Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün derbi günü. “Bu keyfi senede en az iki kez yaşıyoruz” diyeceğim ama yalan. Keyif mi ıstırap mı belli değil. Her yıl aynı terane. Sözde Türkiye’nin en önemli, dünyanın da en önemli beş-on derbisinden biri.

        Her yıl gerile gerile kopma noktasında başlayan maç, genelde tatsız olaylarla sonuçlanıyor. Sahada kavga, tribünde kavga, dışarıda kavga. Ama bu yıl sanki biraz farklı. Gezi ruhunun yansıdığı tribünler Saracoğlu’nda oynanan ilk derbiyi “kazasız belasız” atlattılar. Şimdi biz Fenerbahçe’yi ağırlayacağız bugün. Maç öncesi sosyal medya ve geleneksel medya yine ipin ucundan çekmeye başladı.

        Önce gerecekler, ardından maçta ip kopacak, sonra da birkaç haftalık malzeme çıkacak. Bu kez en büyük geyik, “Volkan sahaya Fenerbahçe bayrağı dikecek”. Volkan böyle bir şey yapmaz ya, yapsa ne fark eder! Lig zaten bitmiş. Fenerbahçe zaten şampiyon olmuş gibi. Üstelik de hak ederek olacağı açıkça ortada. Olsa ne olur, onlar olmayıp Galatasaray olsa ne olur! Galatasaray’ın hedefi Şampiyonlar Ligi. O zaten garanti gibi. Ligi 2. bitirse ne olur!

        Bana göre son yılların en rahat derbisi. Tertemiz, pırıl pırıl futbol için biçilmiş kaftan. Hava güzel. Ortam güzel. Stres neredeyse sıfır. Çıkın oynayın çocuklar. Kazansanız ne fark edecek, kaybetseniz ne fark edecek! Emin olun tribündeki bizler için de öyle. Tek arzumuz var. Keyif içinde bir maç seyretmek, kavgasız gürültüsüz bir şekilde Türkiye’nin iki büyük takımının bütün kozlarını sadece futbol için ortaya koyduğunu görmek. 11 ay önce Gezi’de “özgür bir Türkiye” için kol kolaydınız. Birkaç hafta önce adalete bir mum yakmak için hep birlikte Ata’mızın huzurundaydınız.

        Bugün de “iyi futbol, güzel futbol” adına bir mum yakmak için bizim önümüze çıkın. İki büyüğe yakışır futbol oynayın. Bakın, “Kendimi hiç bu kadar Fenerbahçeli, Beşiktaşlı hissetmemiştim” diye düşünüyordum Gezi’de. Bugün de aynı kafadayım. Galatasaraylıyım. Hem de öyle böyle değil. Ama geçen hazirandan beri kendimi çok Fenerbahçeli, çok Beşiktaşlı hissediyorum. Bugün de öyle hissetmeye devam etmek istiyorum.

        İSTANBUL EĞLENCE ŞEHRİDİR, GÜNAH DEĞİL

        İstanbul, dünyanın lüks alışveriş listesinde ilk 10 kent arasına girmiş. Bunun nedeni, sadece biz İstanbulluların lüks merakı değil. Elbette İstanbullu da lüksü seviyor ama ilk 10’a girmemizi sağlayan asıl önemli etken, İstanbul’un misafirleri. İstanbul yılda 10 milyona yakın turist ağırlıyor. Bunların arasında üst gelir grubunda olanların sayısı giderek artıyor. Özellikle Arap ülkelerinden ve Rusya’dan gelenler, İstanbul’u bir alışveriş cenneti olarak görüyorlar. Nişantaşı, İstinyepark, Zorlu her gün binlerce yabancı misafiri ağırlıyor. Ciroların önemli bir bölümü yabancılardan geliyor.

        Çünkü İstanbul bir cazibe merkezi. Böyle de korumak lazım. Yasakçı kafalarla eğlenmeyi, keyif almayı “ahlaksızlık”; içki ruhsatı vermeyi ayıp, “günah” gören anlayışla İstanbul’u ileri götürmeyi, daha da çok turist çekmeyi bırakın, bu haliyle korumak bile imkânsız. Bu yüzden de İstanbul’un tüm belediyeleri, ister CHP’li olsun ister AK Partili, İstanbul’u bir keyif, bir eğlence, bir alışveriş merkezi haline getirmek için uğraşmalı. Bu uğraşıyı günah veya ayıp sayan ise İstanbul’a belediye başkanı olmayı aklından bile geçirmemeli.

        SENEGAL'LE ARAMIZDAKİ 4 YIL

        Bugün gazetede bir haber var. Senegal’de 10 yaşında bir kız tecavüze uğramış ve hamile kalmış. Uluslararası ajanslar bu haberi “azgelişmişlik” göstergesi olarak dünyaya servis etmişler. Büyük ihtimalle bizimki dahil tüm gazetelerde bu haberi göreceksiniz. Peki Türkiye’de durum farklı mı? Birkaç ay önce Türkiye’de 14 yaşında bir kızın tecavüze uğrayarak hamile kaldığını ve gebelik 12 haftaya ulaştığı için kürtaja izin verilmediğini okumadınız mı? Üstelik de gebeliğin 12 haftaya ulaşmasının nedeni, yargı sürecinde kaybedilen zaman. Şimdi Türkiye’deki o çocuk da doğuracak. Anlayacağınız Senegal’le aramızdaki gelişmişlik farkı 4 yıl. O da bizdeki olayın kahramanı kızın 14 yaşında olmasından kaynaklanıyor. 10 yaşında olsaydı Senegal’le aynı gelişmişlik düzeyinde olacaktık.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Aynı fikirde olmamak, düşman olmak zannedilmediği zaman.

        Diğer Yazılar