 nişasta bazlı fruktoz şuruplarını, arı yemi adıyla arıcılara servis ettiler. Ancak bu şuruplarla beslenen arılar ölmekteler. Halen yıllık 5 bin ton mısır şurubundan yapılan arı kekleri arıcıya servis edilmekte ve arılar ölmekteler. Diğer yandan iç piyasada mısır şurubunun bal diye pazarlanması o kadar kârlı ki, şurup erbapları her türlü yolu denemekteler. Şurubun kilosu bir lira mertebesinde, balın kilosu en az 8-10 lira. Yani şurubu bal diye satabiliyorsanız veya bala karıştırıp satabiliyorsanız kârınız 8-10 kat.” Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce İngiltere’de arılar ölmeye başlayınca “Arılar ölürse insanlık biter” denmişti. Bizde galiba zaten bitmiş.

        Defne’nin ölümü ve...

        DEFNE Joy Foster’in ani, garip, üzücü ve sarsıcı ölümü dünün konusuydu. AHT Genel Müdürü Ramazan Kurnaz cepten arayıp haberi ilettiğinde daha gün ağarmamıştı. Yatağa oturdum ve düşündüm. Aklımdan çok şeyler geçti. Bildiğim kadarıyla Foster, gece hayatına olan düşkünlüğünden kurtulmak, belki de daha doğru tabiriyle “arınmak” için birkaç yıl önce Çanakkale’nin bir kıyı kasabasına taşınmıştı. Bebeğini de orada yapmıştı. Sonra dönüp İstanbul’a geldiler ve eski hayatına geri döndü. Düşündüm. Acaba o kıyı kasabasında kalsa ve orada hayatını kaybetse kim hatırlayacak, kim haber yapıp verecekti. İstanbul’a döndüğü, çok izlenen bir yarışmada star olduğu için birdenbire ölümü herkesi üzdü, kitleleri etkiledi. Ama kim bilir belki de dönmeseydi, bunlar başına gelmeyecekti. Hayatta olacaktı. Yaptığımız seçimler çok önemli. Bazen yaptığımız anda düşündüğümüzden çok...

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Elindeki kuşun değerini bilmeyenlerin daldaki kuşa bakarken önünü görmeyip düşebileceğini anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar