Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ESENYURT’ta bir çadırda 11 kişi öldü.

        Köyünden, evinden, ailesinden, ana babasından, eşinden, çocuğundan kopup gelmiş 11 kişi.

        Doğru düzgün yerlerde barındırılmadıkları için, insani koşullarda çalıştırılmadıkları için öldüler.

        Tuzla’da armatörlere gemi, zenginlere yat yaparken ölenler gibi, kot taşladıkları için ölenler gibi.

        Türkiye’nin tüm garibanları gibi.

        Türkiye iş kazalarından ölümlerde ne durumda biliyor musunuz?

        Ben bilmiyordum.

        Ali Tezel’e sordum.

        Dünyada 3. sıradayız.

        Yok yok iyi yönden değil.

        İş kazasında vatandaşlarını bizden daha çok öldüren iki ülke var üzerimizde.

        Avrupa’da ise rakip tanımıyoruz.

        Birinciyiz.

        Hiçbir Avrupa ülkesi, bizim kadar çok işçisini öldürmüyor.

        Durum vahim.

        Vahim durum acil önlem gerektirir değil mi?

        Doğru düzgün yönetilen ülkelerde evet.

        Bizde ise İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası bile yok.

        Evet yanlış okumadınız.

        Bırakın daha iyi bir yasa çıkarıp ölümleri azaltmayı, daha yasası bile yok.

        Yukarıda Allah var, Bakanlık çalışıp bir yasa hazırlamış.

        İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası adı altında bir yasa.

        Yasa hazırlanmış ama kimse ilgilenmemiş.

        İlgilenen olmadığı için de Meclis’te bekliyor.

        Bir gün birinin aklına gelir de “Ulan böyle bir yasa hazırlığı vardı. Şunu halledip genel kurula getirip yasalaştıralım” der diye.

        Ama kimsenin aklına gelmediği için yasa rafta bekliyor.

        İşçi çadırda ölüyor.

        Çadırda ölmezse tersanede ölüyor.

        Tersanede ölmezse atölyede ölüyor.

        İnşaatta ölüyor.

        Sonra “büyüklerimiz” çıkıyor.

        Hakan Şükür’ün deyişiyle “bilen büyüklerimiz” ve “Kimse merak etmesin. Ölen işçilerimizin ailesine maaş bağlanacak, tüm haklarını alacaklar” diyor.

        Ama yasa orada bekliyor.

        “Önemli olan bu insanların ölüm riskini en aza indirecek bir yasa çıkartmak” diyen olmuyor.

        4x3 yasası 30 dakikada çıkıyor.

        İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 2 yıldır kimsenin aklına bile gelmiyor.

        İsrail, İran'ı vurursa Türkiye ne yapacak?

        GEÇEN hafta "İsrail, İran'ı ne zaman vuracak?" diye yazdım.

        Bizim yazının üzerinden 24 saat geçti, "ne kadar doğru yazdığımız" ortaya çıktı.

        Dünya basını, Obama-Netanyahu görüşmesinin perde arkasını aktardı.

        Tam da bizim dediğimiz gibi.

        Obama, "Seçimden sonra vurun, yardım edelim" demiş.

        Netanyahu da "Tamam ama bu arada siz de bize yeni teknoloji silah aktarın" talebinde bulunmuş.

        Merak etmeyin aktarılmıştır.

        Benim yazıdan sonra pek çok kişi, "İyi yazmışsın da Türkiye bu denklemin neresinde?" diye sordu.

        Yazayım.

        Aslına bakarsanız bu konuyla ilgili ilk yazım 2000'lerin ortasında.

        "AK Parti hükümetine ABD desteği, İran'a yapılacak bir operasyona kadar sürer. Bu operasyonda hükümet çok sıkışır. Destek verirse Türkiye'deki konumunu, destek vermezse Batı'yla olan ilişkilerini kaybeder" demiştim.

        Yanlış hatırlamıyorsam yazının başlığı da "Zurnanın zırt dediği yer" gibi bir şeydi.

        Şimdi şu kadarını söyleyebilirim:

        "Zurna artık zırt demeyecek."

        Türkiye, İran'a karşı yapılacak bir operasyonda safını seçti.

        Bu saf "ABD nerede duruyorsa orası"dır.

        Türkiye bu konuyla ilgili olarak geçen yıl bir "test" yaptı.

        Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki İran'a yaptırım kararı oylamasında İran'ın yanında yer aldı.

        Türkiye bu tavırla Amerikan yönetimini test etmeyi amaçlıyordu.

        ABD'nin mutlaka bir tepkisi olacaktı, ama bu tepki hangi doz ve hangi düzeyde olacaktı?

        Taşınabilir bir tepki halinde Türkiye, İran'ın yanında yer almaya devam edecekti.

        Çok sert bir tepki halinde İran'a yüz çevrilecekti.

        Türkiye bu testi yapmakta haklıydı.

        Çünkü İran'a yönelik bir İsrail hava harekâtı, Ortadoğu'da çok ciddi gelişmelere neden olabilecek bir olaydı ve bölgedeki huzuru uzun bir süre için çok ciddi şekilde bozacaktı.

        Bu yüzden Türkiye, İran'ın yanında durarak sorunun "bombasız" çözülmesini istiyordu.

        Ancak İran bu konuda Türkiye'ye yeterince destek vermediği için bu çözüm yolu tıkanıyordu.

        Türkiye yine de şartları zorlamak için ABD üzerinde bir test yaptı.

        Ancak bu testten ortaya çıkan sonuç, Türkiye'nin tavrını gözden geçirmesine neden oldu.

        Çünkü ABD'nin, Türkiye'nin BM'de İran tarafında yer almasına tepkisi beklenenden çok sertti.

        Bunu Başbakan Erdoğan, Kanada'da bizzat gördü.

        Gördü ve Türkiye politikasında çok hızlı ve çok ciddi bir değişikliğe gitti.

        Kanada'da ne olduğunu da yarın anlatalım.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Cebir bilmeden dış politika yapılmayacağını anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar