Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİZE bir başka gazetenin yazarından bir yazı alıntıladım. Önemli bölümlerini.

        Şimdi sizden ricam, bu yazıyı okuyun ve bu yazıyı kaleme alan yazarın "hangi gazetede yazdığını" ya da bu yazının hangi gazetenin sütunlarında yer bulduğunu tahmin etmeye çalışın.

        Üç hakkınız var. Bakalım bulabilecek misiniz?

        İşte o yazı:

        "Hiç kimsenin, 'Yok şundan oldu; yok bundan oldu... Yok şunlar kışkırttıydı; yok bu kışkırttıydı...' demeleri meseleyi halletmiyor. Bunlar sadece durum tespitinden ibarettir.

        'Dediğin doğru da, bir işe yaramıyor' fıkrasındaki gibi.

        Bir şey yaşadık; yaşıyoruz... Bunu pek çok boyutuyla tartışabiliriz ama üzerinde en çok durmamız gereken husus, iktidar ve muhalefet olarak 'olayı okumak' ve bundan dersler çıkarmaktır.

        Yeni muhalefet 20. yüzyıl kuşaklarının anladığı mânâda bir muhalefet değildir. Bu muhalefet tek renkli değil; çok renkli ve heterojen bir muhalefettir. İktidar, yakın zamanlara kadar 'zamanın ruhu'nu okuyarak ayakta kalmıştı. Bu okuma bu kuşakları yetiştirdi. Yani, oluşan muhalefet bile, bu iktidarın sağladığı imkânların sonucudur. Şimdi zamanın ruhu değişti. İktidarın, artık yeni zamanın ruhunu okuması lazımdır. Yeni zamanların ruhunda, artık demokrasi seçim sandıklarına sığmayacak bir hacme kavuşmuştur.

        Bundan böyle, 'seçimden seçime demokrasi' değil, 'her an demokrasi' çağı başlamıştır. Eskiden tartışılıp konuşulan 'uzvî-bünyevî-organik' demokrasi, bir 'level' daha yükselecek ve 'aktif/eylemsel demokrasi' aşamasına gelinecektir.

        Demokrasideki yeni 'level'ı yeni kuşak gençler başardı ama tuhaftır, bu gençler ne başardıklarının farkında değiller. Çünkü onları eyleme çeken, seviyeli ve nitelikli bir bilinç değil, güdüleridir.

        Şayet 'eylemsel demokrasi' kavramının içi nitelikli bir şekilde doldurulmazsa, kolay bir şekilde 'lümpen demokrasi'ye dönüşebilir. İktidar, oluşan belirsizliği fark edip sokakların dilini etkin bir şekilde okumalı ve demokrasiyi lümpenleşmekten kurtarıp 'eylemsel demokrasi' aşamasının oluşması için ortamlar hazırlamalıdır.

        Muhalefet ne dersi çıkarmalı?...

        .....

        Kim ne derse desin, sevgili Erdem Yeter'in dediği gibi, bundan kelli anamuhalefet Taksim'dir...

        Eylemlere bakıp hazır esen rüzgâra yelken tutma kolaylığı şeklinde tezahür eden muhalefet, ilkesiz ve kendi zaafını itiraf eden bir muhalefettir.

        Bu eylemlerin sevindirici bir tarafı da Türkiye'de artık darbeciliğin öldüğünün sağlamasının yapılmış olmasıdır. Günlerdir bizleri sadece slogan ve tencere-tava sesleri rahatsız ediyor; tank sesleri değil. Bu bile iktidarın başarısını gösterir.

        Poliannacılık oynamayalım ama bütün bunlar polisin müdahalesinden sonra gelişti. Polis müdahalesi, muhalefet boşluğunun fiilen anlaşılmasında ve 'eylemsel demokrasi'ye geçişte katalizör işlevi üstlenerek algı gücünü hızlandırıp netleştirmiştir.

        Ne demişler: Her şerden bir hayır doğar...

        Merak da etmeyin; iktidar düşmez."

        Bu yazıyı niye iktibas ettim diye soracak olursanız.

        Üç aşağı beş yukarı benzer şeyleri ben de dahil pek çok yazar yazdık, yazmaya çalıştık.

        Ama bu yazı, bu eylemi yapanların "mesajlarını ilettiklerinin" ispatıdır.

        Evet söyleyin bakalım.

        Bu yazı hangi gazetede yayınlanmış olabilir?

        Muhalefet de Gezi'den ders çıkarmalı

        GÜNLERDİR "Gezi'nin ne anlattığını" iktidarın anlayıp anlamadığını konuşuyoruz.

        Görünen o ki, iktidar anlamış.

        Ve görünen yine o ki, iktidarın Gezi'yle ilgili söylemi ile eylemi aynı olmayacak.

        Mesajı aldıklarını sözle değil, eylemle gösterecekler.

        İnşallah!

        Peki Gezi eyleminden bir şeyler alması gereken sadece iktidar mı yoksa siyasetin bütün kanatları mı?

        Muhalefet, Gezi'den çıkan mesajı algıladı mı?

        CHP anladı mı acaba?

        Çünkü mesajın bir bölümü de CHP'ye idi.

        Gezi eylemcileri CHP'ye, "Sen ilkel bir muhalefet yapıyorsun. Modern muhalefeti öğren. Bırak geçmişin söylemlerini. Bizi iktidar anlamıyor ama siz de anlamıyorsunuz" demedi mi?

        Ya Bahçeli ve MHP'si.

        Bahçeli, "Biz bu işte yokuz" derken Gezi Parkı'nda "çiçek çocuklar"la yan yana durup bozkurt işareti yapan ve aynı şarkıyı söyleyen yüzlerce "ülkücü" vardı.

        MHP'nin de "çağı yakalamaktan aciz bir yönetime" sahip olduğu Gezi'yle iyice ortaya çıktı.

        Evet, iktidar Gezi'den "çoğunlukçuluk değil çoğulculuk" dersi çıkarmalı ama muhalefetin çıkarması gereken dersler daha önemli.

        Çünkü "gerçek muhalefet" Gezi'yle olamaz.

        Gezi tipi muhalefetle Meclis'te olur.

        Eylemci ve annesi

        BİR arkadaşım yollamış.

        Gezi eylemcisi bir anne ile evladının son 10 gündeki telefon görüşmelerindeki evrimi:

        1. gün: Eyleme gidersen sana emeklerimi helal etmem.

        2. gün: Dün gittin tamam ama bugün artık evinde otur.

        3. gün: Provokatörler varmış, onlara dikkat et. Fazla ön taraflara yaklaşma.

        4. gün: Bak internetten biber gazına karşı bir solüsyon tarifi aldım, sana yolluyorum, yanından ayırma.

        5. gün: Bu akşam bana ulaşamazsan merak etme. Ayşe teyzenlerle Taksim'e gidiyoruz. Evde bıraktığın yüzücü gözlüğünü aldım. Merak etme belki orada karşılaşırız.

        Bir haftadır her gece Taksim'e gitmek için annesine yalvaran kızım da dün en sonunda muradına erişti ve Gezi Parkı'nda yerini aldı.

        Çok mutluymuş.

        Sorunun yanıtı

        EN üstteki yazıda bir yazardan alıntı yaptım ve "Bu yazı hangi gazetede yayınlanmış olabilir?" diye sordum. Size de üç hak verdim doğruyu bulmak için.

        Bulamadığınızdan eminim.

        Bu yazı, İslamcı basının en sert ve en tavizsiz gazetesi olarak bilinen Yeni Akit Gazetesi'nde Prof. Namık Açıkgöz tarafından yazılmıştır.

        Gezi eylemcilerinin mesajı verdiğinin en açık kanıtıdır.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Kahramanları yaratanın korku olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar